Kulağımda hüzne akan şarkı gülpembe
Parmaklarımda sana yazılan her sözcük
Gül kokulu yüreğine gebe..."
Parmaklarımda sana yazılan her sözcük
Gül kokulu yüreğine gebe..."
Gidiyorum ılık nefesini yüreğime kuşanıp kırık hayallerin son kentine gidiyorum. Gidiyorum karakışları mevsimlerden eleyip dudaklarına baharlarını doldurmak için el çekiyorum divanlardan. Yetim düşlerimi buruşturup eteklerimi çekiyorum yetim kıyılardan... Gidiyordum bir gün sana " sen " diye gelmek için gidiyorum. Artık saçlarına aydınlığı giydirdiğim yıldızları toplamadım bu gece gökyüzünden Ve bu sabah bir yudum terin toprağa düşmesin diye avuçlarını açıp sana el pençe divan duran sevda bulutlarını artık kaldırmadım tatlı düşlerinden...Çünkü yüreğimi " yüreğine " emanet etmiştim.
Gidiyorum bir gün yüreğine " nefes " diye dönmek üzere gidiyorum. Gitmeden son kez dokunuyorum gözlerinin duruluğuna. Son kez yüreğimle baharların ıslak öpücüklerini konduruyorum yüreğinin kuru dudaklarına. Oysa ben kendimi pusulasız yollara vurduğumda sen uyuyordun. Kirpiklerinde dinleniyordu hırçın dalgalar. Avuç içlerinde sığınmış rüzgarlar mayasız ateşleri içiyordu yanardağın küçük kurnalarından. Ben sana bakarken zaman durmuştu sanki. Bakakalmıştım sana. Yüreğinin nabzını hissedebiliyordum yüreğimde. Her nefes alışında saçlarına doğru eğilip kulağına usulca " seni seviyorum " diye fısıldamak isterdim. Off dokunmaktan öte gözlerin duruluğunda baharları soludum sadece..Dilimde lal olan kelimeler içten icten sana yanıyordu. Sana bakarken sular durmuş hayırsız fırtınalar sevdamıza susmuştu. Çünkü ben seni izliyordum.Nefes alışını yeni bebegin ellerini oynatmasi gibi parmak uçlarını oynatmanı izliyordum uzaklardan.. İşte o an herşeyi unutup ; tenini " terinden" gözlerini " kirpiklerinden " kıskandım. Çünkü gül yüreğini sadece ben öpmeliydim ve gözlerinde sadece ben görmeliydim Cennetin gül desenli kelebeklerini. Ben seni " senden " kıskandım gülüm...
Sıcak yüreğimi soğuk ellerine bırakıyorum olur da bensiz satırlarda üşümeyesin diye.. Gayri sen varken alnımın yazgısında gözlerini giyiniyorum üzerime. Kırlangıcların dualarını alıp avuçlarına umuda kanatlasam orda sen olmalıydın. Aldığım nefeste sen yaşamalıydın. Gözlerimi gözlerine yumup esen yele veriyorum sensizliği. Gidiyorum yüreğimi yüreğine emanet edip gidiyorum. Artık yalnızlıgın gölgelerinde yudum yudum özlemleri yakıp bir umut ateşinde ısınacaksın.
Biliyorum gidince en çok seni " sana " anlattığım senli satırlarımı özleyeceksin. Bir anahtar deliğinin ardına gizlenmiş Cenneti gözlerinin ovalarına seren kelimelerimi arayacaksın yorgun kağıtların suskun nefeslerinde. Bulutsuz düşlerin yıldızsız gecelerin ardında takılıp rüzgarları avuçlarında çıplak denizleri senin gözlerin için yaktığım satırlarımı özleyeceksin. En çok yüreğine dokunduğum " yüreğimi " özleyeceksin.Yüreğini yıldızlara yaslayıp özlemi demleyeceksin gecenin karanlık çaydanlıklarında..Hasretim büyüyecek damarlarında duvarlar dilini yutmuşcasına suskunluğun maskesini giyinecek. Beni arayacaksın bensiz cümlelerin sen kokan satırlarında. Bir sigara daha yakacaksın dumanını dağların yüksek yamaçlarına yolladığın. Kesmeyecek bir daha. Küllüklerde öldürdügün sigara izmaritlerinle sönmeyecek hasretim..Seni şimdiden özlediğim gibi sende " beni " özleyeceksin..Her dokunuşumda saçlarına gelincikleri seren ellerimin kücüklügünü arayacaksın avuç içlerinde. Temmuz gecesi sebebsizce üştüğünde titreyen tenine gözlerimi sermemi dileyeceksin. Hasreti kanatıp özleyeceksin..Belki de en çok parmak uçlarının üşümüşlüğüne gözyaşlarımı ateşlere rehin verdiğim gözbebeklerimi özleyeceksin. Merak etme ne zaman yüreğin üşürse yanardağları giyinip sana geleceğim. Kan ter içinde kalsam da üşümüş yüreğine sıcak iklimlerin ılık meltemlerini giydireceğim. Ve bir damla hüznünde" ölümün üşüdüğü " yüreğine sürgünler revâ görülürse canımı kaybetme pahasına sürgün mahkemelerini ateşe vereceğim.
Şimdi gidiyorum
Yokluğumda gülümse ne olur. Her gülüşünde yıldızları sereceğim karanlıklarına. Yalnızlığın kör duvarlarında yaslayıp beni düşün hayallerin ötesinde. Her hayalinde ben avuç avuç güneşi ekeceğim ıslak yağmurlarına...Ve bensizlikte sana yazdıklarımı okuyup dualarında an ismimi. Andıkça ismini yüreğimle düşeceğim yüreğinin düş fakir ovalarına..
Yokluğumda gülümse ne olur. Her gülüşünde yıldızları sereceğim karanlıklarına. Yalnızlığın kör duvarlarında yaslayıp beni düşün hayallerin ötesinde. Her hayalinde ben avuç avuç güneşi ekeceğim ıslak yağmurlarına...Ve bensizlikte sana yazdıklarımı okuyup dualarında an ismimi. Andıkça ismini yüreğimle düşeceğim yüreğinin düş fakir ovalarına..
Gidiyorum biliyorum. Bulutlar bir başka serilecek yağmurlara. Yağmurlar hep bensizliğin cığlıklarını taşıyan kulaklarına. Ve gece katransı olup karanlıkları bırakacak duvarlarına. Ben senin yüreğinden öteye hiç gitmediğimi düşün..
--- Yazımı bitirmiştim ancak yağmurun ıslak taneleri bulunduğum internet cafenin soğuk camlarında can çekişiyordu sanki.. Yağmur sağnağı altında klavyeye parmaklarımı bırakıp yüreğimi yazdım satırlara..
" Güneşle başladığım satırlara
Yağmurun ıslak taneleri tanıklık etti..
Sanki beni uğurluyorlardı..
Belki de her yağmur tanesinde senin ellerin vardı.
Kim bilir...
Yağmurun ıslak taneleri tanıklık etti..
Sanki beni uğurluyorlardı..
Belki de her yağmur tanesinde senin ellerin vardı.
Kim bilir...
Seni düşündüm satırlarımı bırakıp.
Gözlerinin sesinin özleminde dışarıya çıktım.
Yağmurun her cama vuruşunusenin yüreğin bilip
İplik iplik yağmura aldımadan
Delicesine ıslandım..
Gökten süzülen damlaları sen bilip
Seninle dans eder gibi yağmurlarla dans ettim....
Gözlerinin sesinin özleminde dışarıya çıktım.
Yağmurun her cama vuruşunusenin yüreğin bilip
İplik iplik yağmura aldımadan
Delicesine ıslandım..
Gökten süzülen damlaları sen bilip
Seninle dans eder gibi yağmurlarla dans ettim....
Birazdan gökkuşakları açacak burada ..
Bilmiyorum sen ne yapıyorsun uzaklarda ?
Ben gökkuşığının boynuna sarılıp
Seni yüreğinden öper gibi
Usulca gökkuşağını gözlerinden öpeceğim....."
Bilmiyorum sen ne yapıyorsun uzaklarda ?
Ben gökkuşığının boynuna sarılıp
Seni yüreğinden öper gibi
Usulca gökkuşağını gözlerinden öpeceğim....."
İsmail Sarıgene