Gösterilmeyenler
Yazar: Eren (Eren Erdem)
Dünya yaratıldığı günden itibaren üzerinde yaşayan canlıların ekolojik sistemde birbirleri ile mücadelesine tanık olmuştur. Nitekim bu mücadele çok çeşitli yöntemler dahilinde süregelmiş ve yaratılmışların en mükemmeli olan insan topluluğunda da aynı şekilde hayat bulmuştur. İnsanlık tarihini iyi incelersek eğer ( bu günkü tarih literatürü tamamen bir uydurmadır ) savaşların, mücadelenin kimi zaman haklı, kimi zamansa onursuz olduğu net biçimde ifade edilebilir. Dinsel olarak incelersek, dünya tarihini teşkil eden muharebelerin % 90 ı dini ve jeopolitik nedenlerden ileri gelmektedir. Bunun en açık örneği de Hilafet safsatasının ardından yürüyen Osmanlılar
Tüm dünyaya bu hakikatinden uzak emevi dinsizliğini kabul ettirmek amacıyla savaş açmış ve 4 kıtaya hükmetmiştir.
Kuran kıssalarında karşılaştığımız can alıcı ölümcül bir hususa dikkat çekelim. Peygamberlerin neredeyse tamamı özel bir ırk olarak kabul edilmiş ( o dönemde ) israiloğullarına gönderilmiştir.
BAKARA SÛRESİ
(122) Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün tuttuğumu hatırlayın.
Hz. İbrahim'in, Hz. Musa'nın ve Hz İsa'nın bu toplum için yaptıklarını eğer iyi incelersek, günümüz tabiri ile Yahudi toplumu o peygamberlerin yüzlerine bakarak apaçık şirk koşmuş, Allah'ı inkar etmişlerdir. Nitekim Bunun bedelini de İlahi kudretin azabı mahiyetinde cezalandırılarak ödemişlerdir..
Allah nazarında şirk affedilmez bir durumdur. Bu durum kişilerin ve toplumların helakına sebep olduğu gibi, onların zülmani ( şeytani ) bir hal almalarında da etkili bir haldir. Toplumlar hakikate yaklaştıkça İlahi rahmete yaklaşır. Şüphesiz ki Allah kendisine ortak koşmayanların yardımcısıdır. Kendisinden başka ilahlar edinmemişlerin bağışlayıcısı ve affedicisidir. Bu bağlamda şirk ve nifak tohumlarının ekildiği ümmetlerin sonu bir hezeyan ve kaos psikolojisinin neticesi olur. Unutmamak gerekir ki bu şirkperest yapı o toplumu Allah'tan uzaklaştırdığı gibi Allah'a iman edenlerden de uzaklaştırır.
Dikkat edelim. Allah'a iman edenlerden nasıl uzaklaştıkları ortada. İsa(a.s) vahye dayalı buyruğunu o topluluğa tebliğ ettiğinde ne tür güçlükler yaşadı. O toplum onu çarmığa dahi götürdü ( ki yehuda adlı ihbarcının azabına vesile olmuşlardır ) ki tatmin olmayarak çeşitli işkenceler ile İsa peygamberin buyruklarına muhatap olmuşları azaba tabii tuttular. İşte insanlık tarihine etki eden en önemli psikolojik faktör budur. Bunun bilinen adı da ''kibir'' dir. Musa peygamber Tur da iken, buzağıyı rab edinenler, İsa peygamberi çarmığa layık görerek, çirkin ve onursuz yüzlerini açığa vurmuşlardır. Nitekim Tevrat ve İncilin günümüzdeki haline gelişinde de ortak sebep bu kavmin zorbalıkları ve bozgunculuklarındandır.
Yazar: Eren (Eren Erdem)
Dünya yaratıldığı günden itibaren üzerinde yaşayan canlıların ekolojik sistemde birbirleri ile mücadelesine tanık olmuştur. Nitekim bu mücadele çok çeşitli yöntemler dahilinde süregelmiş ve yaratılmışların en mükemmeli olan insan topluluğunda da aynı şekilde hayat bulmuştur. İnsanlık tarihini iyi incelersek eğer ( bu günkü tarih literatürü tamamen bir uydurmadır ) savaşların, mücadelenin kimi zaman haklı, kimi zamansa onursuz olduğu net biçimde ifade edilebilir. Dinsel olarak incelersek, dünya tarihini teşkil eden muharebelerin % 90 ı dini ve jeopolitik nedenlerden ileri gelmektedir. Bunun en açık örneği de Hilafet safsatasının ardından yürüyen Osmanlılar
Tüm dünyaya bu hakikatinden uzak emevi dinsizliğini kabul ettirmek amacıyla savaş açmış ve 4 kıtaya hükmetmiştir.
Kuran kıssalarında karşılaştığımız can alıcı ölümcül bir hususa dikkat çekelim. Peygamberlerin neredeyse tamamı özel bir ırk olarak kabul edilmiş ( o dönemde ) israiloğullarına gönderilmiştir.
BAKARA SÛRESİ
(122) Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün tuttuğumu hatırlayın.
Hz. İbrahim'in, Hz. Musa'nın ve Hz İsa'nın bu toplum için yaptıklarını eğer iyi incelersek, günümüz tabiri ile Yahudi toplumu o peygamberlerin yüzlerine bakarak apaçık şirk koşmuş, Allah'ı inkar etmişlerdir. Nitekim Bunun bedelini de İlahi kudretin azabı mahiyetinde cezalandırılarak ödemişlerdir..
Allah nazarında şirk affedilmez bir durumdur. Bu durum kişilerin ve toplumların helakına sebep olduğu gibi, onların zülmani ( şeytani ) bir hal almalarında da etkili bir haldir. Toplumlar hakikate yaklaştıkça İlahi rahmete yaklaşır. Şüphesiz ki Allah kendisine ortak koşmayanların yardımcısıdır. Kendisinden başka ilahlar edinmemişlerin bağışlayıcısı ve affedicisidir. Bu bağlamda şirk ve nifak tohumlarının ekildiği ümmetlerin sonu bir hezeyan ve kaos psikolojisinin neticesi olur. Unutmamak gerekir ki bu şirkperest yapı o toplumu Allah'tan uzaklaştırdığı gibi Allah'a iman edenlerden de uzaklaştırır.
Dikkat edelim. Allah'a iman edenlerden nasıl uzaklaştıkları ortada. İsa(a.s) vahye dayalı buyruğunu o topluluğa tebliğ ettiğinde ne tür güçlükler yaşadı. O toplum onu çarmığa dahi götürdü ( ki yehuda adlı ihbarcının azabına vesile olmuşlardır ) ki tatmin olmayarak çeşitli işkenceler ile İsa peygamberin buyruklarına muhatap olmuşları azaba tabii tuttular. İşte insanlık tarihine etki eden en önemli psikolojik faktör budur. Bunun bilinen adı da ''kibir'' dir. Musa peygamber Tur da iken, buzağıyı rab edinenler, İsa peygamberi çarmığa layık görerek, çirkin ve onursuz yüzlerini açığa vurmuşlardır. Nitekim Tevrat ve İncilin günümüzdeki haline gelişinde de ortak sebep bu kavmin zorbalıkları ve bozgunculuklarındandır.