Gözlerin bugün garip ve ince hüzün,
Ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm.
Hüzünlü bir gülümsemeyle, gri kentin gecesinde yitip gidiyorum. Hayaller-hayal kırıklıkları, tutkular-vazgeçişler, özlemeler-uzaklıklar alışıldık bir aşkın özeti. Senin başka bir şehirde olman bahanesiyle, monotonluğunda boğuyor bu şehir beni; imkansızı başarmamı bekliyor. Issız bir parkta, yan yana yürümeden kelimelere yeni bir anlam yüklemek mümkün mü?..
Her günbatımında yangın yerine döner bu şehir, sert eser rüzgarları yangınını körükler. Hem aşık olup, hem de bu şehirde olmak içimi kavuruyor: içimden, tası tarağı toplayıp kaçmak geliyor. Zaman hissettirdiğinden daha çabuk ilerliyor; yaşarken hiç bitmeyecekmiş, bitince de hiç yaşanmamış gibi. Eskilerin değeri kalmadı, buraya kadarmış dedirtebilse keşke. Şimdi sebebini bilmediğim bir kalp çırpıntısıyla kayboluyorum kaldırımlarında ve yalnızlığımı sevdiriyor bana?
Sabah sisinde pembeleşiyor griler, çiseleyen yağmur aşkımı tazeliyor, gökkuşağının altında bir başka güzel, kendinden kaçabileceğin denizi yokmuş, martıları yemlememişsin ne çıkar. İpleri dolaşmış bir kukla gibiyim, kendimi yönetemiyorum: sensizlik zor iki gözüm. Kucağında okumadan sayfaları karıştırılacak bir kitapla bomboş oturmak, dalıp iç çekmek, hep yaşadığın yerde kalmak; isyanım içinde sen olmayan bu şehre
Sana aşık, denizi yok bir martıyım, gri göğünde çığlık çığlık. Esen rüzgarlarında kokunu alıyorum, yağmur yağarken denizin rengini merak ediyorum. Belki de susmak, sadece ağlamak en iyisi; ne yana dönsem, duvarlarına çarpıyorum. Kendim gelemem, kalbimi göndersem, karaya otursam gemi gibi; teselli etmez denizin, zavallılığımı haykırır martıların bilirim...
Ankara'da sensiz olmak zor iki gözüm.
Hüzünlü bir gülümsemeyle, gri kentin gecesinde yitip gidiyorum. Hayaller-hayal kırıklıkları, tutkular-vazgeçişler, özlemeler-uzaklıklar alışıldık bir aşkın özeti. Senin başka bir şehirde olman bahanesiyle, monotonluğunda boğuyor bu şehir beni; imkansızı başarmamı bekliyor. Issız bir parkta, yan yana yürümeden kelimelere yeni bir anlam yüklemek mümkün mü?..
Her günbatımında yangın yerine döner bu şehir, sert eser rüzgarları yangınını körükler. Hem aşık olup, hem de bu şehirde olmak içimi kavuruyor: içimden, tası tarağı toplayıp kaçmak geliyor. Zaman hissettirdiğinden daha çabuk ilerliyor; yaşarken hiç bitmeyecekmiş, bitince de hiç yaşanmamış gibi. Eskilerin değeri kalmadı, buraya kadarmış dedirtebilse keşke. Şimdi sebebini bilmediğim bir kalp çırpıntısıyla kayboluyorum kaldırımlarında ve yalnızlığımı sevdiriyor bana?
Sabah sisinde pembeleşiyor griler, çiseleyen yağmur aşkımı tazeliyor, gökkuşağının altında bir başka güzel, kendinden kaçabileceğin denizi yokmuş, martıları yemlememişsin ne çıkar. İpleri dolaşmış bir kukla gibiyim, kendimi yönetemiyorum: sensizlik zor iki gözüm. Kucağında okumadan sayfaları karıştırılacak bir kitapla bomboş oturmak, dalıp iç çekmek, hep yaşadığın yerde kalmak; isyanım içinde sen olmayan bu şehre
Sana aşık, denizi yok bir martıyım, gri göğünde çığlık çığlık. Esen rüzgarlarında kokunu alıyorum, yağmur yağarken denizin rengini merak ediyorum. Belki de susmak, sadece ağlamak en iyisi; ne yana dönsem, duvarlarına çarpıyorum. Kendim gelemem, kalbimi göndersem, karaya otursam gemi gibi; teselli etmez denizin, zavallılığımı haykırır martıların bilirim...