Saklıyorum adını canımın parmak uçlarında
sana şiirler yazdığımı kimse bilmeyecek
arsız gidişinde...
Hiç anlatmadım sana
yalpalayan dizelerde körelttiğim yağmurları
rengi solmuş palyaçonun ruhunu araladığımda
gördüğüm cinayet sahnelerini
ve rotası şaşmış bir geminin
izi bulunsun diye ardında bıraktığı ekmek kırıntılarını
Sahi bana biraz yağmur versene !
Sen hiç bilmedin
söylediğim sözcükler birbirini yuttuğunda
kelimesizdi tüm cümlelerim
ve acıkmışken şiirler sana yazılmaya
ben tiz çığlıklara aldırmayıp son bir nokta koymuştum
cebimde belki lazım olur diye tuttuğum
hiçbir virgülü yakıştıramadım adının ardına
her satır bir mülteci şimdi toplama kampında
seninle yamanmayı bekleyen...
Sahi bana biraz sen versene !
Sen hiç görmedin
dudaklarını uzatmış bekleyen
dört ayaklı ucube bir yalnızlığın cazibesine kapılmış
gidiyordun
içimin rutubetinde can çekişirken duygularım
şeytan uçurtmalar tutuyordu ellerim
gözlerim lal olmuş beton bakışlarında
yakıyordum katre katre tüm hayalleri...
Sahi bana biraz düş versene !
Sen hiç duymadın
duvarlar arasına sıkışmış sesim koparken tırnaklarımdan
üzerime basıp geçiyordun
mor eldivenleri vardı gecenin
müstakil bir kalbin ganimetini çalarken
minörler soyunmuş
4/4’lük ritimleri emziriyorlardi
bense şarkılar yazıyordum
boş bıraktığın salıncağın karşısında
tüm şarkılar do majorler giyinmişti...
Sahi bana biraz s/es versene !
Sen hiç anlamadın
korunaklı şiirler yazıyordum sana
zırh olmuş geri dönüşünü kabullenemeyen
tuvalin flu renginde sen dursanda
hep bir muammaydı izdüşüm
topallayan şiirler yere kapaklandığında
icime ç/ekiyordum gözlerinin tarçın kokusunu...
Sahi bana biraz şiir versene !
Sana hiç sen dememeliydim belki
nefesim dudak ucuma getirmişken adını
sırtımı hayallere dayamış
geriye doğru sayıyordum adının harflerini
______3
____2
__1
diyemeden; kaybettim
Bu şiir de adın gibi hükümsüzdü..
Sana yazdığım şiirleri kimse okumayacak..
Arsız dönüşünde...
(..alıntıdır..)