Yağmur ertesi toprak niyetine asfalt solunurdu buralarda.
Yağmura lanet okuyarak ilerlerdi koşturmaca.
Alıştığımız gibi çocuklar dillerinde iğreti küfürlerle top oynardı varoşlardı.
Balkonlardan çamaşırlar,saksılar,kadınlar sarkardı.
Ve şehir geceye soyunmaya giyinirdi adeta.
Bir yerde bir kadın kocasını aldatıyorsa şayet macerasını uğurlardı kovarcasına.
Çünkü 'aile babalarının' geceden kaçar,
Kendilerini mi geceden geceyi mi kendilerinden sakınır olduğu belirsiz bir halleri vardır buralarda,koskaca ailelerinin ekmeğinin babası İstanbul'da.
Tabi meyhane garsonları,taksiciler,çalgıcı ve Marlbora Light içen pezevenkler hariç.
Aynı anda çiçekçiler lokanta gezmeye,balık kokusu tokluğuna dil dökmeye hazırlanırdı.
Ve bir sokak sürtüğü ilk kezmiş gibi kendini tanımadığı bir adama süslemeye...
Sersilerde hazırlıksız yakalanmazlar geceye elbet.
Biri beline ruhsatsız bir ***** yerleştirirken ruhsatına ihanet edilmiş bir sevda adına,
Bir diğeri kapkaççılık,tacizcilik,'pis isçilik' oynar değil polisin,Allah'ın unuttuğu arka sokaklarda.
Birde gece karanlığa vurunca duvarlara adını,aşkını,siyasi olduğu halde gayri resmi mualeme görecek slogananını yazacaklar hazırlanır.
Ambulans gelmediği için bir adam ölür yolun alnında,
Ölmesi yetmez ölüsü kalır saatlerce şehrin ortasında.
Lise sırasına kazıdığı harfi çalar biri yeni yetme sahibinden,
Babasından arabasını çalıp şehre emreder oda bir yolu çalarak sahiplerinden.
Bir çöp konteynırından,bir bavuldan,yıkık dökük bir evden çıkan parçalar birleşmeyi bekler bir cinayetin kurbanı olarak.
Açlıktan ağzı kokan bir mahallede derme çatma bir düğün kurulur,
Oynamayan evde kalır vesselam.
Yağmurdan sonra toprak yerine asfalt solumaya alışmak kadar olağan herşey buralarda.
Ve raysızlık raydan çıkmamışlığın göstergesi.
Kuru kalabalık tarafımdan terkedilmeyi bekliyor İstanbul'da.
Yağmura lanet okuyarak ilerlerdi koşturmaca.
Alıştığımız gibi çocuklar dillerinde iğreti küfürlerle top oynardı varoşlardı.
Balkonlardan çamaşırlar,saksılar,kadınlar sarkardı.
Ve şehir geceye soyunmaya giyinirdi adeta.
Bir yerde bir kadın kocasını aldatıyorsa şayet macerasını uğurlardı kovarcasına.
Çünkü 'aile babalarının' geceden kaçar,
Kendilerini mi geceden geceyi mi kendilerinden sakınır olduğu belirsiz bir halleri vardır buralarda,koskaca ailelerinin ekmeğinin babası İstanbul'da.
Tabi meyhane garsonları,taksiciler,çalgıcı ve Marlbora Light içen pezevenkler hariç.
Aynı anda çiçekçiler lokanta gezmeye,balık kokusu tokluğuna dil dökmeye hazırlanırdı.
Ve bir sokak sürtüğü ilk kezmiş gibi kendini tanımadığı bir adama süslemeye...
Sersilerde hazırlıksız yakalanmazlar geceye elbet.
Biri beline ruhsatsız bir ***** yerleştirirken ruhsatına ihanet edilmiş bir sevda adına,
Bir diğeri kapkaççılık,tacizcilik,'pis isçilik' oynar değil polisin,Allah'ın unuttuğu arka sokaklarda.
Birde gece karanlığa vurunca duvarlara adını,aşkını,siyasi olduğu halde gayri resmi mualeme görecek slogananını yazacaklar hazırlanır.
Ambulans gelmediği için bir adam ölür yolun alnında,
Ölmesi yetmez ölüsü kalır saatlerce şehrin ortasında.
Lise sırasına kazıdığı harfi çalar biri yeni yetme sahibinden,
Babasından arabasını çalıp şehre emreder oda bir yolu çalarak sahiplerinden.
Bir çöp konteynırından,bir bavuldan,yıkık dökük bir evden çıkan parçalar birleşmeyi bekler bir cinayetin kurbanı olarak.
Açlıktan ağzı kokan bir mahallede derme çatma bir düğün kurulur,
Oynamayan evde kalır vesselam.
Yağmurdan sonra toprak yerine asfalt solumaya alışmak kadar olağan herşey buralarda.
Ve raysızlık raydan çıkmamışlığın göstergesi.
Kuru kalabalık tarafımdan terkedilmeyi bekliyor İstanbul'da.