Radyoda yine bir günahsız çalıyordu ve ben yine ağlıyordum. Öyle özledim ki papatya uzatan ellerini.
Ellerin boş da gelsen seveceğim seni.
Şarkıların günahı yok
Acıtan sensin içini
Hangimiz istedi söyle bu adaletsiz seçimi
Dostlar muhabbette içime sinmeyi denemekte. Avuntular dirense de ben daha inat ben hala sensiz tabi ki sessiz:
Taze karanfil getirdim sana. Bak tomurcuk tomurcuklar.
Dilersen eğer inanıp da yüreğine serersen kocaman olurlar. Bak ne güzel kokuyorlar. Çek içine kokusunu. Unut artık papatyaları. Beyazı masumluğu saflığı sıradan ama vazgeçilmez olmayı.
Taze karanfil getirdim istersen çayını da yaparım. İçersin kendine gelirsin. Bırak artık yaşamıyor gibi yaşamayı.
Asırlara malolmuş hissediyorum varlığımı.Ölmek üzere uyandığım sabahların geceleri hala sancılı. Ne güne uyanasım var ne gece uykularına dalasım.
Biraz daha kara olsam Afirakalılardan farkım kalmazmış.
Gözlerimdeki mor halkalar her geçen gün çoğalıyormuş.
Bir doktora görünsem benim için iyi olabilirmiş. Saçlarım da nedense son zamanlarda çok dökülür olmuş. Biraz aralansa odamın perdeleri iyi olabilirmiş aslında.
Ya da korkularımı yenip çekmede duran aynayla yüzleşmek de beni kendime getirebilirmiş. Aynadaki suretimden korkup yaşayarak yaşamayı denermişim.
-mış...
-muş...
-miş...
vs.
Hiçbir fikrim yok hiçbir fikre dair. Hep söylenti bunlar.
Yaşamayı denesem gelecek misin?
Öyle ani öyle apar topar gittin.
Gelip de beni biraz daha sevecek misin?
Umutların ellerinden tutup onlara yeniden yürümeyi öğretecek misin?
Konuş!
Gel!
Gel de konuş!
Gel de gör!
Yüreğim sancılarda darda... Fenalarda. İçim acıyor...
Hani bir de bir damlama kıyamazdın...Gözlerim yaş dolu;
Kurumuyor...
Sensizlik işte kurutmuyor...
Hayalin kırılınca
İmkansızı umunca
Korkular gerçek olunca
Göz yaşım ahh... kurumuyor
Alıntı...