Ağlamasan bile gözyaşına saygın olmalı
Bana sensiz yalnızlığı verebilir misin?
En zorudur geride kalan olmak, giden yüreğinden silmiştir çünkü.
Kalan, elinde kalanlarla yaşamını sürdürürken, yüreği dikenli tellerle çevrilidir.
Her nefes alışı acı verir, gözünde hüzün kalıcı olur.
Her şarkı gözlerini daldırır derinlere ve her şey gideni hatırlatır nedense.
Sevda o zaman daha alevlenir, terk edilmek en büyük dağları eritir
Neden engel olamaz peki, geride kalan bütün bunlara?
Çünkü aşk acı ile beslendikçe, yüreği kemiren bir canavara döner.
Kaybetmenin o derin sızısı, sorgulara düşürür beyni.
Mantık yitirilmiş, mağlubiyetin en acısı ile yere serilmiştir artık.
Hele birde o çok sevdiğinin başkaları ile sohbetine ya da kahkahalarına tanık olursa.
Kendi hayatı altüst olmuş ama onun hayatı normal seyrediyorsa.
Pişmanlık, eziklik, içine dönüklük, kendini suçlamaları, ben onun gibi neden unutamıyorum sorusu, çaresizlikte kıvranmanın acısı…
İşte bitirir insanı, şu an benim bittiğim gibi
Aslında alışkındım yalnızlığa ama daha önce hiç yalnızlığımdan ayrılmamıştım.
Bu aynı şuna benziyor, hani hiç yürüyemeyen bir insan, yürüyemediğine üzülse de, o yükü taşır. Ancak bir gün yürümeye başlayıp daha sonra, o yürümeyi elinden aldığınızda, Bütün direnci kırılmış olur. İşte aşk aynı buna benziyor, sevmeyi tatmayan, tatmadan önce direnebiliyor yaşamın zorluklarına ve sevgisizliğe. Ama bir gün sevgi ile tanışıp, yalnızlığına ara verdikten sonra, ardından gelen yalnızlık yıkıcı oluyor.
İşte sevgili, bu yüzden, bana ne desen boş, senden önce ki yalnızlığımı geri vermedikten sonra, senden sonraki bu yalnızlık, hep acı verecek bana.
Sen ne haldesin bilmem ama ben yaşayan ölüyüm şu anda
Sen bu yazdıklarımı okur musun bilmiyorum, ancak okuyanlar içinde senin gibi olanlar varsa.
En azından insanlık adına, geride acılar içinde bıraktıklarına, sevgi veremeseler de, canlarını acıtacak tavırlardan uzak dursunlar.
Sırf beğenilme ve hala istenildiğini görme egosu ile insana acı çektirmek, ben insanım diyene yakışmaz.
Hele yaralı ise bir yürek, tuz basmak, insaf…
O bu acıları hak edecek ne yaptı, bir sormalısın kendine, acaba o sevmekten başka ne yaptı?
Sevmeye ceza vermek ve cezayı her gün çoğaltmak, insaf…
Gidiyorsan bile insan gibi gitmelisin, sessizce ve gülümsemeden.
Ağlamasan bile gözyaşına saygın olmalı!
Ne istanbul anladı ne sen.
İçinde "sen" geçmeyen her cümlede neden takıldığımı düşünüyordum...Kelimelerim kel kuru bir ağaç dilimde,sonbahar dökmüş yemyeşil yapraklarımı ve gidişinde solumuşum beni boğan o matemli kokunu...
Hasretin vuruyor rıhtımıma
İçimden bir ses "git" diyor uzaklara...
Uzağımdasın.Hayalin bile kaçıp gitti uzaklara o beni terk ettiğin gün.İçimdeki sesler her gecemin ıssızında boğacak gibi oluyor.İçimdeki ses gitmemi söylüyor senli geçen zamanlarımdan ve senle dolu şu koca İstanbul'dan...O içimdeki,ta en derindeki bir kere olsun duydun mu?duysan böyle olurmuyduk hiç?İçimdeki sesi;çocuk ruhumun dışa vuran o küçücük mimiklerimden anlayabilseydin herşeyi,seni saran kollar ben o değil ben olurdum şimdi...
Bir yanımda hasretin,bir yanımda özlemin
Sırtımda gidişinin hançeri var
Aynalar yok olmuş bir adamı sokuyorlar her gün gözümün içine içine!Acıyan kalbim sensizliğe teslim olmuş ruhumla yapayalnız,kimsesiz bırakmış beni.Sırtımdaki hançerin hergün biraz daha acıtıyor yüreğimi.Yavaş yavaş yok oluyorum...
Sordun mu hiç
Nereye kadar gider bu kalbim?
Sordun mu hiç
Ne zaman biter bu sevgim?
Sormadın ki...Alacağın cevap hep korkuttu seni.Aşkımın büyüklüğü içinde boğdu seni.!Nefes bile aldırmadı sana oluk oluk çağlayan sevgim.Bilmiyor musun sana kimsenin veremeyeceği sevgiyi verdim?Bilmiyor musun bu yüreğe ne ızdıraplar ettin?Biliyordun hepsini...Sensiz yaşarmıyım neden hiç sormadın peki?
Özledim tenini,özledim nefesini
Birde benim gibi beni sevmeni
Oysa yalnız hissetmiyordum kendimi.Sevgi çaba,emek,alınteri...Ne kadar savaştık senle unuttun mu..?Onca insana yüzümüzü çevirdik.Beni gerçekten sevdiğine inandırmıştın oysa...Güneşim olmuştun her sabahımda ve her gece cama vururdu hayalin ayışığının hüzmelerinde.Evet çok özledim seni...Benim olan seni...Biz'i.Bana seni hatırlatan herşeyi...
Anlamadın...Anlamadın...
Seni ne çok sevdiğimi
Yasaklısın bana.O parmağına taktığın bitirmişti herşeyi.Özlemem yasak seni..!O hala parmağındayken bana geri getirmek haddime mi düşmüş seni..!O yüzüğün bir diğeri bende değilken neden bu satırları yazmakta diretiyorum..Bilmemki.!
Şimdi sensizim.Yarında sensiz olacağım.Ömrüm boyunca sensiz kalacağım!Birlikte soluduğumuz havası yok artık İstanbul'un.Birlikte yürüdüğümüz sokaklarıda yok.Caddeler bizsiz artık.Sadece sen kaldın geriye.Mutlu olsun...İstanbul hiç sensiz kalmayacakki acıyı gelip bende bulsun...Ben mutlu olamadım peki sen mutlumusun..?
Neden hala konuşuyorum...
Ne İstanbul anladı beni ne de sen
Oysa ne çok sevmiştim ikinizi birden.!
Bana sensiz yalnızlığı verebilir misin?
En zorudur geride kalan olmak, giden yüreğinden silmiştir çünkü.
Kalan, elinde kalanlarla yaşamını sürdürürken, yüreği dikenli tellerle çevrilidir.
Her nefes alışı acı verir, gözünde hüzün kalıcı olur.
Her şarkı gözlerini daldırır derinlere ve her şey gideni hatırlatır nedense.
Sevda o zaman daha alevlenir, terk edilmek en büyük dağları eritir
Neden engel olamaz peki, geride kalan bütün bunlara?
Çünkü aşk acı ile beslendikçe, yüreği kemiren bir canavara döner.
Kaybetmenin o derin sızısı, sorgulara düşürür beyni.
Mantık yitirilmiş, mağlubiyetin en acısı ile yere serilmiştir artık.
Hele birde o çok sevdiğinin başkaları ile sohbetine ya da kahkahalarına tanık olursa.
Kendi hayatı altüst olmuş ama onun hayatı normal seyrediyorsa.
Pişmanlık, eziklik, içine dönüklük, kendini suçlamaları, ben onun gibi neden unutamıyorum sorusu, çaresizlikte kıvranmanın acısı…
İşte bitirir insanı, şu an benim bittiğim gibi
Aslında alışkındım yalnızlığa ama daha önce hiç yalnızlığımdan ayrılmamıştım.
Bu aynı şuna benziyor, hani hiç yürüyemeyen bir insan, yürüyemediğine üzülse de, o yükü taşır. Ancak bir gün yürümeye başlayıp daha sonra, o yürümeyi elinden aldığınızda, Bütün direnci kırılmış olur. İşte aşk aynı buna benziyor, sevmeyi tatmayan, tatmadan önce direnebiliyor yaşamın zorluklarına ve sevgisizliğe. Ama bir gün sevgi ile tanışıp, yalnızlığına ara verdikten sonra, ardından gelen yalnızlık yıkıcı oluyor.
İşte sevgili, bu yüzden, bana ne desen boş, senden önce ki yalnızlığımı geri vermedikten sonra, senden sonraki bu yalnızlık, hep acı verecek bana.
Sen ne haldesin bilmem ama ben yaşayan ölüyüm şu anda
Sen bu yazdıklarımı okur musun bilmiyorum, ancak okuyanlar içinde senin gibi olanlar varsa.
En azından insanlık adına, geride acılar içinde bıraktıklarına, sevgi veremeseler de, canlarını acıtacak tavırlardan uzak dursunlar.
Sırf beğenilme ve hala istenildiğini görme egosu ile insana acı çektirmek, ben insanım diyene yakışmaz.
Hele yaralı ise bir yürek, tuz basmak, insaf…
O bu acıları hak edecek ne yaptı, bir sormalısın kendine, acaba o sevmekten başka ne yaptı?
Sevmeye ceza vermek ve cezayı her gün çoğaltmak, insaf…
Gidiyorsan bile insan gibi gitmelisin, sessizce ve gülümsemeden.
Ağlamasan bile gözyaşına saygın olmalı!
Ne istanbul anladı ne sen.
İçinde "sen" geçmeyen her cümlede neden takıldığımı düşünüyordum...Kelimelerim kel kuru bir ağaç dilimde,sonbahar dökmüş yemyeşil yapraklarımı ve gidişinde solumuşum beni boğan o matemli kokunu...
Hasretin vuruyor rıhtımıma
İçimden bir ses "git" diyor uzaklara...
Uzağımdasın.Hayalin bile kaçıp gitti uzaklara o beni terk ettiğin gün.İçimdeki sesler her gecemin ıssızında boğacak gibi oluyor.İçimdeki ses gitmemi söylüyor senli geçen zamanlarımdan ve senle dolu şu koca İstanbul'dan...O içimdeki,ta en derindeki bir kere olsun duydun mu?duysan böyle olurmuyduk hiç?İçimdeki sesi;çocuk ruhumun dışa vuran o küçücük mimiklerimden anlayabilseydin herşeyi,seni saran kollar ben o değil ben olurdum şimdi...
Bir yanımda hasretin,bir yanımda özlemin
Sırtımda gidişinin hançeri var
Aynalar yok olmuş bir adamı sokuyorlar her gün gözümün içine içine!Acıyan kalbim sensizliğe teslim olmuş ruhumla yapayalnız,kimsesiz bırakmış beni.Sırtımdaki hançerin hergün biraz daha acıtıyor yüreğimi.Yavaş yavaş yok oluyorum...
Sordun mu hiç
Nereye kadar gider bu kalbim?
Sordun mu hiç
Ne zaman biter bu sevgim?
Sormadın ki...Alacağın cevap hep korkuttu seni.Aşkımın büyüklüğü içinde boğdu seni.!Nefes bile aldırmadı sana oluk oluk çağlayan sevgim.Bilmiyor musun sana kimsenin veremeyeceği sevgiyi verdim?Bilmiyor musun bu yüreğe ne ızdıraplar ettin?Biliyordun hepsini...Sensiz yaşarmıyım neden hiç sormadın peki?
Özledim tenini,özledim nefesini
Birde benim gibi beni sevmeni
Oysa yalnız hissetmiyordum kendimi.Sevgi çaba,emek,alınteri...Ne kadar savaştık senle unuttun mu..?Onca insana yüzümüzü çevirdik.Beni gerçekten sevdiğine inandırmıştın oysa...Güneşim olmuştun her sabahımda ve her gece cama vururdu hayalin ayışığının hüzmelerinde.Evet çok özledim seni...Benim olan seni...Biz'i.Bana seni hatırlatan herşeyi...
Anlamadın...Anlamadın...
Seni ne çok sevdiğimi
Yasaklısın bana.O parmağına taktığın bitirmişti herşeyi.Özlemem yasak seni..!O hala parmağındayken bana geri getirmek haddime mi düşmüş seni..!O yüzüğün bir diğeri bende değilken neden bu satırları yazmakta diretiyorum..Bilmemki.!
Şimdi sensizim.Yarında sensiz olacağım.Ömrüm boyunca sensiz kalacağım!Birlikte soluduğumuz havası yok artık İstanbul'un.Birlikte yürüdüğümüz sokaklarıda yok.Caddeler bizsiz artık.Sadece sen kaldın geriye.Mutlu olsun...İstanbul hiç sensiz kalmayacakki acıyı gelip bende bulsun...Ben mutlu olamadım peki sen mutlumusun..?
Neden hala konuşuyorum...
Ne İstanbul anladı beni ne de sen
Oysa ne çok sevmiştim ikinizi birden.!