Herşeyin bir kaçışı var değil mi hayatta...
Aşklardan, sevdalardan, insanlardan, yaşamdan, düşlerden. Hep bir kaçış vardır... Sende çok yaparsın ya bu kaçışı... Düşlerini bırakırsın bir yerlere şimdi sırası değil dersin... Sevdalarını, aşklarını bırakırsın beklemeye.. Senin daha önemli işlerin vardır çünkü...
Bir sevdaya zaman ayırmak gerekir çünkü... Ve senin zamanın değerlidir... Hiç bir sevda senin istediğin gibi değildir çünkü... Hep bir eksik, hep bir yanlış vardır seni sevenlerde, beklentilerin gibi değildir.
Mükemmelliyetçi ruhuna ters düşer bu sevdalar.. Eksiktir çünkü hep birşeyler... Hiç bir şey demeden devam edersin yoluna, daha önemlidir senin beklentilerin...
Herşeyi zamanında yaşamalı diye düşünürsün ama nedense senin zamanların bir türlü gelmez, hep biryerlerde beklemeye alınmış aşkların vardır ve yaşama sırası bekleyen mutlulukların...
Öyle güzel gidişin/kaçısın var ki... Herşeyi havada asılı bırakırsın giderken... Sanki birgün dönecekmişsin gibi, hep bir muallak bırakırsın ardında.. Arada dönersin geriye bıraktıklarına; bazen bir kaç günlük görüşmelerle kısıtlı kalır bu dönüşlerin, bazende bir kaç aylık ilişkilerle.... Her şehirde seni bekler bıraktıkların, sayısını sen bile hatırlamazsın ve hoşuna gider her daim beklenmek, özlenmek, sevilmek... Seninde vardır sevdiğin ama tıpkı senin onların olmadıgın gibi oda senin değildir...
Aşk bir çemberdir. "Sevdim Sevilmedim Seveni Sevemedim" gibi ve bu çember içinde döner durursun her seven gibi .. Nasılsa her dönüşümde kapım açık dersin kendi kendine ve senin olmayana gitmek istersin belki bu sefer olur diye.. Olur ama tıpkı senin terk edişlerin gibi oda seni terk eder yada aldatır.. Acısını yaşarsın gözyaşlarını tutamazsın... Sığınacak bir liman sıcak bır kucak ararsın işte o zaman seni sevenler gelir aklına... Çünkü bilirsin döndüğünde bıraktığın o kalplerin kapısı sana açık olacaktır..
Taki bir gün; bir gün telefonlar tek tek olumsuz cevaplarla kapanana, seni bekleyenlerin artık seni beklemekten vazgeçtiğini görünceye kadar... Dünya dönmeye devam etmektedir. Belki unutulmamışsındır ama sende artık tozlu raflarda gidip gelmelerinle kırık bir aşk olarak yeri almışsındır..
Bir yalnızlık başlar içinde... Hoş zaten hep yalnız olduğunu düşünmüşsündür hayatta ama bu yalnızlık başkadır ve acıtır canını...
Yıllar geçmiştir Ve bu sefer gerçekten de yalnızsındır.. Seni seven yoktur artık yanında ve senin sevdiğin bir başkasının yanındadır. Yıllarca beklettiklerin senden birer birer vazgeçmiş ve seni yalnızlığınla baş başa bırakmıştır.. Kör bir boşluk, dipsiz bir kuyu gibisindir artık....
Yalnızlığın ve Sen....
Sen ki Kaçışların Ustası,
Sen ki Gidişlerin Padişahı,
Herşeyden ve herkesten kaçtın bugüne kadar...
Hadi Şimdide Kaç İçindeki Yalnızlıktan....
Yapabiliyor musun?...
Aşklardan, sevdalardan, insanlardan, yaşamdan, düşlerden. Hep bir kaçış vardır... Sende çok yaparsın ya bu kaçışı... Düşlerini bırakırsın bir yerlere şimdi sırası değil dersin... Sevdalarını, aşklarını bırakırsın beklemeye.. Senin daha önemli işlerin vardır çünkü...
Bir sevdaya zaman ayırmak gerekir çünkü... Ve senin zamanın değerlidir... Hiç bir sevda senin istediğin gibi değildir çünkü... Hep bir eksik, hep bir yanlış vardır seni sevenlerde, beklentilerin gibi değildir.
Mükemmelliyetçi ruhuna ters düşer bu sevdalar.. Eksiktir çünkü hep birşeyler... Hiç bir şey demeden devam edersin yoluna, daha önemlidir senin beklentilerin...
Herşeyi zamanında yaşamalı diye düşünürsün ama nedense senin zamanların bir türlü gelmez, hep biryerlerde beklemeye alınmış aşkların vardır ve yaşama sırası bekleyen mutlulukların...
Öyle güzel gidişin/kaçısın var ki... Herşeyi havada asılı bırakırsın giderken... Sanki birgün dönecekmişsin gibi, hep bir muallak bırakırsın ardında.. Arada dönersin geriye bıraktıklarına; bazen bir kaç günlük görüşmelerle kısıtlı kalır bu dönüşlerin, bazende bir kaç aylık ilişkilerle.... Her şehirde seni bekler bıraktıkların, sayısını sen bile hatırlamazsın ve hoşuna gider her daim beklenmek, özlenmek, sevilmek... Seninde vardır sevdiğin ama tıpkı senin onların olmadıgın gibi oda senin değildir...
Aşk bir çemberdir. "Sevdim Sevilmedim Seveni Sevemedim" gibi ve bu çember içinde döner durursun her seven gibi .. Nasılsa her dönüşümde kapım açık dersin kendi kendine ve senin olmayana gitmek istersin belki bu sefer olur diye.. Olur ama tıpkı senin terk edişlerin gibi oda seni terk eder yada aldatır.. Acısını yaşarsın gözyaşlarını tutamazsın... Sığınacak bir liman sıcak bır kucak ararsın işte o zaman seni sevenler gelir aklına... Çünkü bilirsin döndüğünde bıraktığın o kalplerin kapısı sana açık olacaktır..
Taki bir gün; bir gün telefonlar tek tek olumsuz cevaplarla kapanana, seni bekleyenlerin artık seni beklemekten vazgeçtiğini görünceye kadar... Dünya dönmeye devam etmektedir. Belki unutulmamışsındır ama sende artık tozlu raflarda gidip gelmelerinle kırık bir aşk olarak yeri almışsındır..
Bir yalnızlık başlar içinde... Hoş zaten hep yalnız olduğunu düşünmüşsündür hayatta ama bu yalnızlık başkadır ve acıtır canını...
Yıllar geçmiştir Ve bu sefer gerçekten de yalnızsındır.. Seni seven yoktur artık yanında ve senin sevdiğin bir başkasının yanındadır. Yıllarca beklettiklerin senden birer birer vazgeçmiş ve seni yalnızlığınla baş başa bırakmıştır.. Kör bir boşluk, dipsiz bir kuyu gibisindir artık....
Yalnızlığın ve Sen....
Sen ki Kaçışların Ustası,
Sen ki Gidişlerin Padişahı,
Herşeyden ve herkesten kaçtın bugüne kadar...
Hadi Şimdide Kaç İçindeki Yalnızlıktan....
Yapabiliyor musun?...