Neye dokunsam senin tenin, her nereye baksam sen varsın…
Ne keyifle okuduğum şiirler avutuyor ne de o aşığı olduğum radyodan gelen hoş melodiler okşuyor ruhumu. Senle birlikte boşaldı her şeyin içi, senle birlikte kayboldu anlamı sanki her şeyin...
Ne kadar oldu bilmiyorum
Sen gideli kahvaltı edemiyorum
Çok uzun zamandır böylesi yalnızlığı yaşamıyorum
Giderken o bahar kokulu gülüşünü de götürdün yanında. Düşmanlığım bu yüzden belki de baharlara. Ve sevmiyorum artık çiçekleri ve genzimi yakıyor kokuları. Yağmurda sokaklarda ıslanmalarımı da aldın benim, yalın ayak yürürken ruhumu temizlediğim...
En sevdiğin koltuk boş
Yasakladım herkese
Sen gelince aynı bul diye
En sevdiğin çiçekler
Vazoda yine
Gelirsen koklarsın diye
Sokaklarımı çaldın, vicdanıma ve ruhuma dar gelen aşkımı da götürdün giderken. Dalgaların melodisine, o yosun kokusuna kaldırdığım kadehimdeki zehrin de tadını aldın benden... Sigaramı çaldın benden, ciğerlerime çekerken dumanını hırsala, beynimdeki benle savaşta kullandığım elimdeki tek silahımı aldın... Şimdilerde kadehimde mermi olduğunu söylüyorum dostlarıma, beyaz su yerine...
Ne kadar oldu bilmiyorum
Dokunur diye müzik dinlemiyorum
Hatta cezalandırdım kendimi
Arkadaşlarımı bile görmüyorum
O candan sarılmalarımı aldın benden, içimdeki yaramaz çocuğu öldürdün... Hayallerimi vurdun giderken sırtına, düşlerimi yok edip kapanmaz yaralar açtın en cesur görünen yanlarıma... Ellerim ceplerimde yürüyüşlerimi ve o çok sevdiğim yalnızlıklarımı da anlamsızlaştırdın gidişinle...
En sevdiğin koltuk boş
Yasakladım herkese
Sen gelince aynı bul diye
En sevdiğin çiçekler
Vazoda yine
Gelirsen koklarsın diye
Oysa ölüm kadar sevmiştim seni... Onun kadar gerçek ve onun kadar dost bilmiştim seni...
Ne keyifle okuduğum şiirler avutuyor ne de o aşığı olduğum radyodan gelen hoş melodiler okşuyor ruhumu. Senle birlikte boşaldı her şeyin içi, senle birlikte kayboldu anlamı sanki her şeyin...
Ne kadar oldu bilmiyorum
Sen gideli kahvaltı edemiyorum
Çok uzun zamandır böylesi yalnızlığı yaşamıyorum
Giderken o bahar kokulu gülüşünü de götürdün yanında. Düşmanlığım bu yüzden belki de baharlara. Ve sevmiyorum artık çiçekleri ve genzimi yakıyor kokuları. Yağmurda sokaklarda ıslanmalarımı da aldın benim, yalın ayak yürürken ruhumu temizlediğim...
En sevdiğin koltuk boş
Yasakladım herkese
Sen gelince aynı bul diye
En sevdiğin çiçekler
Vazoda yine
Gelirsen koklarsın diye
Sokaklarımı çaldın, vicdanıma ve ruhuma dar gelen aşkımı da götürdün giderken. Dalgaların melodisine, o yosun kokusuna kaldırdığım kadehimdeki zehrin de tadını aldın benden... Sigaramı çaldın benden, ciğerlerime çekerken dumanını hırsala, beynimdeki benle savaşta kullandığım elimdeki tek silahımı aldın... Şimdilerde kadehimde mermi olduğunu söylüyorum dostlarıma, beyaz su yerine...
Ne kadar oldu bilmiyorum
Dokunur diye müzik dinlemiyorum
Hatta cezalandırdım kendimi
Arkadaşlarımı bile görmüyorum
O candan sarılmalarımı aldın benden, içimdeki yaramaz çocuğu öldürdün... Hayallerimi vurdun giderken sırtına, düşlerimi yok edip kapanmaz yaralar açtın en cesur görünen yanlarıma... Ellerim ceplerimde yürüyüşlerimi ve o çok sevdiğim yalnızlıklarımı da anlamsızlaştırdın gidişinle...
En sevdiğin koltuk boş
Yasakladım herkese
Sen gelince aynı bul diye
En sevdiğin çiçekler
Vazoda yine
Gelirsen koklarsın diye
Oysa ölüm kadar sevmiştim seni... Onun kadar gerçek ve onun kadar dost bilmiştim seni...