--...Söyle hangi gün'ahın kefaretisin?!
Ki inşirah inşirah değdin (h)içime.. --
Elden düşme düşler şimdi revaçta..koş hadi kılpayı kaçırma(!) Ardın sıra sürükleniyor ayarı düşük sevmeler...Ardın sıra gidiyor ilmeği kaçmış yeminler...Tazele(me) yeniden!
Yağmalanmış umutların tetikçisi miydi ellerin? Düşler(im)e pranga arıyorsun. Seni anışlarım sana yanışlarım ve sen’siz haykırmalarım buna izin verir mi sanıyorsun? Hiçbir prangaya vurulmaz iç çekişmelerim.
Müsait bir çilingirci bul yüreğine girebilmen için...ki senden sonra vize alabileyim kapısını çalabileyim...
Kendine yabancısın. Söyle kimin ve neyin aşinasısın?
Ve söyle gözlerine düşmesin kirpiğime. Şerha şerha daralıyor hudutlarım.
sağım sen...
solum sen...
Yakalanıyorum...yakıyorum.. “Ateş kendini yakar mı?” deme yanıyorum..Devrik vaadlerine kanıyorum..Çok bilinmeyenli ve senli denklemlerden usandım artık. Üstelik soru işaretlerine meydan bırakacak cümlem de kalmadı..tükendi..tükendim..
önüm sen’sizlik..
sonum sen’sizlik..
Vuslata gün saymıyorum takvimlerin küstahlığına inat.. Yüreğime “sen’sizliği” kodluyorum en kalın puntolarla.. Zindanım olma dayanma (s)aklıma.
Paramparça oldu yüreğim aklım şirazesinden çıktı..
Ben’den vazgeçtiğim gibi sen’den de vazgeçemez miyim?
-Üst üste yığsam yokluklarını varlığına erişmez miyim?
Hiçliğim için hiç mi çıkar yol yok?
dünüm ölüm
günüm ölüm...
Ölümle yaşıyorum yaşayan ölülere inat...”Sen ki ben de ölüm ölüm dirilmektin” demiştim biliyorsun sana en son.
Ölüme “sen” kala sen’sizlikte bulurum seni miadı dolmuş (s)özün senedimdir...
Ölüme “sen” kala sen’sizlikte görürüm beni değil mi ki kederim kaderimdir...
Eyvallah sensizliğin senliliğine..
Ölüyorum yine..dirilmek için...
Fatma Erdim
Ki inşirah inşirah değdin (h)içime.. --
Elden düşme düşler şimdi revaçta..koş hadi kılpayı kaçırma(!) Ardın sıra sürükleniyor ayarı düşük sevmeler...Ardın sıra gidiyor ilmeği kaçmış yeminler...Tazele(me) yeniden!
Yağmalanmış umutların tetikçisi miydi ellerin? Düşler(im)e pranga arıyorsun. Seni anışlarım sana yanışlarım ve sen’siz haykırmalarım buna izin verir mi sanıyorsun? Hiçbir prangaya vurulmaz iç çekişmelerim.
Müsait bir çilingirci bul yüreğine girebilmen için...ki senden sonra vize alabileyim kapısını çalabileyim...
Kendine yabancısın. Söyle kimin ve neyin aşinasısın?
Ve söyle gözlerine düşmesin kirpiğime. Şerha şerha daralıyor hudutlarım.
sağım sen...
solum sen...
Yakalanıyorum...yakıyorum.. “Ateş kendini yakar mı?” deme yanıyorum..Devrik vaadlerine kanıyorum..Çok bilinmeyenli ve senli denklemlerden usandım artık. Üstelik soru işaretlerine meydan bırakacak cümlem de kalmadı..tükendi..tükendim..
önüm sen’sizlik..
sonum sen’sizlik..
Vuslata gün saymıyorum takvimlerin küstahlığına inat.. Yüreğime “sen’sizliği” kodluyorum en kalın puntolarla.. Zindanım olma dayanma (s)aklıma.
Paramparça oldu yüreğim aklım şirazesinden çıktı..
Ben’den vazgeçtiğim gibi sen’den de vazgeçemez miyim?
-Üst üste yığsam yokluklarını varlığına erişmez miyim?
Hiçliğim için hiç mi çıkar yol yok?
dünüm ölüm
günüm ölüm...
Ölümle yaşıyorum yaşayan ölülere inat...”Sen ki ben de ölüm ölüm dirilmektin” demiştim biliyorsun sana en son.
Ölüme “sen” kala sen’sizlikte bulurum seni miadı dolmuş (s)özün senedimdir...
Ölüme “sen” kala sen’sizlikte görürüm beni değil mi ki kederim kaderimdir...
Eyvallah sensizliğin senliliğine..
Ölüyorum yine..dirilmek için...
Fatma Erdim