Neresinden dönülse hayatın en keskin virajlarında sen.
Köşe başları işgalinde trafik polisi edası,
Bir elinde hatıralar ve ışığı olmayan yarınlarda kesiyorsun cezamı.
Nefesimizin dahi aşina olmadığı caddelerde hayali hatıralar büyütüp, çapı saniyeleri geçmeyen tebessümlerin dönüşünde yüreğime saplanan acılar.
Acizliğime inat, tanışıklığı denizden akılda kalan yılan misali sarıldığım, toplamı bir hayata dair hiçbir eşitliği vermeyen yaşanmışlıklar.
Ne kadar da uzaksın ve zamana tezat her an filizlenmeye hazır bu ağrılar.
Çığlıklarım sükut bilmez, gözyaşlarına harman dünün izlerini taşıyan kabuslar.
Kızılcık şerbeti kıvamında bir sabahın koynunda güne merhaba demenin manasızlığı yüzümde nasıl da aşikar.
Bak hala hatırımdasın,
Üzülme daha çok taze açtığın yaralar.
Ve tuzu kıvamında sen...
Şimdi, bir sonun neresinden başlanır ki hayata? artık virgülü dahi olmayan cümlelerin en sonuna yakıştırmışken kendimi, seni yazabilme savaşının anlamsızlığı...