Fırtınasız havalarda ve kısa mesafeli yolculuklarda o da mecbur kalınırsa kullanılabilecek ufacık bir yelkenliyle uzak denizlere açılmış sanki ömrüm....
Uçsuz bucaksız bir mavilikte ve ufacık bir karartı bile denemeyecek mekanında sallantıların en şiddetlisiyle alaboraya müsait bir akibetin kollarına düşmeme adına kanayan parmak uçlarındaki kırılan tırnaklarıyla tutunmaya çalışmakta belli belirsiz çıkıntılara.....
Kıyılar ve kayalar çok uzak olmalı ki hazır aşındırmaya müsait bir varlık bulmuşken var gücüyle bastırmakta, ağır aksak bir şarkının birlik notaları gibi yüzündeki porteye düşen rüzgara inat altını oymakta, altmış dörtlük notalı asi dalgalar..
Parlayan gözlerinde umuttan eser kalmamış... Bilinmeyen bir makamın taksimini geçmekte mırıldanışları.... Ağlamaklı bir kemanın en ince telinden çalınmakta sergüzeştinin şarkısı....
Yaş otuz iki... Dante’ye bile kavuşmak olası görünmemekte sanki...
Yelkeni yırtılacak.... hızla su alacak.... alabora olacak belli......
Dudaklarında ki acı tebessümle düşünmektedir bu son deminde..
‘’ Pişman değilim... iyiki sevdim seni..... iyiki daldım denizine.... iyiki varsın aşk...’’
Murat Avcı