sadece iyi olduğunu bilmek istedim
hangi koyunda ya da coğrafyada olduğunu değil!
nefes aldığını hissetmek istedim
ben uzakta değilim
gülüşündeki gamzeyim
sen gülümse ben hissederim..
[url="http://2.bp.blogspot.com/_GbQbttcOCCQ/SJ_PuzvBHGI/AAAAAAAAAAo/kg42T1gr5I4/s1600-h/ciytanesi.jpg"]
[/url]
Bu git-geller içinde sana dokunmak için çareler arıyorum. Sana dokunmak ruhunu kavramaktan geçiyor. Senin ruhunu kavrayabilmek için, ruhundan kopan çığlıkları hissetmem gerek. Bunun için bende ruhumu nadasa bıraktım! Nirvana hayallerim yok benim. Ruhumu nadasa bıraktım, bir an olsun yanında olduğumu hissetmek için. Ama yapamadım! İçim çocuk benim; el tutmak ister. İçim çocuk benim; korkunca sarılmak ister. İçim çocuk benim; bir şey söylenmese de dönüp bakınca orada bir sığınak olduğunu bilmek ister. İçim çocuk benim, gözlerinin içinde olmak ister. İçim çocuk benim, gülücüğündeki gamze olmak ister!
Sen ruhunu nadasa bırakalı kaç kış geçti bilmiyorum. Sen kendinden gideli, benden gideli çok kış geçti. Sen kendi içine döndün ama dünya dışa açıldı. Zaman durmadı. Zaman değiştirdi her şeyi. İnsanlar kendilerini tutkularına kaptırdılar. Ürperten insan dehası ruhları sardı, doğa ölüyor. Sen ruhunu nadasa bıraktığından beri yağmur yağmıyor bu kente. Tüm lanetlenmiş yaşamlar birleşip şehrimize saldırdılar. Şehir insan mayasının özüyle tanışıyor artık bugün. Kapitalizm artık kendini olgu olarak ifade edecek bedenlerini şehirlere saldı. Suç artık tekel değil şehrimizde. Artık suç fabrikadan halka dağıtılır gibi! Suçun outlet’leri var benim şehrimde. Suç önce evde! Anneler suçlu önce! Öpüp, koklamak, incitmemek varken sürekli duygusal olarak örseledikleri çocukları karşısında suçlu anneler. Anneler bilmiyor ki ne kadar zenginler. Doğada her canlı ANA olamıyor! Doğa anneyi seçiyor. Doğada her anne SAÄžLIKLI ÇOCUK DOÄžURAMIYOR! Doğa sağlıklıyı ayırt ediyor. Allah baba taş etsin çocuğunu inciten anneyi.
Şehir artık senin şehrin değil! Benim şehrim de değil.. Bugün bir kız dinledim uzaktan. Senin yaşadığın kenti anlattı. İçimden bir şey kopup gitti. Ben sana geliş biletimi kaybetmişken o senin soluduğun şehrin kalbinden haberlerle geldi. Senin kalbinin attığı şehirde kalmış. Yürüdüğün sokaklarda yürümüş. Senin hissettiğin soğuğu hissetmiş! Benim sana gönderdiğim sokak güvercinine simit vermiş bile olabilir. Nefes alamıyorum. İçim acıyor. Günlerdir sesini duyamıyorum! Bu yalnızlıkla öylece kalmanın nasıl bir şey olduğunu bilir misin sen! SENİ mi geri istiyorum! Şu kızı birisi sustursun diye inlerken ruhum, Bir şehre aşık olunacaksa işte bu kent orasıdır dedi kız uzaktan. Duymak istemiyorum romantik şehir hikayeleri!
Ruhun hala nadasta olsun diye dua ettim! Allah baba duydu beni! Allah baba yağmur yağdırdı! Kar’a yağmur değdi. İlk kez dudaklarımın dudaklarınla buluşması gibi! Kar eridi! İçimin eridiği gibi kar eridi. Şehirde büyüyen zihinler bilmez, bir şehri şehir yapan içinde yaşattıklarımıdır. Sevdiklerimiz! Ailem burada benim! Kardeşimin mezarı! Dedem, anneannemde burada karşı yakada! Ama buradalar! Simitçi çocuk, mendil satan çocuk! Mahallem burada benim! Hala yaşama direnen sokağım! Ladin ağaçları, söğüt ağaçları, gelincikler burada! Hala mırıldanırım içimden "büyünce gelin olur mu gelincik" diye.. Bahçeli evimiz, içindeki dut ağacı! Çocukken oynağım en kıymetli oyuncağım toprağım, çamurum burada benim. Çocukluk hayallerim! Nevbahara direnen gençliğim! SEN! BURDASIN! En değerli mal varlığım zihnim benim! Zihnim eğer bir gün Alzheimmer’a yenilirse o zaman SEN’imi kaybederim. Zihnim olmadan yaşamak istemiyorum. SENİN olmadan! Yaşamamı biletlere bağlamadan solumak istiyorum..
Gördüğüm bu son kışı söze dökmedin. Bu kışı ne kadar yaşadın bilmiyorum. Senin yüreğin nisan, aklın eylüldü çünkü. Mevsim döndüğünde, kendinde keşfe çıkışın bitecek mi? Gelecek misin! Bu kendine yaptığın bi hicretti aslında! Onlarca döllenecek çiçek vardı zihin kıvamında sen rengini bulmaya çalışan. Yağmurdaki arı gibisin! Arılar yağmurda uçamazlarmış.. Arı olmak mucize aslında. Tüm havacılık kurallarına göre bir arının uçması hiç mümkün değilmiş. Olasılık hesaplarını alt üst eden bir durum bu.. Ama insan yasalarına göre! Görmeyen bi göze ne gösterilebilir ki? Hissedemeyen yüreğe..
Gel artık! Gel artık! Gel artık!
.. ve söyle büyünce gelin olacak mı gelincik?
büyüyünce senin gelinin olacak mı gelincik?
dua ediyorum usulca duy beni Ömer Hayyyam bizim için yazmış
bir çember olsa merkezinde sen,
kenarında ben
sen döndükçe beni
ben döndükçe seni görsem
ve öyle bir an gelse ki yarı çap sıfır olsa..