Nefesim...
Anneannem hep böyle derdi dedeme sağken... Onlar hiç utanmazdı öyle uluorta bakışıp gülüşmeye.Hiç çekinmezlerdi yanlarındaki çocukmu büyükmü,anlarmı anlamazmı... Elleri vardı anneannemin benimkilerden küçük.Dedemin o hiç ısınmayan elleri deydiğinde sıcacık kesilirdi anneannemin elleri.Geceyi beklemezlerdi yıldızları seyredip dilek tutmak için.Yada doğum günlerini kutlamazlardı sırf o gün.Yetmiş küsür yaşlarına rağmen hep parlardı gözleri birbirine değince.Ve bir çocuk gibi ağlayıp gücenmeyide bilirlerdi,bir adam gibi kapı çarpıp gitmeyide... Özlemlerinden bağırları yanardı ve olgunluklarıyla yaralarını bantlarlardı.Mutluluklarını hoplaya zıplaya kutlarlardı... Ödü kopardı dedemin anneannem bakkala bile giderken.Kırkbeş yıldır her seferinde "aman hanım dikkat et yolda,dikkat et sana bişey olursa yaşayamam ben" derdi avuçlarından doğarken bir endişe.Ve gökyüzü hep maviydi onlar için.Her işten sonra "Çok şükür" derdiler...Ve her gün bittiğinde birbirlerine dayanıpta devam ederlerdi yollarına.Korkmazlardı onlar bir adım ötelerinde de olsa ölüm.Öylesine hazırlardıki beraber koşmaya bu uğurda.Yalnız ayrılmamalıydı elleri yılların yükü varken sırtlarında... Dezenfekte olmuş kalplerinde her nefeste bir martı uçardı kadıköy iskelesine...Sabah ne kadar dinginse deniz o kadar dingindi kötülük...Uç uca birleştirip günleri yüz hayat çıkarırlardı ceplerinden,içi milyon balon mutluluk.Bizim en korktuğumuz sevgiyi yaşarlardı taa şuralarında.Bizim ölümüne sevgimizde,severlerdi birbirlerini bir bukadar daha yaşarcasına...Ve becerebilirlerdi bizim beceremediğimiz dostluğu.Hem sevgiliydi onlar,hem dost,hem düşman...Ama kanlı olmadı hiç bir harbleri ve taşları yosun tutmadı.Uzaktılar belki şehirlerine ama beraberken mağra bile yerini aratmadı.Ağladılar bazen seller misali yaşlar her birinin izi kaldı yüzlerinde.Ve güldüler en sahicisiyle.Sevebildiler birbirlerine ve saatlerce sevişmeden çırılçıplak yatabildiler.Kısacası bizde "Allah'ına kadar",onlarda oksijen bulana kadar sürdürdüler... Ben beceremedim en gürültülü müzikte bile sadece sevdiğimin -sevmeyi bile doğru dürüst beceremezken- sesini duymayı,beceremedik ellerini tutunca en derinden nefes almayı...
Desenize;
Becermedik hep beraber anneannem kadar olmayı ?
Anneannem hep böyle derdi dedeme sağken... Onlar hiç utanmazdı öyle uluorta bakışıp gülüşmeye.Hiç çekinmezlerdi yanlarındaki çocukmu büyükmü,anlarmı anlamazmı... Elleri vardı anneannemin benimkilerden küçük.Dedemin o hiç ısınmayan elleri deydiğinde sıcacık kesilirdi anneannemin elleri.Geceyi beklemezlerdi yıldızları seyredip dilek tutmak için.Yada doğum günlerini kutlamazlardı sırf o gün.Yetmiş küsür yaşlarına rağmen hep parlardı gözleri birbirine değince.Ve bir çocuk gibi ağlayıp gücenmeyide bilirlerdi,bir adam gibi kapı çarpıp gitmeyide... Özlemlerinden bağırları yanardı ve olgunluklarıyla yaralarını bantlarlardı.Mutluluklarını hoplaya zıplaya kutlarlardı... Ödü kopardı dedemin anneannem bakkala bile giderken.Kırkbeş yıldır her seferinde "aman hanım dikkat et yolda,dikkat et sana bişey olursa yaşayamam ben" derdi avuçlarından doğarken bir endişe.Ve gökyüzü hep maviydi onlar için.Her işten sonra "Çok şükür" derdiler...Ve her gün bittiğinde birbirlerine dayanıpta devam ederlerdi yollarına.Korkmazlardı onlar bir adım ötelerinde de olsa ölüm.Öylesine hazırlardıki beraber koşmaya bu uğurda.Yalnız ayrılmamalıydı elleri yılların yükü varken sırtlarında... Dezenfekte olmuş kalplerinde her nefeste bir martı uçardı kadıköy iskelesine...Sabah ne kadar dinginse deniz o kadar dingindi kötülük...Uç uca birleştirip günleri yüz hayat çıkarırlardı ceplerinden,içi milyon balon mutluluk.Bizim en korktuğumuz sevgiyi yaşarlardı taa şuralarında.Bizim ölümüne sevgimizde,severlerdi birbirlerini bir bukadar daha yaşarcasına...Ve becerebilirlerdi bizim beceremediğimiz dostluğu.Hem sevgiliydi onlar,hem dost,hem düşman...Ama kanlı olmadı hiç bir harbleri ve taşları yosun tutmadı.Uzaktılar belki şehirlerine ama beraberken mağra bile yerini aratmadı.Ağladılar bazen seller misali yaşlar her birinin izi kaldı yüzlerinde.Ve güldüler en sahicisiyle.Sevebildiler birbirlerine ve saatlerce sevişmeden çırılçıplak yatabildiler.Kısacası bizde "Allah'ına kadar",onlarda oksijen bulana kadar sürdürdüler... Ben beceremedim en gürültülü müzikte bile sadece sevdiğimin -sevmeyi bile doğru dürüst beceremezken- sesini duymayı,beceremedik ellerini tutunca en derinden nefes almayı...
Desenize;
Becermedik hep beraber anneannem kadar olmayı ?