Duymuyor musun sesini?
Şşşşşşt...
Sessiz ol biraz... Kulak ver...Hâlâ yok mu?
O zaman önce yerini bulmalısın.
Hayır, ben yardım edemem, sen bulmalısın; ama, tarif
edebilirim.
Önce tüm düşüncelerinden sıyrıl... Kendini sadece buna
odakla...
Kapat gözlerini.
Bu arayışta gözlerin yardımcı olamaz sana.
Elini göğsünün üzerine koy. Biraz bekle, sakince nefes al,
heyecanlanma...
Şimdi elini yavaşça sol tarafına götür.
Hayır, aşağı doğru değil, daha yukarıda...
Sol koluna doğru. Evet, iyi gidiyorsun, parmaklarının altında hisset.
Bir değişiklik var mı?
Elinin altında bir şeyin attığını hissediyor musun?
"Hayır" mı? Yanlış yerde olmalısın o zaman.
Çok mu yukarılara çıktın yoksa? Biraz aşağı indir elini.
Avucunu tam olarak aç.
İyice yasla göğsüne.
Ya şimdi? Çok hafif birşey hissettin demek.
Bu güzel, doğru yolda ilerliyoruz o zaman.
Kapalı değil mi hâlâ gözlerin? Şimdi parmakların koltuk altına
doğru ilerlesin.
Evet, avucunun altında duruyor olmalı!
Atışını hissediyor musun şimdi.?
"Neden şimdiye kadar bulamadım" diye hayıflanma,
geçmiş geçmişte kaldı.
Sen bundan sonrasına bak artık!
Buldun ya yüreğini, bundan böyle hayattaki en iyi rehberin o
olacak!
Sesini dinlersen ve kaybetmezsen onu, sana hep
doğru yolu gösterecek!
Evet, bazen yanılıyor, bazen gittiği yolda tökezliyor; ama,
olsun.
Sen yine de dinle yüreğinin sesini.
Bugüne kadar başka şeyleri dinledin de ne oldu?
Hangi emanet yürek mutlu etti seni?
Mutlu etseydi arıyor olur muydun bugün kendi yüreğini?
Hayat, yürekte başlıyor ve diğer bütün duygular yürekte can
buluyor çırılçıplak!
Yüreğinle konuşursan eğer, yüreğinle görmeyi, yüreğinle
duymayı öğrenirsen senden daha mutlusu olmayacak
dünyada !
Bir insanı sevmenin, yaşam'a koşulsuz bencillikten uzak
sevgiyle bağlanmanın hazzını yaşacaksın, kendinle
tanışacaksın!
Bundan daha "özden güzellik" ne olabilir ki?
"Yüreğine iyi bak…"
"Unutma ki yürekten veren yürekler alır..."
(alıntıdır)