Ne ilk, nede son gidişindi bu.
Aslında, alışmıştım bile gitmelerine. Öyle kırılgan, öyle cocuksuyduki yüreğin. Her seferinde o kırılgan yüreğini avuçlarına alıp, uzak diyarlara çırpıyordun kanatlarını. Bana inat güzelliğinle, süzülüyordun gökyüzünde. Ve ne zaman yorulsan, sıkılsan, o masmavi gökyüzünde kalmaktan, tüm ürkekliğinle süzülüyordun yine yaşantıma...
Birgün yine gittin...
Savurdun yine kanatlarını bensiz uzaklara.Yine masmavi bir gökyüzü kucakladı seni. Ama bu kez daha bir hızlı çırptın kanatlarını, daha bir kararlı, daha bir istekli... Anlamadım önceleri. Yine süzüleceğini sandım yaşantıma...Yine doyasıya saracağımı sandım seni...
Yanılmışım meğer...
Bu gidişin dönüşü yokmuş aslında...
Şimdi sensiz zamanlar senden geriye kalan...
Sensiz, sessiz SEDA'sız kalakaldım buralarda. Gidişinin ardından niyeleri, keşkeleri sıralayıp duruyorum yine. Sebepleri nedenlere bölüyorum, çarpıyorum, topluyorum, çıkarıyorum. Yinede dönmüyorsun sen...
Aslına bakarsan döneceğinde yok zaten...
Dönmenimi, yoksa o inadına süzüldüğün gökyüzünde mutlu olmanımı istiyorum inan bana artık bilmiyorum... Kimi zaman yüreğimden taşıp, süzülüyorsun yine gözlerimden dudaklarıma. Kimi zamansa, belki böylesi ikimiz içinde daha iyi diyorum kendi kendime.
Çünkü ben hala...
Seni kırmaktan, seni üzmekten deliler gibi korkuyorum.
Çünkü ben seni hala...
Deliler gibi SEVİYORUM...
Yaşamın en büyük armağanı sensin derken...
Gidişinle bana bıraktığın armağanların bunlar senin. Yeni oyuncaklarım özlemin ve gözyaşı. Yokluğunda onlarla avunuyorum işte... Seninleyken bile özlerdim ya seni, şimdiyse resimlerini saklıyorum... Ve her doğum gününde inadına ağlyorum...
İşte Melek Yüzlüm...
Sana duyuramadığım ve söyleyemediğim son sözlerim bunlar sana...
Şimdilerde,
Yeni bir düş, yeni bir dünya, yeni bir sevda var belki o güzel gözlerinde. Yinede bugün ve bundan sonra bensiz geçecek tüm yılların adına. Daima gülsün o güzel gözlerin.Ve inadına sarıl hayata...
Nice Mutlu Yıllara Melek Yüzlüm...
Nice Mutlu Yıllara
Aslında, alışmıştım bile gitmelerine. Öyle kırılgan, öyle cocuksuyduki yüreğin. Her seferinde o kırılgan yüreğini avuçlarına alıp, uzak diyarlara çırpıyordun kanatlarını. Bana inat güzelliğinle, süzülüyordun gökyüzünde. Ve ne zaman yorulsan, sıkılsan, o masmavi gökyüzünde kalmaktan, tüm ürkekliğinle süzülüyordun yine yaşantıma...
Birgün yine gittin...
Savurdun yine kanatlarını bensiz uzaklara.Yine masmavi bir gökyüzü kucakladı seni. Ama bu kez daha bir hızlı çırptın kanatlarını, daha bir kararlı, daha bir istekli... Anlamadım önceleri. Yine süzüleceğini sandım yaşantıma...Yine doyasıya saracağımı sandım seni...
Yanılmışım meğer...
Bu gidişin dönüşü yokmuş aslında...
Şimdi sensiz zamanlar senden geriye kalan...
Sensiz, sessiz SEDA'sız kalakaldım buralarda. Gidişinin ardından niyeleri, keşkeleri sıralayıp duruyorum yine. Sebepleri nedenlere bölüyorum, çarpıyorum, topluyorum, çıkarıyorum. Yinede dönmüyorsun sen...
Aslına bakarsan döneceğinde yok zaten...
Dönmenimi, yoksa o inadına süzüldüğün gökyüzünde mutlu olmanımı istiyorum inan bana artık bilmiyorum... Kimi zaman yüreğimden taşıp, süzülüyorsun yine gözlerimden dudaklarıma. Kimi zamansa, belki böylesi ikimiz içinde daha iyi diyorum kendi kendime.
Çünkü ben hala...
Seni kırmaktan, seni üzmekten deliler gibi korkuyorum.
Çünkü ben seni hala...
Deliler gibi SEVİYORUM...
Yaşamın en büyük armağanı sensin derken...
Gidişinle bana bıraktığın armağanların bunlar senin. Yeni oyuncaklarım özlemin ve gözyaşı. Yokluğunda onlarla avunuyorum işte... Seninleyken bile özlerdim ya seni, şimdiyse resimlerini saklıyorum... Ve her doğum gününde inadına ağlyorum...
İşte Melek Yüzlüm...
Sana duyuramadığım ve söyleyemediğim son sözlerim bunlar sana...
Şimdilerde,
Yeni bir düş, yeni bir dünya, yeni bir sevda var belki o güzel gözlerinde. Yinede bugün ve bundan sonra bensiz geçecek tüm yılların adına. Daima gülsün o güzel gözlerin.Ve inadına sarıl hayata...
Nice Mutlu Yıllara Melek Yüzlüm...
Nice Mutlu Yıllara