Ve AŞK geliyor........
Sabah güneşi siz oluyorsunuz, o dünyanız. gökkuşağına salıncak kurup sallanıyor, başınız güneşe dokunuyor, ayaklarınız aya, dünyanın uydusu değişiyor birden, doğuya doğru dönmeye başlıyor aşka münhasır.
Saatler ya aşk, yada aşk ta kalmış, her şey anlamını yitirmiş bütün tezler çürümüş her yanlış aşkta gerçeklenmiş.
Saatler ya aşk, yada aşk ta kalmış, her şey anlamını yitirmiş bütün tezler çürümüş her yanlış aşkta gerçeklenmiş.
Ve AŞK ilerliyor......
Hızını ölçemediğiniz ölçüm birimiyle...
Aynı hızda zaman da.
Yerçekimine mahkum olan her nesne hava boşluğunda dolanıyor hareketlenip.
Ve yoğun ilgi akışının ani freninden kaynaklanan denge bozukluğu yaşamaya başlıyorsunuz.
Alışkanlıkları çok çabuk kazanıyorsunuz ve sonrası,
Uçan balon gibi gökyüzünden hızla atmosfere doğru uçarken, balonun birden patlamasıyla kafalama yere çakılmanın vermiş olduğu şoku uzun süre atlatamıyor.
Aynı hızda zaman da.
Yerçekimine mahkum olan her nesne hava boşluğunda dolanıyor hareketlenip.
Ve yoğun ilgi akışının ani freninden kaynaklanan denge bozukluğu yaşamaya başlıyorsunuz.
Alışkanlıkları çok çabuk kazanıyorsunuz ve sonrası,
Uçan balon gibi gökyüzünden hızla atmosfere doğru uçarken, balonun birden patlamasıyla kafalama yere çakılmanın vermiş olduğu şoku uzun süre atlatamıyor.
Ve AŞK duraklıyor...
Teselliler aranmaya başlıyor herkese göre değişen...
Şişenin dibinde, kırık nağmelerde, sokak lambasının altında perdesi açılmayan bir pencerenin karşısında... vs vs. Uzayıp giden ızdırap sancılarında...
Hiç bitmeyeceğini sandığın güzel duyguların, insan başında estirdiği yeller, şiddetli soğuk algınlığı gibi her yanını kırıyor, hiçbir ilaç zaman kadar etkisini gösteremiyor etkili alışkanlıklardan.
Aşk çılgınlığını yitirmiş, ağaçların dallarını kırdığı, önüne gelen her şeyi savurduğu fırtınalı bir geceden sonra, gökyüzünden boşalırcasına akan yaşların toprakla kucaklaşmasından sakinlik beliriyor.
Kaç gecenin sabahı olmuyor, günler geceye geceler güne hasret geçiyor, sancılı bekleyişin kıvrak nöbetleri vurduğunda uykudan sıçramalarla,
Ve periyodik nöbetler hafiflerken,yüreğindeki aşka inançta yerini inançsızlığa bırakıp her şey gibi ufalanıyor.
Hiç bitmeyeceğini sandığın güzel duyguların, insan başında estirdiği yeller, şiddetli soğuk algınlığı gibi her yanını kırıyor, hiçbir ilaç zaman kadar etkisini gösteremiyor etkili alışkanlıklardan.
Aşk çılgınlığını yitirmiş, ağaçların dallarını kırdığı, önüne gelen her şeyi savurduğu fırtınalı bir geceden sonra, gökyüzünden boşalırcasına akan yaşların toprakla kucaklaşmasından sakinlik beliriyor.
Kaç gecenin sabahı olmuyor, günler geceye geceler güne hasret geçiyor, sancılı bekleyişin kıvrak nöbetleri vurduğunda uykudan sıçramalarla,
Ve periyodik nöbetler hafiflerken,yüreğindeki aşka inançta yerini inançsızlığa bırakıp her şey gibi ufalanıyor.
Ve AŞK’ı tanıyorsun...
Tarif verebilecek kadar duygu deneyimin oluyor sonsuz duyguların dibinde.
Haşin dalgaların arasında sörf yapıp, şampiyonluk kupası almış gibi geriniyorsun ve gözlerin uzağa dalarken, bir an gidiyorsun, çılgınca geçen kısa anda kalıyorsun, dönmek istemeden ayrılıyorsun anılardan...
Doyamadan önemsenmenin verdiği çocukça şımarıklığa birden büyüyorsun, acılarını alıp bir elinde uyutmayı öğreniyor daha güçlü basıyorsun yere kanayan yüreğinle.
Haşin dalgaların arasında sörf yapıp, şampiyonluk kupası almış gibi geriniyorsun ve gözlerin uzağa dalarken, bir an gidiyorsun, çılgınca geçen kısa anda kalıyorsun, dönmek istemeden ayrılıyorsun anılardan...
Doyamadan önemsenmenin verdiği çocukça şımarıklığa birden büyüyorsun, acılarını alıp bir elinde uyutmayı öğreniyor daha güçlü basıyorsun yere kanayan yüreğinle.
Ve AŞK bir hatıra olarak kalıyor...
Skor tablosuna bakarken yüreğin beş birlik yenilgiyle niçinlerini sıralayıp, hızla geçen zamana tutuyor, yakamadığı gemilerini.
Ve uzaklaşırken keşfedemediği adalardan, yaşanmamışları da bırakıyor ardında.
Bir dahaki seferi ve gemisi olmayan açık denizlerdeki yolculuktan dönerken, okyanuslar dibine batan hazine gemisinden sadece yüreği ellerinde.
Ve uzaklaşırken keşfedemediği adalardan, yaşanmamışları da bırakıyor ardında.
Bir dahaki seferi ve gemisi olmayan açık denizlerdeki yolculuktan dönerken, okyanuslar dibine batan hazine gemisinden sadece yüreği ellerinde.
Ve AŞK imkansızlarda....
Öl emri ömürdendir,
Dil sürgün ateşindendir...
Dil sürgün ateşindendir...
mavi mürekkepli gözlerin;
görsün şimdi,
Kilitlerin kömürdendir...
görsün şimdi,
Kilitlerin kömürdendir...