Bir kelime seç!”
Nasıl bir kelime olsun? Bir sıfat olsun. Tam üç şeyi unuttursun sana. Zamanı durduramazsın, ama umursamadan yaşayabilirsin bence. Mekânı terk edemezsin, değiştirebilirsin, gönlünce... ...Ve insanı unutur, unuttukça daha çok sevebilirsin.
"Bir kelime seç!"
Seni titretmiyor olmasın sakın. Ağlatmıyor, mutlu etmiyor olmasın. Kimse söyleyememiş olsun onu, ama söylemek zor olmasın.
"Nasıl bir kelime?"
Senin gibi, benim gibi değil. Herkese, her şeye yakın değil. Herkesin, her şeyin tâ.. kendisi olsun. İçinde olsun, içimiz olsun. Hiç tutmamış, tutulmamış; hiç sevmemiş,
sevilmemiş; hiç nefret etmemiş bir kelime ..
"Az mı söylenmiş dedin?"
Söylenememiş... Söylene söylene eskitilmiş olsun da; eskimemiş bir kelime. Duyula duyula bıkılmış da; hep istenen... Yaşana yaşana tadılmış da; aranan bir kelime.
"Ne olsun?"
"Söylesem mi?"
"Söylesen! Ah bir söylesen!"
"Sevgili olsun."
"Sevgili!?"
"Evet, sevgili."
***
"Bir fiil seç sonra."
Henüz işlenmemiş bir fiil. Henüz ne olduğu anlaşılmamış, yaşanıp tadılmamış bir fiil Onu, öyle bir yerde, öyle bir zamanda, öyle biri için seç ki; ona da, ötekilere de
yeni bir yücelik göstermiş ol.
"Kendi yüce olmasın mı?"
"Olsun, kendi de yüce olsun."
Bilirsin, Tanrı kadar olunamaz. Ona uzaklığını biraz azaltabilirsin. Yaklaşamazsın.
"Bir fiil seç şimdi."
"Gerçekten ben seçeyim bu sefer."
"Sen seç."
"Sevmek olsun."
"Sevmek olsun."
***
"...Ve artık..."
"Ne seçeyim?"
"İsim..."
İyice bir düşün önce. Yaratılmış ne varsa; ve eğer varsa, yaratılmamış ne varsa; unut hepsini. Kendini de bir kenara bırak bir yol. Erkek, kadın demeden; çoluk, çocuk demeden düşün. İsme benzemez, kimseye söylenmez, delice, çılgınca bir isim seç.
"Birlikte seçelim mi?"
"Seçelim istersek .."
"Seçtik bile bence. Baştan beri seçtik."
"Ne?"
"Sevgi!"
***
...Ve şimdi konuşmayalım seninle. Birlikte bir ismi seçtik ya; artık birlikte düşünelim bence.
...Ve şimdi bir cümle kuralım seçtiklerimizden. "Sevgi sevgili sevmek."
Fiili çekmeden, isme bir hâl yakıştırmadan olsun cümlemiz. Cümlemiz güzel olsun. İsteyen istediği gibi, istediği kadar görsün cümleyi.
"Sevgi sevgili sevmek."
Alalım, götürelim, bir insana verelim. Ama hep başka bir insana... Bir zaman, bir insan sevinecekse; bir zaman bir başka insan üzülecektir buna. Hep ismin kime
koyulduğunu, fiilin kimle işlendiğini düşünecektir bir insan. Üzülecektir. Bir başkası, her şeyi kendine yorup sevinecektir. Alalım, götürelim bir çiçeğe verelim, kuşa, ağaca, buluta verelim. Ne üzülen, ne sevinen olacaktır buna, bizden başka.
Alalım, götürüp saklayalım... desem. Çok kötü! Kötü ki, bize de ifâdesizdir bu!
İyisi mi;
Biz bulduk, biz seçtik bu cümleyi. Biz gel, bana söyle; biz onu alayım; götüresin, bir şiire koyalım.
Anlıyor musun; aşk bu işte!
Nasıl bir kelime olsun? Bir sıfat olsun. Tam üç şeyi unuttursun sana. Zamanı durduramazsın, ama umursamadan yaşayabilirsin bence. Mekânı terk edemezsin, değiştirebilirsin, gönlünce... ...Ve insanı unutur, unuttukça daha çok sevebilirsin.
"Bir kelime seç!"
Seni titretmiyor olmasın sakın. Ağlatmıyor, mutlu etmiyor olmasın. Kimse söyleyememiş olsun onu, ama söylemek zor olmasın.
"Nasıl bir kelime?"
Senin gibi, benim gibi değil. Herkese, her şeye yakın değil. Herkesin, her şeyin tâ.. kendisi olsun. İçinde olsun, içimiz olsun. Hiç tutmamış, tutulmamış; hiç sevmemiş,
sevilmemiş; hiç nefret etmemiş bir kelime ..
"Az mı söylenmiş dedin?"
Söylenememiş... Söylene söylene eskitilmiş olsun da; eskimemiş bir kelime. Duyula duyula bıkılmış da; hep istenen... Yaşana yaşana tadılmış da; aranan bir kelime.
"Ne olsun?"
"Söylesem mi?"
"Söylesen! Ah bir söylesen!"
"Sevgili olsun."
"Sevgili!?"
"Evet, sevgili."
***
"Bir fiil seç sonra."
Henüz işlenmemiş bir fiil. Henüz ne olduğu anlaşılmamış, yaşanıp tadılmamış bir fiil Onu, öyle bir yerde, öyle bir zamanda, öyle biri için seç ki; ona da, ötekilere de
yeni bir yücelik göstermiş ol.
"Kendi yüce olmasın mı?"
"Olsun, kendi de yüce olsun."
Bilirsin, Tanrı kadar olunamaz. Ona uzaklığını biraz azaltabilirsin. Yaklaşamazsın.
"Bir fiil seç şimdi."
"Gerçekten ben seçeyim bu sefer."
"Sen seç."
"Sevmek olsun."
"Sevmek olsun."
***
"...Ve artık..."
"Ne seçeyim?"
"İsim..."
İyice bir düşün önce. Yaratılmış ne varsa; ve eğer varsa, yaratılmamış ne varsa; unut hepsini. Kendini de bir kenara bırak bir yol. Erkek, kadın demeden; çoluk, çocuk demeden düşün. İsme benzemez, kimseye söylenmez, delice, çılgınca bir isim seç.
"Birlikte seçelim mi?"
"Seçelim istersek .."
"Seçtik bile bence. Baştan beri seçtik."
"Ne?"
"Sevgi!"
***
...Ve şimdi konuşmayalım seninle. Birlikte bir ismi seçtik ya; artık birlikte düşünelim bence.
...Ve şimdi bir cümle kuralım seçtiklerimizden. "Sevgi sevgili sevmek."
Fiili çekmeden, isme bir hâl yakıştırmadan olsun cümlemiz. Cümlemiz güzel olsun. İsteyen istediği gibi, istediği kadar görsün cümleyi.
"Sevgi sevgili sevmek."
Alalım, götürelim, bir insana verelim. Ama hep başka bir insana... Bir zaman, bir insan sevinecekse; bir zaman bir başka insan üzülecektir buna. Hep ismin kime
koyulduğunu, fiilin kimle işlendiğini düşünecektir bir insan. Üzülecektir. Bir başkası, her şeyi kendine yorup sevinecektir. Alalım, götürelim bir çiçeğe verelim, kuşa, ağaca, buluta verelim. Ne üzülen, ne sevinen olacaktır buna, bizden başka.
Alalım, götürüp saklayalım... desem. Çok kötü! Kötü ki, bize de ifâdesizdir bu!
İyisi mi;
Biz bulduk, biz seçtik bu cümleyi. Biz gel, bana söyle; biz onu alayım; götüresin, bir şiire koyalım.
Anlıyor musun; aşk bu işte!