Seni delice arzuladığımın farkında olmana rağmen sırtını dönüp gitmen çok yakmıştı canımı..
İçim hala acımakta..
Şimdi sensizliğin buz gibi kışında üşüyorum..
Sigaramı dumanında beliren gözlerini içime çekip tarifsis bir haz yaşarken, sensizlik yine çıkageliyor..
Ve ben yine kanıyorum..
Oysa bir kurşunum olsa, alnının ortasından vururdum sensizliği ve sessizliği..
Siyah gecelerin zifiri karanlığını yırtıp atardım gücüm olsa..
Ama ne sensizlikle, ne de karanlıkla baş edemiyorum.. …
Ve yığılıp kalıyorum..
Sensizlik öyle zor, öyle dayanılmaz ki; en küçük engeller bile koca bir orduya dönüşüyor karşımda..
Belki bu yüzden kavuşamıyorum sana!
Adına aşk denilen tüm bu saçmalıkları, kaderin cilvesi diye geçiştiriyorum..
Tüm bu yaşadıklarıma inat yine seviyorum, geceler boyu yine adını yazıyorum buğulu camlara..
Nefes gibi içime çekince yokluğunu, hoyratlaşıyor sana olan duygularım..
Sensizlik hırçınlaştırıyor kabaran denizlerimi..
Kimlesin, nerdesin bilmiyorum..
Ama yerin hiç dolmadı..
Dolmayacak da!
Ki; yerine kimsecikleri koymayı aklımın ucundan dahi geçirmedim biliyor musun?
Perişan halime rağmen hiç kınayamıyorum aşkımı..
Ve her gün biraz daha büyütüyorum içimde SEN’i..
Keşke anlayabilseydim her şeye inat seni niçin böylesine küstah bir aşkla sevdiğimi..
O zaman belki anlatabilirdim sana, seni nasıl sevdiğimi..