uykunda öpüyorum seni
Uykunda ağlıyorsun...
Uykunda öpüyorum seni... Korkmadan ağlıyorum
seninle...
Senin için bir şey yapamayışıma, seni bu dünyada
yapayalnız, kimsesiz bırakışıma ağlıyorum...
Senin için gerçeklik yok, bu hayat, bu hayatın
kuralları yok... Kendine nasıl derinden ve katıksız
inanıyorsan, bu hayata, bu insanlara da öyle
inanıyorsun... Bunu sana ben anlatamam. Bak bu sensin,
bak bu da hayat, bu da kuralları; bak, insanlar seni
aslında nasıl görüyor, yok bu hayatta duygularının
karşılığı, diyemem. Seni sevginden uyandıramam...
Yıllar önce senin olduğun yerdeydim ben de. Tam orta
yerde. Benim de saçlarım sevecen bir kardeşlik
kokardı.
Herkese koşarken açıkta kalırdı öldürülmeye en açık,
en savunmasız yanlarım. Nereme bıçak saplanırdı
bilmezdim, ama hep yersiz kanayan o zavallı saçlarıma
dostluklara gölge düşürüyor, diye kızardım...Umudu
ürkütüyor diye yaralarıma kızardım... Ben en çok beni
yaralayanlara koşar; bir suç, bir yanılgı varsa,
çoğunu omuzlamak için kendimden vazgeçerdim...
Sırf sevgiler bitmesin, sırf hayatın sevinci
gölgelenmesin, dostlukların son günü gelmesin diye
üstüme alırdım bütün günahları, bütün yanılgıları,
geçmiş ve gelecek bütün kötülükleri... Sevginin
umutları sürsün diye, göze alırdım kalbime akıtılacak
zehirleri... Göze alırdım eksik yaşanmış bütün
sevgilerin tanığı ve sürgünü olmayı...
Sonra baktım kimsesiz ve tesellisiz ölüyorum... Gördüm
kendimi nasılsa. Gördüm anısız ve habersiz öldüğümü...
Son kez baktım etrafıma, bir yakın, bir içten ses, bir
kardeş kokusu aradım kendime. Bağlanmak istedikçe
öylesine kopmuştum ki insanlardan, öylesine çok
sevmiş, öylesine çok inanmıştım ki, nasıl oldu
bilmiyorum, içimden bir kötülük, bir acımasızlık;
içimden zavallı bir intikam duygusu çıkartıp, o yaralı
kendimi, beni ben yapan o kimsesiz sevgimi o boşluktan
çekip aldım... Aldım onu ve korumaya başladım.. O
yaralı, o parçalanmış, o kimsesiz sevgimi, kötülükle,
acımasızlıkla, hırsla, kıskançlıkla korumaya
başladım... O da yetmedi, yazmaya başladım sevgili.
Yazmaya... Ne hissedersem, ne hissedeceksem, hayatımda
ne varsa, her şeyi yazmaya başladım...
Yazmak, acılardan, aşklardan, yitirişlerden, itilip
kakılmalardan kurtulmanın en geçerli yolu oldu benim
için...
..........
..........
Uykunda ağlıyorsun...
Uykunda öpüyorum seni... Korkmadan ağlıyorum
seninle...
Senin için bir şey yapamayışıma, seni bu dünyada
yapayalnız, kimsesiz bırakışıma ağlıyorum...
Senin için gerçeklik yok, bu hayat, bu hayatın
kuralları yok... Kendine nasıl derinden ve katıksız
inanıyorsan, bu hayata, bu insanlara da öyle
inanıyorsun... Bunu sana ben anlatamam. Bak bu sensin,
bak bu da hayat, bu da kuralları; bak, insanlar seni
aslında nasıl görüyor, yok bu hayatta duygularının
karşılığı, diyemem. Seni sevginden uyandıramam...
Yıllar önce senin olduğun yerdeydim ben de. Tam orta
yerde. Benim de saçlarım sevecen bir kardeşlik
kokardı.
Herkese koşarken açıkta kalırdı öldürülmeye en açık,
en savunmasız yanlarım. Nereme bıçak saplanırdı
bilmezdim, ama hep yersiz kanayan o zavallı saçlarıma
dostluklara gölge düşürüyor, diye kızardım...Umudu
ürkütüyor diye yaralarıma kızardım... Ben en çok beni
yaralayanlara koşar; bir suç, bir yanılgı varsa,
çoğunu omuzlamak için kendimden vazgeçerdim...
Sırf sevgiler bitmesin, sırf hayatın sevinci
gölgelenmesin, dostlukların son günü gelmesin diye
üstüme alırdım bütün günahları, bütün yanılgıları,
geçmiş ve gelecek bütün kötülükleri... Sevginin
umutları sürsün diye, göze alırdım kalbime akıtılacak
zehirleri... Göze alırdım eksik yaşanmış bütün
sevgilerin tanığı ve sürgünü olmayı...
Sonra baktım kimsesiz ve tesellisiz ölüyorum... Gördüm
kendimi nasılsa. Gördüm anısız ve habersiz öldüğümü...
Son kez baktım etrafıma, bir yakın, bir içten ses, bir
kardeş kokusu aradım kendime. Bağlanmak istedikçe
öylesine kopmuştum ki insanlardan, öylesine çok
sevmiş, öylesine çok inanmıştım ki, nasıl oldu
bilmiyorum, içimden bir kötülük, bir acımasızlık;
içimden zavallı bir intikam duygusu çıkartıp, o yaralı
kendimi, beni ben yapan o kimsesiz sevgimi o boşluktan
çekip aldım... Aldım onu ve korumaya başladım.. O
yaralı, o parçalanmış, o kimsesiz sevgimi, kötülükle,
acımasızlıkla, hırsla, kıskançlıkla korumaya
başladım... O da yetmedi, yazmaya başladım sevgili.
Yazmaya... Ne hissedersem, ne hissedeceksem, hayatımda
ne varsa, her şeyi yazmaya başladım...
Yazmak, acılardan, aşklardan, yitirişlerden, itilip
kakılmalardan kurtulmanın en geçerli yolu oldu benim
için...
..........
..........