Yıllar önce bir gamzem vardı sağ yanağımda şimdi artık olmayan.
Mutluluk hayalinin peşinden koşarken; nerede ne zaman düşürüp kaybettiğimi bilmediğim.
Çoktandır hissediyordum yokluğunu ama kendiliğinden açar diye bekliyordum. Açmadı.
Bulurum umuduyla geldiğim yollardan geri dönüp aramak istedim. Sevdiklerimi çağırdım yardıma belki benim göremediğim yerlere bakar onlar görür diyerek.
Kimse gelmedi. Tutmadı kimse elimi.
Onlarla yürürken düşürdüğüm gamzemi hiç kimse aramadı benimle.
Yine yalnız yürüdüm o yollarda. Tıpkı doğduğum günden bu yana olduğu gibi.
Tek başıma ararken kaybettiğim gamzemi onun yerine bir yürek buldum; lime lime edilip çiğnenip basılıp bir kenara atılmış.
Üzerine kazınmış isimlerden tanıdım benim yüreğimdi.
Kocamandı...
Yıllardır içinde taşıdığı sevgiler kadar büyümüştü.
Aldım elime...
Çok ağırdı.
Baktım içine nedir bunca ağırlığı yapan diye.
Can(m) kırıklıklarıyla doluydu. Hüzün acı hayal kırıklığı inançsızlık değersizlik aldatılmışlık renklerinde.
Yüreğimi tekrar kafesine yerleştirmek istedim sığmadı.
Bulduğum yere koyup arkama bakmadan koşup uzaklaşmak istedim.
Bırakamadım...
Yüreksiz yaşamayı göze alamadım.
Şimdi...
Ellerimde; kesiklerinden ince ince kan sızan can(m) kırıkları dolu bir yürekle kalakalmış durumdayım yol ortasına.
Ne o kesiklerden akan kanı durdurmak için koşan ne de içindekileri boşaltıp bana gamzemi geri verecek insanlar var.
Hayat bu olsa gerek.
Yaşadıkça sevmek sevdikçe yaralanmak yaralandıkça kanamak kanadıkça...
İnançlarını insanlara güvenini yaşama coşkunu umutlarını gülüşlerini gamzelerini kaybetmek...
Kaybettikçe...
Her şeyin kocaman bir hayal ve yalan olduğunu anlamak...
Anladıkça...
Bu dünyada yalnız yapayalnız olduğun gerçeğini kabul etmek.
Hayat bu işte...
Gamzelerini ve daha birçok şeyini birlikte yürürken kaybettiklerin ne seninle kaybettiklerini arama ne de yaralarını sarma zahmetine katlanmıyor.
Sen kendin arayıp bulacaksın kaybettiklerini ve sen kendin iyileştireceksin yaralarını. Gözlerinden akan yaşın tuzu bulaşmış dilinle yakarak yalaya yalaya...
Hayatı öğrendim...
Benim gerçek sandıklarımdan oluşan kocaman bir yalanmış.
Gerçekler ise insanın içini yakacak kadar yamanmış.
ANLADIM.