:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Bambaşka-Kahraman Tazeoğlu
ZencefiL
#1
403069_368109166539595_115506655133182_1...3629_n.jpg

Belki de sen aşka aşıktın, ben üstüme alındım bilmiyorum. Bir gün gerçekten seni terk edebilecek miyim onu da bilmiyorum. Üzerine sinen benin kokusunu duymadan yaşayabilecek misin sen?.. çünkü senden geriye sadece sen kalana dek terk edilmiş olmuyorsun.

İnsan yaşadığı anın değerini yaşadıklarından ötürü değil, neler yaşayacağını bilmediğinden ötürü bilmez. Seni çok seviyorum, bir gün seni terk etme gücümü kendimde bulup bulamayacağımı bilmeye bilmeye... anlıyormusun?

Gel “biz” olalım demek kolay… benimle hiç olur musun?Öyle büyük hatalar yaptım ki senden sonra…

İyi geceler demeden yatmazdın. Sabahları günaydınların eksik olmazdı. Hastalandığımda, sen de kendini hasta edecek kadar severdin beni. Senden sonra, giderken bir hoşçakal bile demeyecek kadar ruhsuz insanlar sevdim ben. Öyle pişmanım ki sevgilim. Artık benden sonrası kim bilir kimlerin başlangıcı. Meğer, seni hayattan düşünce yarım kalıyormuş insan. Bunu geç fark ettim. Özür dilerim.

.../Aşk bir kelimeyse, bin kelimesizlikti çünkü. Öyle çok sustum ki sana, kendi sesimi unuttum adeta. Sana dilsizliklerden yapılma bir lisanla geldim; anlamadın… İki ayrı uykuda iki ayrı rüyanın birbirine dokunması gibiydi aşk. Sen bunu bilmiyordun. Toydun. Aramızdaki fark buydu; Sen ateşin yaktığını bilirdin, ben ateşte yanmayı.
“yanlışların ve eksiklerin yüzüne yüzüne vurulmuyorsa, bu senin mükemmel olduğunu değil, dostsuz olduğunu gösterir. Ben duymak istediğin yalanları veremem sana. Onlar sadece günü kurtarır. Işık sandığın ve tutunduğun karanlıkları sana göstermek zorundayım. Unutma; karanlığı aydınlatmazsan,zamanla o karanlığa alışır gözlerin.”
Aramıza kaç dünya girdi kim bilir. Senden sonra öyle büyük bedeller ödedim ki… Senin yalan ve ihanete ödediğin bedelin çok daha ağırını ben dürüstlüğüme ödedim. Ömrüne kattığın mutluluğu, benim hayatımdan çalman doğru muydu sence? Gözlerin beni ararken benden önce kaç gözde kirlendi kim bilir? Bunun hesabını hiç sormadım ben sana. Ama sen geçmişimi kabullenemediğin için, geçmişime sahip olmaya çalıştın. Benim olmak için değil, ait olmak için sahiplendin. Yine yanıldın! Değişirsin diye çok bekledim. Ve anladım ki insan değişir ama bizi asıl üzen hiç değişmeyenlerdir. Yaralar acıyı saklar, izleri hayatı gösterir. Gözlerini biraz aralayabilseydin, sana aydınlığı öğretecektim. Şimdi geceyi yak ki ışısın. Gidişini affetmeyişimdendir bu gaddar halim. Senden çok daha alaları beklese de kapımda, ben şairim; kıyamam turnayı gözünden vurmaya…

Acım mı?
Geçmedi… Alıştım sadece.

Öyle büyük hatalar yaptım ki senden sonra…

İyi geceler demeden yatmazdın. Sabahları günaydınların eksik olmazdı. Hastalandığımda, sen de kendini hasta edecek kadar severdin beni. Senden sonra, giderken bir hoşçakal bile demeyecek kadar ruhsuz insanlar sevdim ben. Öyle pişmanım ki sevgilim. Artık benden sonrası kim bilir kimlerin başlangıcı. Meğer, seni hayattan düşünce yarım kalıyormuş insan. Bunu geç fark ettim. Özür dilerim.

Göğsüme işlediğin ten rengi bir dövme senin aşkın. Bakanlar göremiyorlar… bir sen biliyorsun onun varlığını; bense hep hissediyorum o dövmenin acısını.
. Aşktı işte… Varmışçasına bulduğum, yokmuşçasına yaşadığım.

Bir bank kırığında oturuyorduk. Akşamdı. “Beni kimsede hatırlama” dedi ve gitti. Bu yüzden başkalarında aramadım onu. Dilimin ucuna kadar geldi ama “Ben küçücük kalbin için kocaman bir aşka katlanıyorum” diyemedim. Gitti işte… Sanırım gelmeyi kalmakla karıştırmışım. Her geleni kalacak sanmamayı öğrendim. Evet, çok şey öğrendim onun gidişiyle. Mesela, aşk kedere bulanmak için bir mazeretmiş. Yokluğunda üstüme çullanan acılar söyledi. Oysa ben zaten kedere bulanmak istiyordum, belki sen bahaneydin sevgili?

Ben seni değil, seni sevmeyi seviyordum, sen araya girdin…

Bitmek denen, başlamakla başlar bazen. Bu yüzden biz hiç bitmeyeceğiz çocuk! Kavuşamayacağımız için, bizim hiç ayrılığımız olmayacak. Beni bekleme çocuk! Beklemek ayrılığa dönüşür zamanla… Bul seni, kendini kaybettiğin bende. Ve unutma asla; kendin olabilmek adına sarf ettiğin aşırı gayret, bazen seni sana buldurmaz. Ve yine unutma ki herkes için her şey olmaya çabalayan, kendisi için hiçbir şey olmaz.
Ben senden mutlu bir son değil, mutlu bir sonsuzluk istemiştim. Anlamadın! Belki de seni güzelleştiren hayatın çirkinliğiydi… Bunu da ben anlamadım! Acaba benimle mutlu olduğun için mi beraberdin yoksa ben mutlu olduğum için mi? Bu sorunun da cevabını bırakmadın. Sadece gittin. Aşk ne senin bende gördüğündür ne de benim sende gördüğüm. Aşk; birlikte gördüğümüzdür sevgili. Seninle aynı değilmiş aşka bakışımız. Sen benden kusursuz bir aşk istedin, ben senden yaşanabilir bir aşk. Belki bu yüzyılın insanı değilsin diyeceksin bana ama bence aşk karşındaki insan çırılçıplakken bile gözlerini onun gözlerinden ayırmamaktır sevgili. Bu kadar temiz severken seni, koca bir hayatı kirletip terk ettin beni. Bu hayat seni unutabileceğim kadar uzun değil sevgili.

Acım mı?


Geçmedi… Alıştım sadece.

Gitmekten vaz mı geçiyorsun yani diye sormuştum; “gitmelerden vazgeçmiş değilim; ben gelmelerden yoruldum” dedi ve yine gitti. Zaten her gelişi gider gibiydi, her gidişi de gelir gibi… Ne yanımdayken mutlu olabiliyordum, ne de ayrı kalabiliyordum. Hem armağan gibiydi gidişi, hem ceza. Ve bir kez daha anladım; gelişigüzeldin sen sevgilim, gidişi değil.
Ara
Cevapla
history
#2
elbette unuturum sonunda
en fazla bir mevsim ağlarım
alışırım yalancı baharlara
ama
yine de
biri beni kandırsın yokluğunda...
ne desem kar yağıyor

Ara
Cevapla
ZencefiL
#3
Ey ayak izleri kalbimde kalanım… Şimdi herkes biraz daha sen… Her saat biraz daha geç ve aylar fazla geliyor yıllara.
Keşke becerebilseydik be sevgili… Keşke her şey her yere dağılmasaydı böyle. Keşke biz hep biz kalsaydık. Biz olabilmek uğruna, ben’lerimizi kaybetmeseydik. Ölürcesine mutlu olmayı dilemek yerine, mutlu ölümlerle bu aşkı bitirebilseydik. Uzaktan tanıyamadık bu peruklu acıları. Anlayamadık; aşk önce dıştan içe, sonra içten dışa yakarmış insanı… Bilemedik bazı aşkların kirli olduğunu ve gözyaşıyla yıkanmadan silinmediğini…
Aşkın yolu sadece beklemek değil, beklemesini bilmekten geçiyordu. Ve insanı yoran beklemek değil, bekletilmekti…
“Tek gerçeğim ve tek hayalim olarak kalacaksın. Vazgeçtiğim seni sevmek değil, seninle olmak… Her şeyin farkındayım. Çok zor böylesi. Uzakta olmam her şeyi görmeme engel değil. Kör değilim, sadece görmezden geliyorum. Şimdi unutabilirsin beni."
Ara
Cevapla
history
#4
Gözler göreceksin bir damla yaş akmamış.
Şöyle sevgiyle içten içe bakmamış.
Sanki bir cam parçası ya da mercan tanesi
Zümrüt olsa ne yazar içi zulüm hanesi.

Ara
Cevapla
ZencefiL
#5
Keşke giderken bende hiçbir iz bırakmasaydın. Çünkü seni unutmak istedikçe en çok senden kalanlar seni hatırlatıyor, sen değil!
Neydi bize bu kadar imkansız olan? Ve bilmediğim kaç imkan saklıydı bu imkansızlıkta? Gitme diyemedim. “Dönüş yolunu kat etmek daha zordur gitmekten sevdiceğim!” diyemedim. Bilirim, geride kalan her şeyi yanında götürmektir aslında gitmek. İnsan ne yapardı böyle olunca? Şimdi peşinden yürüsem, ben de gitmiş olacaktım değil mi? Ağaca çıkan bir kedi yavrusunu geri alabilmek gibidir gitmek; onu alabilmek için sen de peşinden ağaca çıkmalısın… gitmelisin…


Gidemedim peşinden. Çakılıp kaldım o kaldırıma. Üstümden onlarca yaya geçti sanki. Ve anladım o vakit; Az seven gider sadece… çok sevendir terk eden…

Artık ne gittiğine üzülüyordum, ne geldiğine seviniyordum. Sadece kabul ediyordum. Önünü görmeden ileriye bakmak, nasılda tökezletiyordu insanı… O bunun farkında mıydı değil miydi bilmiyorum ama her seferinde o, benim aşkımdan aldığı hazla ileriye doğru gidiyordu. Ben yine arkada kalıyordum, ardı oluyordum… Gayret sarf etmeden ilerlediğini zanneden biri, yokuş aşağı indiğinin farkına varamaz. O’da farkında değildi zaten. Sevmekle sevmemek arasına hamak kurmuş, bir gidiyor, bir geliyordu. O’na “sevmekle sevmemek arası bir şey yoktur; emin olmak veya şüphe etmek vardır” diyordum ve cevap bekliyordum. O ise bana “insan bir kere aşık olur; diğerleri hep ondan izler taşır” diyordu. Kimin izini taşıyordum bilmiyordum. Ama bir şeyi çok iyi öğrenmiştim: her yalnız bir gün mutlaka kendini mutsuz edecek birini buluyordu.
Beton yüreklerin harcında sevmek yoktur sevgilim. O zaman neden kalbime o kadar şefkatle girdin? Oysa ben seni öyle mi sevdim? Yokluğunun işkencesinde bile tek bir aldatma çıkmadı benden. Sen, onu ve beni aynı anda severken…
“ayrılığı engellemek yoktur, ertelemek vardır. Ve rüyalar uyumak değil, uyanmak içindir. Bir gün gideceğim belliydi zaten. Unutma hayat, elde ettiklerinden ziyade, elinde kalanlardır.”
Allah kimseye taşıyamayacağı dert vermezmiş. Elbette ayrılıktan ölmeyiz. Ama yine de sen gitme biz’den. Ayrılık ne kadar derinse, dayanma gücü de o kadar çoktur. Sen asıl sana yan; çünkü meleklerin ölme hakkı yoktur! Kalbinden öpüyorum.

Seni seviyorum…

Bir türlü bitmeyen bitirişler vardır. Ne zaman sona yaklaştığını
hissetsen, bir dönüp bakarsın ki yine başa dönmüşsün. En çok seni
bitirir bu bitiremeyiş. Sonra vazgeçersiniz başlangıçlara yeter gelen
heveslerinizden. Sonlara çağırırsınız gelmeyeni, getiremediğinizi,
bitiremediğinizi... dilinize gel'ler oturur, dilinizde gel'ler biter.
"senden gitmek zorunda değildim. Sen gönderdin kelimelerinle. Bu
yüzden ardına kadar açık kapılarım. Geleceğini biliyorum çıkıp odanın
derinliğinden; yüzünde yüzlerce sitemle... içerime girer misin yoksa
kapı önü nöbetine mi yatırırsın bedenini bilemem ama 'gel' bitti
dilimde. Şimdi konuşuyorsam biraz da bundan!"
Ara
Cevapla
acemhe
#6
Aşktı işte… Varmışçasına bulduğum, yokmuşçasına yaşadığım.

Bir bank kırığında oturuyorduk. Akşamdı. “Beni kimsede hatırlama” dedi ve gitti. Bu yüzden başkalarında aramadım onu. Dilimin ucuna kadar geldi ama “Ben küçücük kalbin için kocaman bir aşka katlanıyorum” diyemedim. Gitti işte… Sanırım gelmeyi kalmakla karıştırmışım. Her geleni kalacak sanmamayı öğrendim. Evet, çok şey öğrendim onun gidişiyle. Mesela, aşk kedere bulanmak için bir mazeretmiş. Yokluğunda üstüme çullanan acılar söyledi. Oysa ben zaten kedere bulanmak istiyordum, belki sen bahaneydin sevgili?

Ben seni değil, seni sevmeyi seviyordum, sen araya girdin…



Bu O'na...
Ara
Cevapla
ZencefiL
#7
Keşke becerebilseydik be sevgili… Keşke her şey her yere dağılmasaydı böyle. Keşke biz hep biz kalsaydık. Biz olabilmek uğruna, ben’lerimizi kaybetmeseydik. Ölürcesine mutlu olmayı dilemek yerine, mutlu ölümlerle bu aşkı bitirebilseydik. Uzaktan tanıyamadık bu peruklu acıları. Anlayamadık; aşk önce dıştan içe, sonra içten dışa yakarmış insanı… Bilemedik bazı aşkların kirli olduğunu ve gözyaşıyla yıkanmadan silinmediğini…


Ben senden mutlu bir son değil, mutlu bir sonsuzluk istemiştim. Anlamadın! Belki de seni güzelleştiren hayatın çirkinliğiydi… Bunu da ben anlamadım! Acaba benimle mutlu olduğun için mi beraberdin yoksa ben mutlu olduğum için mi? Bu sorunun da cevabını bırakmadın. Sadece gittin. Aşk ne senin bende gördüğündür ne de benim sende gördüğüm. Aşk; birlikte gördüğümüzdür sevgili. Seninle aynı değilmiş aşka bakışımız. Sen benden kusursuz bir aşk istedin, ben senden yaşanabilir bir aşk. Belki bu yüzyılın insanı değilsin diyeceksin bana ama bence aşk karşındaki insan çırılçıplakken bile gözlerini onun gözlerinden ayırmamaktır sevgili. Bu kadar temiz severken seni, koca bir hayatı kirletip terk ettin beni. Bu hayat seni unutabileceğim kadar uzun değil sevgili.

Acım mı?


Geçmedi… Alıştım sadece.

Bitmek denen, başlamakla başlar bazen. Bu yüzden biz hiç bitmeyeceğiz çocuk! Kavuşamayacağımız için, bizim hiç ayrılığımız olmayacak. Beni bekleme çocuk! Beklemek ayrılığa dönüşür zamanla… Bul seni, kendini kaybettiğin bende. Ve unutma asla; kendin olabilmek adına sarf ettiğin aşırı gayret, bazen seni sana buldurmaz. Ve yine unutma ki herkes için her şey olmaya çabalayan, kendisi için hiçbir şey olmaz.


Ardında öyle bir ben bıraktın ki... Sana benzedim adeta. Senin hatalarının bedelini başkalarına ödetiyorum.


"Sakın yanlış anlama, kendimi yitirmiş değilim, sadece sende kayboldum o kadar."


Ey ayak izleri kalbimde kalanım… Şimdi herkes biraz daha sen… Her saat biraz daha geç ve aylar fazla geliyor yıllara.


Insan ne kadar güçlü olsa da aşkta, aşk hep yenilen oluyordu ayrılığa. Tokat gibi bir "git"le çıktı bir gün karşıma. Ummazdım bu kadar yanacağını canımın. Çok ağladım... Ağlamalarım ağlamalardan utandı.
Ara
Cevapla
ZencefiL
#8
Kalbime aşkı üfledin bir kere. Bundan sonra beni yok ederek kendini var edemezsin. Ve bir gün gidersen, kendi cümlelerinle git benden; benim sana armağan ettiğim aşkla değil!
Ara
Cevapla
history
#9
Yüreğinde yangınlar tüterken bile “ben, seninim” diyemeden, gidişin gelecek aklıma ve yine “olmadı” diyeceğim. Hep kendime kızardım ya, yine kendi kendime kızacağım. “Olmayan biri için onlarca gözyaşı ve acıdan sonra sayfalarca hasretlik yakışmaz sana!” diyeceğim ve o kadar yazının arasından bir cümle sıyrılacak; “ Sen hiç benim olmadın ki…”
Ara
Cevapla
destansı@ yürek
#10
Kahraman Tazeoglu na hayran olmayan insan var mi acaba?
Bu adamın her yazisini okudugumda ya yasak bir aşk yaşamış diyorum yada imkansız bir sevda..
Ara
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Araz-kahraman tazeoğLu ZencefiL 11 1,370 04-14-2022, Saat: 06:53 AM
Son Yorum: wildfang
  Ne Kahraman Olabildim NeDe... Qetesh 1 463 08-16-2010, Saat: 12:14 AM
Son Yorum: Nare
  O gün, bambaşka bir gün olacak! acemhe 0 520 05-20-2010, Saat: 11:14 PM
Son Yorum: acemhe

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar:
  Tarih: 11-24-2024, 10:12 AM