:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Seviyorsan,Erteleme...
crazy_girl88
#1
Yaptığı işi iliklerinde bile hissedebilen bir adamdı Tolga. Müziğe tutkundu! Notalara tutkundu! Hayata ve duygulara notalarla hükmetmeye tutkundu o...
Tıpkı Eylül`e olan delice tutkunluğu gibi! Ama notalara hükmetmek kadar kolay değildi içinde taşıdığı bu gizli aşka hükmetmek...
iki yıldır tanıyordu Eylül`ü ve iki yıldır seviyordu gizlice. Duygularını açmayı hiç düşünmemişti bugüne kadar. Aralarında ki güçlü dostluk ilişkisi her seferinde engel oluyordu bu itirafa. Eylül`ün bu itirafı dostluğa ihanet saymasından, onu hain ilan etmesinden, kısacası onu kaybetmekten ecel gibi korkuyordu. Sonsuza kadar dost olarak bile olsa yanında olabilmek yetecekmiydi ona? Bilmiyordu...
Susuyordu Tolga... O sustukça notalara dağılyordu çığlıkları. Kah "Seni seviyorum" diye haykırıyor, kah içinde ki bu karmaşık çıkmaza isyanlar yağdırıyordu...
Dayanamıyordu artık, notalarına ağır geliyordu bı sır. Hayatının itirafına hazırlandığnı biliyor, suç işlemiş duygularından kaçıp onları ele veren
bir itirafçı gibi hissediyordu kendisini. Yanlış bile olsa verdiği kararların sonuna kadar arkasında durabilen bir adamdı o, sonunda ağır bedeller ödemek pahasına bile olsa...
Nihayet kararını verdi ve kilitli kasaya doğru yöneldi. Bu kasa Eylül`e ait her anıyı saklayabildiği kalbinden sonra ki tekgüvenli yerdi. Resimler, notlar, kartvisitler, hediyeler arasında dolaştırdı parmaklarını. Bir süre anıların içinde gezindikten sonra kartvisitlerle dolu bir kutu çıkardı kasadan. Eylül ile her gittikleri yerden bir kart alıp arkasına o günün tarihini yazdığını hatırlamak gülümsetti Tolga`yı... Sayısız kartın içinden bir kart seçti, "Eylül bu mekanı seviyor" diye hatırlattı kendisine. Kartın üzerinde ki numarayı tuşladı ve ertesi gün için rezervasyon yaptırdı. Sonra Eylül`ü arayıp haber verdi. Eylül, canı kadar sevdiği arkadaşını kıramazdı. Arkadaşları ile yaptığı planı iptal edip Tolga`ya olumlu yanıt
verdi.
O gece, hayatının en uzun gecesi oldu Tolga`nın. Sabaha kadar düşünceler eşliğinde geceyi izledi. Onu düşündüren yapacağı konuşmadan çok Eylül`ün
vereceği tepkiydi. Yapacağı konuşmayı önceden düşünüp hazırlamaya gerek duymuyordu. Çünkü duyguları o kadar sahiciydi ki, Eylül`ü gördüğünde kendi kendine dökülecekti kelimeler dudaklarından ve o yine zaptetmekte güçlük çekecekti,biliyordu... Düşünceler içinde yatağında doğruldu. Gün geceye haciz koyuyor, karanlık dağılırken yerini pırıl pırıl bir bahar sabahına bırakıyordu... Günün ilk ışıklarında zaman, gergin bir bekleyişe gebeydi sanki...
Nihayet bu gergin bekleyiş sona yaklaşmaktaydı, Tolga hazırlığını tamamlamış ve kusursuz göründüğünden emin olmak için son rütuşları atıyordu...
"Zaman geldi" diye düşündü ve Eylül`ü almak üzere yola koyuldu.
Eylül her zaman olduğu gibi yine büyülemişti Tolga`yı. Beyazlar içinde bir melekten farksızdı. Rüzgarda savrulan saçları birer ok gibi kalbine
saplanıyordu sanki... Gözleri ne denizin mavisini ne de yosunun yeşilini kıskandırıyordu. Onun gözlerinin elası hayatı kıskandırıyordu Tolga`ya göre...
Eylül`ün yarım dakikalık arabaya binme süresince bunları düşündü Tolga. Bütün yol, Eylül`ün sıradan günlük sorularına Tolga`nın verdiği sırana günlük cevapların uyumu içinde geçti.
Mekana geldiklerinde Eylül tertemiz boğaz havasını içine çekti. Yerlerine oturup siparişlerini verdiler. Bir süre sessizliğin tadını çıkarıp denizi izlemeye koyuldular. Tolga`da konuşmuyor, bir kaç dakika sonra hayatının en uzun konuşmasını yapacağını biliyor ve güç toplamaya çalışıyordu.
"Seni seviyorum" diyecekti ve bu bin sayfalık bir konuşma yapmaktan çok daha zordu...
Siparişleri geldi. İkisi de bir süre tabaklarına konsantre oldular. Eylül, aklına bir şey gelmiş gibi ani bir hareketle başını kaldırdı tabağından, gözlerini neşeyle kıstı, dudaklarının kenarlarına bir tebessüm kıvrıldı...
"Tolga, sana bir şey anlatmalıyım..." bunu söylerken çok utanmış, kıpkırmızı olmuştu. Tolga`nın aklı yapacağı Aşk-ı İlanda olduğu için konuyla ilgileniyormuş gibi görünmeyi başaramadı ama yine de dikkatini ona vermeye çalıştı.
"Öyle mi, büyük tesadüf..." bunları kesik kesik söylemişti. "...ama benim anlatacaklarım biraz uzun, bekleyebilir!" dedi daha sonra. Oysa bekleyecek bir dakikaya bile tahammülü kalmamıştı. Eylül lafı dolandırmadan birçırpıda söyleyiverdi.
"Birisi ile tanıştım. Aslında uzun zamandır sana anlatmak istiyordum ama emin olmadan anlatmak istemedim. Bir ay önce bizim şirkette işe başladı. Kendi halinde ve çok beyefendi biri ama bir o kadar da eğlenceli. Beni sürekli şaşırtıyor. Lafı fazla uzatmayayım, bugün resmen sevgili olduk ve en yakın zamanda sizi tanıştırmak istiyorum. Onu da en az benim kadar seveceğinden eminim."
Tolga`nın başından kaynar sular dökülüyor, içine kadar dağlaya dağlaya ilerliyordu. Öfke, kırgınlık, pişmanlık, suçluluk, geç kalmışlık, aşk... hepsini bir anda yaşıyordu bu duyguların. Bu, bilincinin ona oynadığı bir oyun ya da bir tür gerçeğe yakın rüya olmalıydı! En iyi ihtimalle bu bir şaka olmalıydı.
Cesaretini toplayıp Eylül`ün gözlerine bakmayı başardığında bunun ne hayal, ne rüya, ne de şaka olmadığını en acı şekliyle anlamıştı. Çünkü Eylül`ün gözlerinde başka bir yerleşmişlik söz konusuydu, görüyordu!
Eylül hala Tolga`nın bir şeyler söylemesini, sevincini paylaştığını gösteren cümleler kurmasını bekliyordu. Tolga bu beklentiyi farketiiğinde, zihninden en sahte kelimeleri bulup çıkardı ve sevgisini hedef alıp konuşmaya başladı.
"Çok sevindim canım, umarım en doğru kararı vermişsindir. Son zamanlarda ki değişikliğinden anlamalıydım aslında ama aklıma bile gelmezdi. Tebrik ederim canım, umarım seni hakediyordur."
Bu cümlelerle kabullenişini mi hızlandırıyordu yoksa kendisine kendi biçtiği bir ceza kefeni mi hazırlıyordu, bilmiyordu, düşünemiyordu...
"İnan bana o şimdiye kadar tanıdığım en anlayışlı ve en düşünceli insan! Beni sevdiğinden de eminim. Endişelenme, bu hayatım boyunca verdiğim en doğru karar..." dedi ve Tolga`nın taş kesilmiş parmaklarına dokundu, bu çok yakıcıydı.
Zaman hızla geçiyor, Eylül zaman zaman sevgilisi ile sorunar yaşıyor ve Tolga`dan yardım alıyordu. Bu durumun Tolga`ya ne kadar acı verdiğini bilmeden onun omuzunda teselli buluyordu. Tolga ise onu kaybettiği, zamana erteleyişin zamansızlığına yenildiği ve onun başkasına kanatlanışını izlemek zorunda kaldığı için pişmanlıklar içindeydi...
Eylül`ü sevmek zamanla iki karakterli olmaya itiyordu onu. Alışmıştı artık iki sesli olmaya, iki düşünce taşımaya ve ikisini birbirinden alabildiğince uzak tutmaya... Mutlulukla mutsuzluğu aynı anda yaşayıp, ikisini birbirine karıştırmadan yüzünün portmantosuna asmaya alıştığı gibi... Her defasında kalbi "Seni seviyorum" demek isterken,dilinin "O seni seviyor." demeye alıştığı gibi... Hala derin bir aşkla sevdiği kızın en yakın dostu olduğunu hatırladığında duyduğu utanca alıştığı gibi...
Tolga, geç kalmışlığının bedellerini ödemeye alışmaktayken; Eylül, Tolga`nın öğütleri ile ilişkisini kurtarmayı başardı. Bir zaman sonra Eylül Tolga`yı aradı.
"Evlenmek istiyor, ne yapmalıyım, henüz erken sanki ne dersin?" diye sordu.
Tolga`nın gözlerinde ateşten yaşlar birikti. Güçlükle kontrol ettiği sesi hala boğuktu.
"Seviyorsan, ERTELEME!" dedi ve Eylül evlendi...


Ara
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Seviyorsan söyle (süper okumalısın) tugcenaz 5 628 09-08-2007, Saat: 09:47 PM
Son Yorum: papatya38
  Seviyorsan SöyLemeLisin! ÐŽeşaren 12 1,306 06-27-2007, Saat: 10:52 AM
Son Yorum: ÐŽeşaren

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 11-22-2024, 03:52 AM