BABAMA…
Bu kadar mıydı?
Ardına bakmadan çekip gitmek
Bu kadar kolay mıydı?
Çok mu kızdın, çok mu darıldın?
Yalancı dünyanın yalan mavisine
Gittin de ne oldu
Kalbim buram buram, çisil çisil ağlıyor
Yanıyor yüreğim sen yoksun diye alev alev, kor kor
Sen gidince neler gitti ardından bir bilsen
Önce mavilerim uçtu gökyüzünden
Sonra güneşimin sarısı soldu, gecelerimden pamuk ayım kaçtı
Kalbimdeki tüm yeşillikler kurudu, çöl oldu yüreğim
Gözlerim sadece sensiz odalara
Sensiz masalara ve sensiz dünyalara nefret kustu
Gülüşlerim tüm ahengini topladı bir valize
Sen gibi hiç ardına bakmadan terk edip gitti beni
Hani sözün nerede,ya avuçlarımdaki ellerine ne oldu??
Her gece ayın küstüğü küçük kırık penceremde
Seni bekledim dönesin, yine bana “yavrum”diyesin diye
Ama sen ne sözünü tuttun, ne de gittiğin diyarlardan
Uçan kuşlarla, karanlık, nem kokan, rutubetli dünyama selam uçurdun
Ağlamak çözüm değilmiş ardından, anladı parçalanmış yüreğim
Yalvarmak da geri vermedi bana seni, sarı güneşimi, mavi dünyamı
Gelmek istesem de kollarım zincirli boş duvarlara
Hayallerim bitti, gitti gökkuşağımın tüm renkleri
Yarınlarım hep karanlık, hep zindanlarda köle oldu umutlarım
Mahkûm oldum, mahkûm ettin beni çaresizliğin soğuk koynuna
Evde feryatlar, figanlar koptu ardına
Kaldır başını, ne olur bak bana
Ağlıyor senin küçük yüreğin
Ama hani nerde senin gözyaşlarımı silen kuru, çatlak ellerin
Dönüşü yoksa bu gidişinin, durma git boylu boyunca
Beğenmediysen anamın yaptığı döşeği
Düşünme, yat kara toprakta
Ama! Ne olur yalvarırım baba
Yılda bir de olsa…
Bu küçük, senin için çarpan, sen diye gecelere ağlayan
Yavrunun yanına bir öpücük bırak hasret sevdanla
Uğurlar ola baba, uğurlar ola
Toprağın bol, yerin nur dola
Ama unutma,kalbim hep senin yanında,kara toprakta!!!
Bu kadar mıydı?
Ardına bakmadan çekip gitmek
Bu kadar kolay mıydı?
Çok mu kızdın, çok mu darıldın?
Yalancı dünyanın yalan mavisine
Gittin de ne oldu
Kalbim buram buram, çisil çisil ağlıyor
Yanıyor yüreğim sen yoksun diye alev alev, kor kor
Sen gidince neler gitti ardından bir bilsen
Önce mavilerim uçtu gökyüzünden
Sonra güneşimin sarısı soldu, gecelerimden pamuk ayım kaçtı
Kalbimdeki tüm yeşillikler kurudu, çöl oldu yüreğim
Gözlerim sadece sensiz odalara
Sensiz masalara ve sensiz dünyalara nefret kustu
Gülüşlerim tüm ahengini topladı bir valize
Sen gibi hiç ardına bakmadan terk edip gitti beni
Hani sözün nerede,ya avuçlarımdaki ellerine ne oldu??
Her gece ayın küstüğü küçük kırık penceremde
Seni bekledim dönesin, yine bana “yavrum”diyesin diye
Ama sen ne sözünü tuttun, ne de gittiğin diyarlardan
Uçan kuşlarla, karanlık, nem kokan, rutubetli dünyama selam uçurdun
Ağlamak çözüm değilmiş ardından, anladı parçalanmış yüreğim
Yalvarmak da geri vermedi bana seni, sarı güneşimi, mavi dünyamı
Gelmek istesem de kollarım zincirli boş duvarlara
Hayallerim bitti, gitti gökkuşağımın tüm renkleri
Yarınlarım hep karanlık, hep zindanlarda köle oldu umutlarım
Mahkûm oldum, mahkûm ettin beni çaresizliğin soğuk koynuna
Evde feryatlar, figanlar koptu ardına
Kaldır başını, ne olur bak bana
Ağlıyor senin küçük yüreğin
Ama hani nerde senin gözyaşlarımı silen kuru, çatlak ellerin
Dönüşü yoksa bu gidişinin, durma git boylu boyunca
Beğenmediysen anamın yaptığı döşeği
Düşünme, yat kara toprakta
Ama! Ne olur yalvarırım baba
Yılda bir de olsa…
Bu küçük, senin için çarpan, sen diye gecelere ağlayan
Yavrunun yanına bir öpücük bırak hasret sevdanla
Uğurlar ola baba, uğurlar ola
Toprağın bol, yerin nur dola
Ama unutma,kalbim hep senin yanında,kara toprakta!!!