Anlamadın ne demeli sana. Kim istemezdi ki, böylesi bir sevdanın iki parçasından birisi olmayı, kim istemezdi ki, uğruna canını verecek sevgiliye sahip olmayı?
Gitmekten dem vuruyorsun, git..... Kanayan yüreğime aldırma. O zaten alışkın kanamaya. Geldiğinde zaten kanıyordu değil mi, sardığın gibi bırakma, sakın bırakma, eski haline dönsün ve yine kanasın...
Ağlayan gözlerime, gülmeyi öğretmiştin, neyine bu gözlerin gülmek? Ömür boyu ağlamaya mahkumlar. Git ve senin için akan göz yaşları dinmemeye mahkum olsun. Pınarları kurumasın, her daim o yaşlarda boğulsun. Git... Ben burdayım.
Geldiğinde, gittiğinde bıraktığın gibi bulacaksın biliyorsun. Git... Gözün arkada kalmasın sakın. Bu gözler seve seve ağlar yokluğuna, bu yürek severek kanatır kendini sensizliğinde. Git... Bu beden, nasılsa toprak olacak. Ha senle, ha sensizlikle. Ömrümün sonbaharı oldun, tüm yapraklarımı sarıya boyadın, şafaklarımı hüznünle kapladın...
Git... Me..... Demeyeceğim sana. Zira sen, yüreğin elinden düştüğünde, sarılacak birine ihtiyaç duyacaksın. Yüreğinin yaralarını saracak, başını omzuna dayayıp ağlayacak, tüm sıcaklığıyla seni saracak, seni acılarından sıyırıp alacak birini arayacaksın. Ben o zaman gene yanında olacağım. Kanayan yürek, ağlayan gözler ve herşeye rağmen tüm acılara bu güne kadar olduğu gibi, bundan sonrada direnecek olan bu beden.
Git.... Git..... Yüreksizliğinle, sevdasızlığınla, hoyratlığınla, soğukluğunla....
Git...
Gitmekten dem vuruyorsun, git..... Kanayan yüreğime aldırma. O zaten alışkın kanamaya. Geldiğinde zaten kanıyordu değil mi, sardığın gibi bırakma, sakın bırakma, eski haline dönsün ve yine kanasın...
Ağlayan gözlerime, gülmeyi öğretmiştin, neyine bu gözlerin gülmek? Ömür boyu ağlamaya mahkumlar. Git ve senin için akan göz yaşları dinmemeye mahkum olsun. Pınarları kurumasın, her daim o yaşlarda boğulsun. Git... Ben burdayım.
Geldiğinde, gittiğinde bıraktığın gibi bulacaksın biliyorsun. Git... Gözün arkada kalmasın sakın. Bu gözler seve seve ağlar yokluğuna, bu yürek severek kanatır kendini sensizliğinde. Git... Bu beden, nasılsa toprak olacak. Ha senle, ha sensizlikle. Ömrümün sonbaharı oldun, tüm yapraklarımı sarıya boyadın, şafaklarımı hüznünle kapladın...
Git... Me..... Demeyeceğim sana. Zira sen, yüreğin elinden düştüğünde, sarılacak birine ihtiyaç duyacaksın. Yüreğinin yaralarını saracak, başını omzuna dayayıp ağlayacak, tüm sıcaklığıyla seni saracak, seni acılarından sıyırıp alacak birini arayacaksın. Ben o zaman gene yanında olacağım. Kanayan yürek, ağlayan gözler ve herşeye rağmen tüm acılara bu güne kadar olduğu gibi, bundan sonrada direnecek olan bu beden.
Git.... Git..... Yüreksizliğinle, sevdasızlığınla, hoyratlığınla, soğukluğunla....
Git...
__________________