'Sana yazmanın böylesi zor olacağını düşünmemiştim hiç. Kelimeler bitti sanki. Seni anlatmaya yetmiyo hiç biri. Yada ben seni anlatacak kadar özel bulmuyorum kelimeleri. Nerden başlamalıyım bilmiyorum. Ben seni ve seninle hayatıma giren herşeyi sevdim. Şimdi senden uzaklarda bi yerlerde atıyo kalbim. İsyanda değil bu kez. Sadece olan biteni kavramaya çalışıyo. Yokluğun zor ama acıtmıyo. Kocaman bi boşlukta gibiyim ama çıkmak için çırpınmıyorum. Galiba yokluğuna alışıyorum' diye yazmıştım sana. İlk ve son sanarak. Aslında bu sana son yazışım artık. En baştan başlıyorum. Ben hayatımda sadece sesini duyduğum birine aşık olmuştum. Gözlerimi kapatır onun hayalini kurardım, gülünce gamzesinin olup olmadığını düşünürdüm. Ben her aradığında sesini kaydederdim. Kapattıktan sonrada hayran hayran dinlerdim. Birgün ansızın gitti. Aramaz oldu. Aradan aylar geçti hala aramadı. Elimde tam 24 ses kaydıyla kaldım. Şimdi o ses kayıtları hala hiç kimsenin bilmediği yerde ilk günkü gibi duruyolar. Kulaklarımda. O gittiğinden beri tüm insanların seslerini kaydetmeye başladım ve kaç yüz tane ses kaydına sahibim unuttum. Sana teşekkür ederim sevgilim. Beni böylece bırakıp gittiğin için, en değerli hatıranı bıraktığın için ve bi daha asla geri dönmeyeceğin için. Aylar geçti ben hala o seninle mutlu olduğum günlerdeyim. Yılın olmuş nisan ayı ben hala kasımda kaldım. Tam umudu kesmişken senden elimde lale ile uyandım. 'Lale umuttur' dedi annem. Çok umut etsemde hala yoksun. Yavaş yavaş içimden kusuyorum seni. Bileğimdeki gidiş armağanını bile unuttum artık. Ama hala her erkekte seni arıyorum. Hala ses tonun, gülüşün başka bedenlerden çağırıyo beni. İçimde ölüm marşın çalıyo. Seni azad ediyorum. Artık istediğin bedende yalan aşklarla harcanabilirsin. Artık yanlızsın. Artık kimsesizsin. Şimdi yanma sırası sende.
alıntı
alıntı