İnsan bazen gitmek ister Karanlıklara doğru yürümek ve hiç dönmemek Aydınlıktan kaçarcasına Kendisiyle yüzleşmekten korktuğu içinmidir bilinmez Aydınlıkta yaşananları görmemek için belkide Karanlığa giderken gözlerini kapayarak gitmek ister hemde Olurda ufacık bir ışık görür tekrar geriye dönerim düşüncesiyle alabildiğine sıkmak ister gözlerini
İnsan bazen gitmek ister Sevdiği ve belkide onu seven insanları hiç düşünmeden kaybolmak ister Öyle bir yer olmalıdır ki gideceği yer, kimse bulamamalıdır onu Tabir-i caizse sırra kadem basmak ister
Bazen daralır insan Etraftaki entrikalar, mentrikalar şunlar bunlar Daraltır insanı işte! Plastik gülüşlerden, yalancı sevişlerden, çıkarcı dostluklardan midesi bulanır artık Saf ve temiz bir dünya çizer hayallerinde Oraya gitmek ister Ama tek başına gitmelidir oraya Onu bekleyen tek birşey olmalıdır orda
Yalnızlık!
Bazen sessizleşir insan Etrafa saçtığı gülücüklerden tek bir iz kalmaz yüzünde Çünkü bilir ki eğer gülümserse onada biri gülümseyecektir mutlaka İcten olmayan bir gülümseme görüp bir kez daha samimiyetsizlik karşısında yıkılmamak için gülümsemeyi unutmaya çalışır kendince Ya da ona öyle gelir Samimi bir gülümseme dahi olsa inanmak istemez Çünkü karşısına hep samimiyetsizlik çıkmıştır onun Suya muhtaç toprağa benzer yüreği Samimiyete muhtaçtır o yürek!
Bazen canı sıkılır insanın Raflarda dolaşır gözleri Belki birşeyler bulur okurum düşüncesiyle Sonra fotoğraf albümüne takılır gözleri bir hışımla indirir hemen albümü ve ciltleri çevirmeye başlar O kadar uzun zaman olmuştur ki albüme bakmayalı resimler yapışmıştır artık ciltlerin üzerine Albümün içinde dolaştıkça eski anıları gelir aklına Kendisini görür resimlerde En sevdiği arkadaşı ile bahçedeki ağaca tırmanırken çekildiği fotoğrafı gördüğünde belkide aylar sonra ilk defa yüzünde gülücük belirir Sonra bebekken annesinin kucağında çekilmiş bir fotoğrafına bakar Ne kadar küçüktür ne kadar miniminnacıktır ”ben bu kadarmıymışım gerçekten!?” diye düşünmekten alı koyamaz kendini Hayatın zorlu kollarına atıldıığı gündür o gün Ama o bilmez o zamanlar hayatın ona yaşatacağı zor anları
bilmez birgün büyüyüp karanlık caddelerin karanlık asfaltlarında yol almak isteyecegini
Bazen tek bir kelime bile insanın canını sıkmaya yeter Bazen tepesi atar insanın bazende yüreği yaralanır
Söylenen sözü kabullenircesine susar bazen Hiç birşey söylemez Gözleri konuşur sadece, onlarla anlatmak ister herşeyi Yüreğine cam kırıntıları serpilmiştir bir kere ve kanıyordur artık Fakat acısını belli etmemek için tutar kendini
İnsan bazen gitmek ister Hiç ardına bakmadan çekip gitmek! Bırakmak ister herşeyi bir yerde ve sonsuz yolculuğuna çıkmak ister artık Vakit gelmiştir artık onun için Geç bile kalmıştır belkide Hayatında olan ne varsa kim varsa hepsini elinin tersiyle itip yelken açmak ister artık karanlıklara doğru Yüreğindeki bütün kırıntıları, hayatındaki iyi ya da kötü bütün anıları, insanları yanına almadan defolmak ister!
Ama onlar hep onun takipcisi olacaktır Bilir bunu Bile bile gitmek ister
”Karanlık! yalnızlık! aç kollarını! ben geldim…!!” demek ister
Diyemez…
alıntı