Bu gece;
kırılgan düşlerimin koynunda sabahlayacağım…
Tenimde sus(uz)luktan kurumuş,elbiseleri yırtılmış,öfke kanamalı Aşk sözcükleri kazılı…
Yine gri karanlıkların mürekkebine düştü kalemim…
Denize kıyısız durgun ırmaklar akıyor gözlerimden…
kırılgan düşlerimin koynunda sabahlayacağım…
Tenimde sus(uz)luktan kurumuş,elbiseleri yırtılmış,öfke kanamalı Aşk sözcükleri kazılı…
Yine gri karanlıkların mürekkebine düştü kalemim…
Denize kıyısız durgun ırmaklar akıyor gözlerimden…
*BEN BÜTÜN YARALARIMI MUTLULUÄžUN İÇİNDEN GEÇERKEN ALDIM…*
Soğuk rüzgarlar,yüzümün ağrısını içimin Maltalarına savururken;
Tutuklu adımlarla voltalıyorum,yargısız hüküm giydiğim karanlıkları…
Ardımda kanlı cam kırıkları ve ıslak hüzünlerde büyütülmüş o kadar ayrılığım var ki,Suskunluğuma kilitlediğim…
Üstü çizilmemiş iri puntolu harfler duruyor gözümün önünde ,onarılmayı bekleyen…
Tutuklu adımlarla voltalıyorum,yargısız hüküm giydiğim karanlıkları…
Ardımda kanlı cam kırıkları ve ıslak hüzünlerde büyütülmüş o kadar ayrılığım var ki,Suskunluğuma kilitlediğim…
Üstü çizilmemiş iri puntolu harfler duruyor gözümün önünde ,onarılmayı bekleyen…
ON(u)ARIYORUM…
Neresi zordu ki sevmenin;
Eğer duyulmasaydı kalbimin atışları…
Çatlarken sevimsizliğin ar damarı,acemi bir işkenceci kesiliyor hayat…
Oysa yıkılması zor değildi,yüreğime ördüğüm duvarın…
Eğer duyulmasaydı kalbimin atışları…
Çatlarken sevimsizliğin ar damarı,acemi bir işkenceci kesiliyor hayat…
Oysa yıkılması zor değildi,yüreğime ördüğüm duvarın…
*Kİ O DUVAR EN ÇOK KENDİ İÇİNDE YIKILMIŞTIR*
Şimdi ;
Her okuduğumda kırık-dökük güncemi ,en çok beni vuruyor,
Büyük yıkımlardan devşirdiğim,içe zalim-dışa can cümlelerim…
Hangi sularda yüzdürsem kağıttan gemilerimi,soğuk bir rüzgara yenik düşüyor düşlemler…
Her okuduğumda kırık-dökük güncemi ,en çok beni vuruyor,
Büyük yıkımlardan devşirdiğim,içe zalim-dışa can cümlelerim…
Hangi sularda yüzdürsem kağıttan gemilerimi,soğuk bir rüzgara yenik düşüyor düşlemler…
“DÜŞ(T)ÜM BATTI(M) DERİNLERE”
Dipteyim…
Yunus’un karnında,Yusuf_i sancılarla,sabır tespihleri çekiyorum…
Duaya açılıyor mücrim ellerim,
Gecenin yarısı,duvarlarında küfür yazılı odamda...
İhbar ediyorum sevda kaçakçısı duygularımı,
Durmadan (d)üşüyorum geçmişin karanlıklarında...
Usul usul dolaşıyorum düştüğüm duvarların gerisinde…
İzi duran yaralarımdan biriktirdiğim bir başkaldırının,hesapsızca çöreklendiği,kıştan kalma bir ayazım şimdi,üşüten…
Yunus’un karnında,Yusuf_i sancılarla,sabır tespihleri çekiyorum…
Duaya açılıyor mücrim ellerim,
Gecenin yarısı,duvarlarında küfür yazılı odamda...
İhbar ediyorum sevda kaçakçısı duygularımı,
Durmadan (d)üşüyorum geçmişin karanlıklarında...
Usul usul dolaşıyorum düştüğüm duvarların gerisinde…
İzi duran yaralarımdan biriktirdiğim bir başkaldırının,hesapsızca çöreklendiği,kıştan kalma bir ayazım şimdi,üşüten…
“ZATEN BEN HİÇ BAŞEDEMEDİM Kİ,
OLUMSUZ SATIRLARIN,BOŞLUÄžA DÜŞÜREN ÜNLEM İŞARETLERİYLE…”
OLUMSUZ SATIRLARIN,BOŞLUÄžA DÜŞÜREN ÜNLEM İŞARETLERİYLE…”
Her paraf bir yanılışım,
Her satır başı bir umut ve her nokta bir ölüm oldu ,gecenin çıldırtan sessizliğinde…
Her satır başı bir umut ve her nokta bir ölüm oldu ,gecenin çıldırtan sessizliğinde…
Oysa ben seni,her gece duvara astığım acılarımdan süzüp bağrıma aldım…
Hüzün büyüğü gözlerine yaslanmanın,ne büyük bir onur olduğunu bil(e)medin…
Artık içimin ağıtlarına dokunma ey kelepçesi hükümlü rüzgar !..
Kaç ölüm düştü tutsak günceme…
Geçmişine sövülmüş bir hükmün infazında ertelendi gülüşlerim…
Şimdi her gülüşümde yüzüm kirli…
Koşarken yırtıldım işte..
Hüzün büyüğü gözlerine yaslanmanın,ne büyük bir onur olduğunu bil(e)medin…
Artık içimin ağıtlarına dokunma ey kelepçesi hükümlü rüzgar !..
Kaç ölüm düştü tutsak günceme…
Geçmişine sövülmüş bir hükmün infazında ertelendi gülüşlerim…
Şimdi her gülüşümde yüzüm kirli…
Koşarken yırtıldım işte..