“Ölümlerden ölüm beğen benim için;
sana en fiyakalı yenilgimi sakladım”
sana en fiyakalı yenilgimi sakladım”
Gece soğuk
Hüzün karası her yan,
Sadece iki kişiyi üşüten rüzgarlar icat etmiş üçüncü kişiler
ve bir kuş, minicik elleri ile camı tıklıyor
Pencere kenarında üşüyenlerin en güzeli
“Al beni”, “al içeri” diyor.
Üzerimde bir Alihanlık hali,
Küçüğüm
Bir sincap kadar küçük…
Bu deniz köpürdü de duruldu şimdi,
Rıhtımı döven her dalga giderken ruhumu da götürüyor,
İşte bu şarkı, işte şu kulağımızda çınlayan
“Yağmur toprağa düşer…”
Ben hiç mutlu olunca şiir yazmadım ki,
Taşlar yazdı ne yazdıysa
Şimdi bu sevdalı başı kabul edecek kaç yastık var ki?
Zümrüd-ü anka kuşu giderken kafdağına
İki masal düşürmüş ardına,
Biri sana, biri bana.
Biri sana, biri bana.
Bir gözyaşı kaç yüzgörümlüğü eder?
Sen gülümsemeyince,
İnce ince kar yağar bu şehre…
Bir palmiye altında gölgelenecek kadar
Kentimden uzaktayım
Kendimden demedim farkındaysan,
Bir harf değil fark
Bir can artı iki nokta
Bir yer ayırt bana eyüp, mezarlık yokuşunda
Geleceğim.
Salacakta kalbim denize düştü
Bu kaçıncı şemsiye açmayışın yağmurda,
Kız kulesi de üşür mü? deme,
Ya sen olmayınca…
O yoldan her gün iki kez geçeceğim
Her adımda şükrümü tazeleyeceğim,
Mor bir bakıştayım muttasıl,
Sana melekleri kızdırmadan geleceğim,
Bu aralar çok “tuhaf”ım sorma
Deli deseler de adıma,
İçim kıpır kıpır umrumda mı dünya
“Tevafuk” işte hadi yine aynı anda;
“Seni Seviyorum ”