Biliyor musun, yine bu kentin sokaklari ıslak. Bulutlar ağlıyor, bense onlara eşlik ediyorum.
Ağladığımı kimseler fark etmiyor. Sırılsıklamım ve en çocuk halimle üşüyorum...
Böyle bir yağmurlu gecede çıkıp gelmiştin. O andan sonra yüreğime sakladım, her solukta duyabilmek için seni.
Başımız yoktu bizim, sonumuz da olmayacak. Bir anda başladık. Dokunan kadar dokunulanın da sarsıldığı o an boyunca yaşadık seninle aşkın tüm evrelerini; tüm umudunu, şefkatini ve fırtınalarını. Tek bir dokunuşta bir büyük sırrı paylaşarak yaşadik o muhteşem kavuşmayı ve hemen ardından kahreden o ayrılığı.
Ben sana yenik düştüm...
Sensizlik çok kalabalık geliyor yüreğime; taşıyamıyorum.
Öyle birşey ki bu; yağmurlarla birlikte ağlıyorum sana, bana... Yüreğime katıyorum seni katabildiğim kadar. Ruhum bembeyaz perdenin arasından sıyrılıp senin karmakarışık hayalinle dolaşiyor sensiz gecelerimde. O zifiri karanlıkta dualar ediyorum. Kendime bile dilemediğim dileklerle sürüyorum seni aydınlığa.
Tükenmiyecektik...
Tükenmiyecektim...
Boğazım düğüm düğüm. Bu öyle birşey ki; acılarin en kahırlısı. Ve ben kahroluyorum..
Söylesene. Sen benden Vazgeçebildin mi?
Oysa derdim ki; benim kırılgandır umutlarım... Biliyorum ki uzağa atarım yakınıma düşersin... Bu kadar yakınıma düşeceğini nerden bilirdim.
Ve bil ki çok sevdim seni kisa bir zamanda; bu lanet olasi mesafelere inat...