Bir Sen Geçiyor Hayatımdan
Rüyalar her zaman geceyle başlamıyor.
İnsan en mutlu olduğu anda “hayal mi gerçek mi” sorusunu soruyor ya hani. İşte o anı sımsıkı benimsemektir bu.
Herkes “evet bunları yaşadın” desin yer gök zaman ve ne varsa bütün mevcudat ile şahit olsun değildi istenilen sadece ilk gideceğin kapı bütün varlığınla yüklendiğin şükrünü yüce kudrete sunmak ve seni bildiği halde ona seni anlatmaktı.
Sen dediğim zaman bir hüzün ayının sonunda beklenen bir bayramda başladı masal... Günün yeni doğan çocuğu olan seher kadar masum ve yalnızdın.
Sevgi idin sevdim sevdik sevindik.. Bir gülüşle bir hazine... bir bakışla bir hayat
Bir cemal ile bir alem veriliyor ruhum senle kuşatılıyordu. gayrı olur ben diye bildiğim.. Ben diyebildiğim bir sen hasıl oldu...
Zaman seninle yarışıyordu ve saatin tik takları bile senle uğraşır oldu...
Sonra Aşk dediler muhtereme; belki ellerin her dokunuşunda o taşın kirlenişi gibi görüntüde nurdan başka bir renk gibi gözüküyor olsa da kirlenmiyordu. Özü nurdu. iç hali daim ve kaim olan bir şerbetti ki bir kaynak olup taşıyordu. Ruhlar zamanın ve mekanın en geniş dönemini yükseliş devrini yaşıyordu. Bir hayalin peşinde... irade dediğin laf iken... aslında bir gerçeğin peşinde bir hayal olan hayatı hiç e saydığım bir ben çıkarıyordu karşıma....
Sen demek bir kaleyi beklemek korkusuydu artık. Sen demek belki yalnız kalmaktı kendi isteğimle sen demek gerçeğe yaklaşmaktı. Ve her varış bir başka başlangıçtı.
Her aşk sen demekti.
Her sen bir yol demekti.
Ve hayat beklemekti.
Her dua gel demekti...
Ve hayat beklemekti...
alıntı.
Rüyalar her zaman geceyle başlamıyor.
İnsan en mutlu olduğu anda “hayal mi gerçek mi” sorusunu soruyor ya hani. İşte o anı sımsıkı benimsemektir bu.
Herkes “evet bunları yaşadın” desin yer gök zaman ve ne varsa bütün mevcudat ile şahit olsun değildi istenilen sadece ilk gideceğin kapı bütün varlığınla yüklendiğin şükrünü yüce kudrete sunmak ve seni bildiği halde ona seni anlatmaktı.
Sen dediğim zaman bir hüzün ayının sonunda beklenen bir bayramda başladı masal... Günün yeni doğan çocuğu olan seher kadar masum ve yalnızdın.
Sevgi idin sevdim sevdik sevindik.. Bir gülüşle bir hazine... bir bakışla bir hayat
Bir cemal ile bir alem veriliyor ruhum senle kuşatılıyordu. gayrı olur ben diye bildiğim.. Ben diyebildiğim bir sen hasıl oldu...
Zaman seninle yarışıyordu ve saatin tik takları bile senle uğraşır oldu...
Sonra Aşk dediler muhtereme; belki ellerin her dokunuşunda o taşın kirlenişi gibi görüntüde nurdan başka bir renk gibi gözüküyor olsa da kirlenmiyordu. Özü nurdu. iç hali daim ve kaim olan bir şerbetti ki bir kaynak olup taşıyordu. Ruhlar zamanın ve mekanın en geniş dönemini yükseliş devrini yaşıyordu. Bir hayalin peşinde... irade dediğin laf iken... aslında bir gerçeğin peşinde bir hayal olan hayatı hiç e saydığım bir ben çıkarıyordu karşıma....
Sen demek bir kaleyi beklemek korkusuydu artık. Sen demek belki yalnız kalmaktı kendi isteğimle sen demek gerçeğe yaklaşmaktı. Ve her varış bir başka başlangıçtı.
Her aşk sen demekti.
Her sen bir yol demekti.
Ve hayat beklemekti.
Her dua gel demekti...
Ve hayat beklemekti...
alıntı.