YASAKLI MELEGIN SESSIZ CIGLIGI
Yasaklı bir meleğim ben...Yasak yanlarım kırıyor kanatlarımı...Uçmak istiyorum sana. Kanatlarım umutlarım benim. Yolculuğum sana, Aşka. Kanıyorum. Sağaltmaya çalışıyorum yaralarımı gözlerinden içtiğim duygu şurubuyla...Olmuyor aşkım. Yasaklıyım ben. Dudaklarım uzansa da şifaya, yasaklar dikiliyor karşıma...Öpüştüğüm hayalinle kalıyorum başbaşa...Kanat çırpamam ben özgürlüğe, bir halkayla bağlanmışım kurallara...Üç oda bir salon ahlak anlayışlarıyla çevrili koca bir boşluk benim dünyam... Kırık benim kanatlarım...
Hayallerim bile çevrili tel örgülerle. Çırpınıyorum boğulduğum çaresizlik denizinde. Sanki bir kulaç atsam, atabilsem, kurtuluşum olacak. Sesine sarılıyorum, “gel” diyen sesine...
Dokunamıyorum sözcüklerine. Bir yakalayabilsem gözyaşlarını, kağıttan bir kayık yapıp ulaşacağım gözlerine... Yakamozlar dost zannediyorum hayallerime. Ay kaçıp gidiyor ışıklarını çalarak Denizimden...
Aşk sihirli bir elbise...İki kişinin bir olup içine girebileceği. Özel bir kumaş, özel bir kesim. İkimiz tam geliyoruz o elbisenin içine. Senin üzerine tam oturdu ama ben deneyemem tekrar. Öncem var benim. Geçmişim...Senden önce bir kez daha giydim o elbiseyi...Şimdi dar geliyor, sığamıyorum bir zamanlar tutkuyla girdiğim elbiseme...Ne yazık ki çıkamıyorum içinden. Biliyorum bir yerde, senin yüreğinle kapladığın o yumuşacık yerde olmalıyım. Ben o kumaşa aitim. Ama olmuyor. Yasaklıyım...
Kaçamak saatlerim var ancak sana adayabildiğim...Akreple yelkovan “senli” saatlerde dost bana. Bazen düşünüyorum da yalnızca o bir saati yaşayabilmek için yaşıyorum onlarca saati. Beni ayakta tutan o yasaklarla çevrili zaman dilimi...Nefes alabildiğim, hissedebildiğim...Rüyaların dokunulabilir olduğu zamanlar...
Geride seni, geride beni yasaklı melek yapanı bıraktığım zamanlar adımlarım şaşırıyor. Çarpıyorum beceriksizce sağa sola. Yalpalaya yalpalaya...İleri atılan adımlarım aslında geriye gidiyor. Ve bunu benden başka kimse bilmiyor...Sen bile. Paramparça olup tastamam görünebilmeyi başarıyorum.Bölünüp binlerce acıya, bütünmüş gibi dimdik ayakta durabiliyorum...
Sessizliğim en deli haykırışım. Kendimle konuşup ucu sivri dikenlerimi kendime batırıyorum. Bendeki sensizliği anlatmak, sendeki bensizliği anlamak kadar güç...
Sen benim eksiğim, eksik yanımsın...Yarım kalmışlığımsın. Bazen kocaman bir gülümseme izin ister yayılmak için yüzümde, veririm o izni ve beklerim. Eksik kalır gülümseyişim. Onu tamam kılacak ruh eşim yoktur. Kaçamak saatlerde beklemektedir beni...Gözlerimin inci taneleri izin istemez, onlar bir parçasıdır yüzümün. Ne çare onlar da hep yarım...Uzanıp onları dokunuşuyla anlamlı kılacak parmaklarını bekler tamamlanmak için...Kaçamak saatleri bekler tıpkı gülüşlerim gibi...
Geride bırakamadığım, yarınıma katamadığımsın. Kazanamadığım, yenilgileri zafer, zaferleri yenilgi kılan savaşımsın...
Sen yasaklı erkeğim, yasaklarınla anlamlı öbür yanımsın.Sen.....
ALINTIDIR...