Bir gün, bütüüün yazdıklarım senin olacak.
Fakat o zaman...
..ben olmayacağım!
.....
Olmadığım zaman, elinde kalan her sayfa kâğıdım...
Gerçek değerini anlayacak;
..senin yanında!
Kâğıttan gemi yapmayı unutmadın değil mi?..
Kâğıt gemiler getirdi bana, seni hep...
Ve ben; bir kâğıt gemiye binip gitmiştim, seni görmeye:
Ufukta kara belirmişti; ufkum mu kararacak, bilememiştim! Sonra ülkene yaklaştım, şehrine yanaştım ve indim rıhtımında;
..sıtmana tutuldum!
Titriyordum... Soğuk muydu, bilmiyordum!
.....
Kalkınca çöktüğüm yerden, sendeleyerek yürüdüm sahile doğru... Baktım ki, eyvaaah;
..ıslanmıştı ve yıkılmıştı gemim, suyun üstüne!
Bir gün bütün yazdıklarım senin olacak; sana son yazımı da yazdığım zaman!..
Belki, hatırlayıvereceğim kâğıtlardan yeni bir gemi yapmayı...
"Gidiyor musun?.. Ateşin ta kendisiyim artık ben... Söyle bana; senden gelen kıvılcımla kora dönmüşken, nerelere kaçayım?.."
Deyişini duymayacağım!
Belki sen bıkacaksın ve bir gemi yapıp salacaksın beni sulara... Belki uzak denizlerin akıntıları çalıverecek beni, adandan... Belki de sen iki mezar kazmalarını vasiyet edeceksin; güneşin her hareketini görebilen burunda...
Gitsem de kalsam da ben, bana göstermediğin o notu "ben" gibi saklayacaksın avucunda:
"Kül; kömür gözlerinle yanan benden arta kalandır!"
Kaldın mı, gittim mi? Kaldım mı, gönderdin mi? Hangi sahnedeyiz şimdi, bilmiyorum!..
Neden kül olmayı bekledin, onu da bilmiyorum!
Bütün kâğıtlar elinde iken...
Ve binip geldiğim geminin kâğıdı, sahilinde ıslanıp erimişken!..
Fakat o zaman...
..ben olmayacağım!
.....
Olmadığım zaman, elinde kalan her sayfa kâğıdım...
Gerçek değerini anlayacak;
..senin yanında!
Kâğıttan gemi yapmayı unutmadın değil mi?..
Kâğıt gemiler getirdi bana, seni hep...
Ve ben; bir kâğıt gemiye binip gitmiştim, seni görmeye:
Ufukta kara belirmişti; ufkum mu kararacak, bilememiştim! Sonra ülkene yaklaştım, şehrine yanaştım ve indim rıhtımında;
..sıtmana tutuldum!
Titriyordum... Soğuk muydu, bilmiyordum!
.....
Kalkınca çöktüğüm yerden, sendeleyerek yürüdüm sahile doğru... Baktım ki, eyvaaah;
..ıslanmıştı ve yıkılmıştı gemim, suyun üstüne!
Bir gün bütün yazdıklarım senin olacak; sana son yazımı da yazdığım zaman!..
Belki, hatırlayıvereceğim kâğıtlardan yeni bir gemi yapmayı...
"Gidiyor musun?.. Ateşin ta kendisiyim artık ben... Söyle bana; senden gelen kıvılcımla kora dönmüşken, nerelere kaçayım?.."
Deyişini duymayacağım!
Belki sen bıkacaksın ve bir gemi yapıp salacaksın beni sulara... Belki uzak denizlerin akıntıları çalıverecek beni, adandan... Belki de sen iki mezar kazmalarını vasiyet edeceksin; güneşin her hareketini görebilen burunda...
Gitsem de kalsam da ben, bana göstermediğin o notu "ben" gibi saklayacaksın avucunda:
"Kül; kömür gözlerinle yanan benden arta kalandır!"
Kaldın mı, gittim mi? Kaldım mı, gönderdin mi? Hangi sahnedeyiz şimdi, bilmiyorum!..
Neden kül olmayı bekledin, onu da bilmiyorum!
Bütün kâğıtlar elinde iken...
Ve binip geldiğim geminin kâğıdı, sahilinde ıslanıp erimişken!..