İlkokul 5, aynı sınıftayız. Her sabah koşa koşa gidiyorum okul bahçesine, servisinin gelmesini bekliyorum. Arka sıramda oturuyor ve ders esnasında el aynamdan kendime bakıyor gibi yapıp çaktırmadan onu kesiyorum. Fark etmediğini sanıyorum. aynadan gözüne ışık yansıdığı için her seferinde gözlerini kamaştırıyor. Benden etkilendiği için kamaştırdığını sanıyor, üstüme alınıyorum.
Sınıf içinde de epey yakınız, samimi bir muhabbetimiz var. Saçımı çekiyor, eteğimi kaldırmaya çalışıyor, ismimle dalga geçiyor, dersin ortasında kafama kağıt tomarı atıyor falan... Bana karşı boş değil yani.
Bütün ailem dalga geçiyor. inek diyorlar, sümüklü diyorlar ona. Halbuki sümüklü değildi. Bağışıklık sistemi güçsüzdü ve çok sık hasta oluyordu. Neyse.
Bir gün sınıf başkanımız ali'yle beraber ayıcıklı jelibon yiyorduk. Sınıf başkanımız ali çok yakın bir arkadaşımdı. Kendi aramızda gülüşürken bir yandan etrafı kolaçan ediyordum, biricik aşkımın nerde olduğunu görebilmek için. Bir de ne göreyim? Dolabın arkasına gizlenmiş, sınıf başkanımız ali'ye ölümcül bakışlar atıyor. Belli ki deliler gibi kıskanıyor beni. O an dualarım kabul oluyor, emin oluyorum bana aşık olduğuna.
Birkaç ay kadar bekliyorum. bu süre zarfında biraz daha yakınlaşıp kovalamaca ve saklambaç oynamaya başlıyoruz. Ama ne yazık ki hala itiraf edemiyor beni sevdiğini. Halbuki gelse açık açık söylese ne olur değil mi? (Harbiden ne olabilirdi sanki? Sevgili mi olacaktık? Olsak ne olacaktı?) Neyse.
Bakıyorum bundan tık yok, dominant kadın ruhumun etkisiyle yine bir saklambaç oyunu esnasında bunu sakladığı yerde bulup (hep aynı yere saklanırdı zaten) 'seni seviyorum!' diyorum.
Ortamda bir anda south park sessizliği hakim oluyor. Dehşet dolu gözlerle yüzüme bakıyor - bana 3 saat gibi gelen - 7-8 saniye boyunca...
Ve kalkıp gidiyor!
O günden sonra küsüyor benimle. Bildiğin küsüyor yahu. Okul bitene kadar, senelerce hiç konuşmuyor.
Velhasıl kelam, o gün bugündür; delicesine aşık olduğum kişiye bile, o duygularını açmadan sevdiğimi söyleyemem. Sanki kocaman adam küsüp gidecekmiş, seviyor olsa da vazgeçecekmiş gibi...
(ALINTI)
Sınıf içinde de epey yakınız, samimi bir muhabbetimiz var. Saçımı çekiyor, eteğimi kaldırmaya çalışıyor, ismimle dalga geçiyor, dersin ortasında kafama kağıt tomarı atıyor falan... Bana karşı boş değil yani.
Bütün ailem dalga geçiyor. inek diyorlar, sümüklü diyorlar ona. Halbuki sümüklü değildi. Bağışıklık sistemi güçsüzdü ve çok sık hasta oluyordu. Neyse.
Bir gün sınıf başkanımız ali'yle beraber ayıcıklı jelibon yiyorduk. Sınıf başkanımız ali çok yakın bir arkadaşımdı. Kendi aramızda gülüşürken bir yandan etrafı kolaçan ediyordum, biricik aşkımın nerde olduğunu görebilmek için. Bir de ne göreyim? Dolabın arkasına gizlenmiş, sınıf başkanımız ali'ye ölümcül bakışlar atıyor. Belli ki deliler gibi kıskanıyor beni. O an dualarım kabul oluyor, emin oluyorum bana aşık olduğuna.
Birkaç ay kadar bekliyorum. bu süre zarfında biraz daha yakınlaşıp kovalamaca ve saklambaç oynamaya başlıyoruz. Ama ne yazık ki hala itiraf edemiyor beni sevdiğini. Halbuki gelse açık açık söylese ne olur değil mi? (Harbiden ne olabilirdi sanki? Sevgili mi olacaktık? Olsak ne olacaktı?) Neyse.
Bakıyorum bundan tık yok, dominant kadın ruhumun etkisiyle yine bir saklambaç oyunu esnasında bunu sakladığı yerde bulup (hep aynı yere saklanırdı zaten) 'seni seviyorum!' diyorum.
Ortamda bir anda south park sessizliği hakim oluyor. Dehşet dolu gözlerle yüzüme bakıyor - bana 3 saat gibi gelen - 7-8 saniye boyunca...
Ve kalkıp gidiyor!
O günden sonra küsüyor benimle. Bildiğin küsüyor yahu. Okul bitene kadar, senelerce hiç konuşmuyor.
Velhasıl kelam, o gün bugündür; delicesine aşık olduğum kişiye bile, o duygularını açmadan sevdiğimi söyleyemem. Sanki kocaman adam küsüp gidecekmiş, seviyor olsa da vazgeçecekmiş gibi...
(ALINTI)