Aşk suyuna batırılmış sünger gibi kalbim ve arttıkça içimde sen yaşam gücüm azalıyor sanki gitgide...sabretmek ve beklemek elimde kalan ve zaman geçtikçe alışmak "giden" e ve kaybolurken ardında bıraktığı çaresiz izlerini silmeye
sabretmek öğretir insana etten kemikten yapılmış aciz bedenlerin nasıl taşa dönüştüğünü ve mutsuzluk yoğunlaştıkça içinde artan çekip gitme isteğini bastırmayı...
oyunundan korkmuyorum ve elindekini görüp artırıyorum ruhumu da koyup üzerine.her kaybedişin aslında biraz da kazanç olduğunu sabrettikçe anlıyorum...acı çektirir sabır. kalbini sıkıştırır, nefesini keser. yaşadıkça, bekledikçe sabredersin aslında. ilerisini düşünüp hayaller kurup yaşarsın. kendini avutur, belki de kandırırsın. sonunda da delirtir sabretmek seni. asla yapmayacağın şeyleri yapmaya başlarsın. buzdolabını temizler, kıyafetlerini ayırırsın tek tek. binlerce kez dinlediğin müzikleri dinler, filmleri izlersin. ve sonunda pes eder, sabredemezsin.
hatalar yapmaya başlarsın. bazılarını dikkatsizlikten, bazılarını ise bilerek. hayatındaki o bekleyişe renk katmak için, sırf sabrediyor olmamak için. kendini sokaklara vurursun, "güçlüyüm" yalanları söylemeye başlayıp "sabret" diyenlere burun kıvırırsın. ama ne kadar kendini kandırmaya çalışsan da söylediğin bayat yalanlar, beklentilerini karşılamaz, beklediğin gelmez.
geri dönersin, deli ve güçsüz bir şekilde. sırf sabredemediğinden yaptığın hataların telafisi yoktur ne yazık ki. bekleme sona erse de, bunlar sorun olur. bu sefer kabullenmek istemezsin yaptıklarını. saçma bahaneler uydurursun, ağlarsın, içersin, kusarsın, susarsın, sızarsın.
sabretmek beklemektir, beklemekse yaşamak. sabredememek ise sadece intihar etmektir. bile bile ölüme gitmektir.
sabretmek öğretir insana etten kemikten yapılmış aciz bedenlerin nasıl taşa dönüştüğünü ve mutsuzluk yoğunlaştıkça içinde artan çekip gitme isteğini bastırmayı...
oyunundan korkmuyorum ve elindekini görüp artırıyorum ruhumu da koyup üzerine.her kaybedişin aslında biraz da kazanç olduğunu sabrettikçe anlıyorum...acı çektirir sabır. kalbini sıkıştırır, nefesini keser. yaşadıkça, bekledikçe sabredersin aslında. ilerisini düşünüp hayaller kurup yaşarsın. kendini avutur, belki de kandırırsın. sonunda da delirtir sabretmek seni. asla yapmayacağın şeyleri yapmaya başlarsın. buzdolabını temizler, kıyafetlerini ayırırsın tek tek. binlerce kez dinlediğin müzikleri dinler, filmleri izlersin. ve sonunda pes eder, sabredemezsin.
hatalar yapmaya başlarsın. bazılarını dikkatsizlikten, bazılarını ise bilerek. hayatındaki o bekleyişe renk katmak için, sırf sabrediyor olmamak için. kendini sokaklara vurursun, "güçlüyüm" yalanları söylemeye başlayıp "sabret" diyenlere burun kıvırırsın. ama ne kadar kendini kandırmaya çalışsan da söylediğin bayat yalanlar, beklentilerini karşılamaz, beklediğin gelmez.
geri dönersin, deli ve güçsüz bir şekilde. sırf sabredemediğinden yaptığın hataların telafisi yoktur ne yazık ki. bekleme sona erse de, bunlar sorun olur. bu sefer kabullenmek istemezsin yaptıklarını. saçma bahaneler uydurursun, ağlarsın, içersin, kusarsın, susarsın, sızarsın.
sabretmek beklemektir, beklemekse yaşamak. sabredememek ise sadece intihar etmektir. bile bile ölüme gitmektir.