06-11-2007, Saat: 12:52 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
951
-
Konuları:
191
-
Kayıt Tarihi:
Apr 2007
-
Rep Puanı:
[COLOR="Black"]
Çığlık düşmeye yüz tuttu
Gecenin baş ucunda
Bir yarım haykırıştı ağzımı dolduran
Peşimde gölge
Peşimde mavzer namlusu
Köşe başlarının kuytusunda
Can verdi umut
Can düştü göğsümden
Ak alınlar kuşandım
Kızıl kanlar sızarken
Ahh yâr
Ahh hasretim
Sustum çığlıklarımı geceye asıp
Sustum avaz avaz / yokluğuna..
Oysa bahara uzatmıştım ellerimi
Ellerindi ellerimin baharı
Ellerin ellerimdi
Fırtınalara mahkum gençliği ömrümün
Ellerim yara bere
Ellerim pusatlı
Zaman sarhoş bir tebessümken
Şom ağızlar kenarında
Adımlarım kan-revan
Peşimde cellat
Peşimde ölüm kuytusu
Ahh yâr
Ahh güneşim
Koştum adını dilime dolayıp
Koştum düşe kalka / varlığına..
ALINTIDIR[/COLOR]
06-11-2007, Saat: 12:54 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
951
-
Konuları:
191
-
Kayıt Tarihi:
Apr 2007
-
Rep Puanı:
[SIZE=3][b][SIZE=3]Hissettinmi yalnizligi..?
[/SIZE]
Senin kalbine hiç diken battı mı?
Çıkarmaya çalıştıkca bu dikeni
Dal budak sarmış yapışmıdır can evine?
Dikeni sökeyim derken
Kalbin sökülmüşmüdür ilmek,ilmek?
Sen yanan kavrulan kalbini avuçlayıp
Hayal bulvarlarında yalnızlığı adımladın mı?
Kaldırım taşlarını mezar taşlarına
Benzete benzete bir ölü gibi
Hissettinmi yalnızlığı?
Ve yatağına mezarına uzandığın gibi uzandığın oldu mu?
[/b][/SIZE]
06-11-2007, Saat: 01:37 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
7,481
-
Konuları:
455
-
Kayıt Tarihi:
Sep 2006
-
Rep Puanı:
Teşekürler aman be...
Güzel yüreğin hiç susmaması dileğimle arkadaşım
.................................
Sen susunca
Dönmeye korkuyordu dünya
Tüm renkler bir anda donuyordu
Ve en çok da gece zifirisine benziyordu
şu çok sık tanık olduğum
Kana bulanıyordu elim yüzüm
Sonra avuçlarına akıveriyordu
gözlerimdeki kan dolu çanak
Yaşam, sokakta bulduğum kediyi andırıyordu
öyle zavallı
Hiç yakışmıyordu bu dilsiz duruşun
yaşanılası zamanlara
Aç, sefil, kimsesiz bırakıyordun sonunda
Ve korkutuyordu gözlerim herkesi
Hak değil bu
bir işkence yalnızca
Susma...
Konuşunca sen
Tüm melodileri alt ediyordu kulaklarımdaki ses
Adı konmamış çiçekler açıveriyordu birden
sarıyordu yeri göğü
Ve elim yüzüm görünmüyordu
uçuşan saçlarımdan
Her bir buklesine diziliyordu sıra sıra
bir çiçek
bir yıldız
bir yağmur damlası
ve bir nazar boncuğu
Ellerin uzanıyordu usulca yüzüme
diriliyordum ben
Yorgun düşüyordu rüzgar
sesinin buğusundan
Hani o içimde saklı kalan bir yer vardı ya
senin henüz öğrendiğin
İşte ona dokunuyordun yine
ürpertiyordun derinlerimi
Hak edilen bu
bir armağan değil yalnızca
Susma...
Sen susarsan
Kimsesiz kalır bu dünya
Kelebeğin uçurur kanatlarından tüm tozlarını
Meleğinin sırtından bir el iter
bulur kendini eski(miş) yaşamında
Doğduğu günü lanetler bebeğin
Hiçbir öpücük yetmez prensesini uyandırmaya
Ve sevdiğim dedirten yüreğin
ızdıraba sarar seni sonunda
Konuşursan şayet
Herkese kafi gelir benim dünyam
Omzuma bir martı konar
günüm geceye inat yaşar
Avuçlarımda saklı kalan denizin yeşili
küflenmiş zamanlardan çalar
Ve kamaşır gözleri tüm insanlığın
içimde barın(a)mayan ışığımdan
Susma sen
Sakın susma hiç!
yaşat beni...
alıntı
|