Sevgilim,
Son kez yüreğimi parmak uçlarıma bırakıp seni ve kendimi yazıyorum.
Gözlerin, Cennetimin ışığıydı.
Yüreğin, yüreğimin dile gelen satırlarıydı.
Ama sen beni duygularını sömüren olarak bil ne olur.
Sana yazdıklarımı, dilsiz şair olma yolunda
Daha yükseklere çıkmak için bastığım bir merdiven olarak gör.
Lakin ben seni sen diye sevdim.
Sevgimi adadığım kalbini bir oyuncak kadar değersiz bil.
Lakin ben seni gözlerine Cenneti sakladığım,
Yüreğine yüreğimle dokunduğum nefesim olarak bileceğim..
Seyret sevdiğim beni ; dizlerinde kırıyorum seni sana yazan kalemimi .
Hayatımın hiçbir karesinde sevgiye dair bir tek kelimem olmamişti.
Hiçbir zaman da olmayacak.
Hep dört duvar yalnızlığı olacak yüreğimin sahillerinde.
Yusuf' un düştüğü kör kuyularından
kova kova hasretini çekeceğim kanlı ellerimle..
Bak son kez yazıyorum sana ve hayata dair.
Suskunluğun soğuk kurşunlarını öpüp
sensizliğin içinde kaybolacağım birazdan.
Dilimdeki kelimeleri son kez öldürüp yüreğime
suskunluğu öreceğim.
Karanlığın içinde gözlerinin aydınlığına serilen
yıldızları bekleyeceğim ölümün soğuk gecelerinde..
Artık dudaklarıma sürdüğüm acıyla sesinin
ve
yüreğinin sessizliğinde karanlıklara kulaç atıyorum.
Taş dibeklerde dövüyorum içimdeki ezikliğin kanlı dudaklarını..
Yüreğime ektiğim umut tohumlarını ellerimle kanata kanata söküyorum.
Biliyorum hiçbir zaman gelmeyeceksin.
Ben seni bir gün bana gelmen için sevmedim.
Seni, uzakları yakınlaştıran rüzgarların avuçlarındaki
sıcak gülüşünü sevdim.
Dilinde bir kelime olmak için uğraştım durdum.
Bilmiyorum adımı bir yerlerde gördüğünde
yüreğinde neler hissediyorsun
Bilmiyorum lakin sen bende hep söylemediğim
kelimem olarak kalacaksın.
Sana hiçbir zaman söylemediğim miniğimsin
kelimesini ezip duracağım sensizliğin kanayan saatlerinde.
Oysa gecenin suskunluğunu yüreğimle bozup
bu kelimeyle uyandırmak isterdim uyuyan kirpiklerini.
Bir kelebek gibi sessizce gelip yanına saçların arasından
kulağına miniğim diye usulca fısıldamak.
Ben seni her gece bu hayalle aracağım yüreğimin sen kokan köşelerinde..
Gülüşünü güneşim, gözyaşlarını yağmurum bildiğim
yüreğini yüreğimle bir kez bile öpememek..
Ne acı, ne ızdırap..
Bir kez bile ellerinin sıcaklığında sevgi kokan nağmelerini
sana söylememek.
Bir kez bile dizlerinin yumuşaklığına sarılıp
bir kütük misali ağlayamamak.
Ne acı, ne ızdırap..
Şimdi acılarını yükleniyorum giderken.
Bu satırları okurken gitmek kelimesini söyleyen sendin diye
söylendiğini duyar gibiyim.
Gidiyorum lakin senden öteye,
yüreğinden öteye gitmiyorum.
Sadece ölümsüz sevdanda susuyorum artık.
Bastığım her adımda senin izlerin olduğunu düşünüp
seni aramak türkülerin kan kokan satırlarında.
Yokluğunu üzerime giyinip yüreğimin duvarlarına
hayalden resimlerini koyuyorum şimdi.
Gülüşün sıcaklığını seriyorum odamın
soğuk duvarlarına.
Ve sana yazdığım şiirlerini yatağımın
baş ucuna koyup
Her gece yatmadan önce
her satırında seni solumak için.
Gecenin dizlerine eğilip gözyaşlarımla
senin mutlu olman için dualara sarılmak .
Bir nefes kadar uzaktaki sana yapabileceğim tek şeyim;
Dualara sarılıp sevdiklerinle mutlu olmanı dilemek..
Senin mutlu olduğun sürece ben yaşayacağım gülüm..
Sen gülümsedikçe ben nefes alacağım..
Oysa bakıp bakıp sabahlara kadar
Ağlayabileceğim ne resmin ne de gülüşün var baş ucumda..
Lakin hiçbir zaman pes etmedim.
Yokluğun katransı gecelerinde karanlık odamın içinde
Aradığın zamanlardan kalma çağrılarının geçmiş
tarihlerinin yetinmeyi bildim.
Yolladığın mesajları tekrar tekrar okumak
Ve senin ellerinden yüreğime yollanmış kelimelerin arasında
seni solumak.
Adını yazan her kelimeyi gözyaşlarımla yıkayıp
Bir kez bile gerçek hayatta göremediğim gözlerini hayal etmek.
İşte bir yudum sevgin..
İşte ben...
Seni yıkık bir yüregin en sağlam parçalarıyla sevdim.
Geçmişin kanlı izlerini senin yüreğinle silmek için değil;
Ben senin gülen yüzünü, sıcak gülüşünü sevdim.
Duygularım hep yarımdı lakin senin yüreğinle
tamamladim içimdeki yarımlığımı.
Senin gönül güzelliğiyle örttüm çirkin suretimi..
Hiçbir zaman kavuşmayacak olsak da seni sevdim ben..
Ellerini bir kez olsun tutmayacak olsam da avuç içlerindeki
ter olmayi yeğledim hep.
Susuz dudaklarımı düşlerimde ezip bir yudum
sevgini kana kana içtim.
Dudaklarından süzülen sigara dumanın arasında
ben gökyüzünün en güzel bulutları seyrettim.
Gülüşlerinde hep sevgi Cennetinin gökyüzüne
kanatlanan kelebeklerini gördüm,
Gözyaşlarında ise kendimi ve ezikliğimi gördüm.
Yetimliğimi senin yüreğinde unuttum..
Lakin artık susuyorum.
Kelimeleri yüreğimde ezip son kez susuyorum.
Dilime senli anılarımı yüreğime gömüp
varlığının huzuruna gidiyorum..
Bu aşkın sevaplarını sana bırakıp günahlarını
sırtıma giydirip
seni sensiz yaşamaya gidiyorum.
Zamanı durdurdum gözlerinde.
Takvimleri ise senin geldiğin güne döndürüp kırıyorum kalemimi.
Ayak uçlarına dağılan parçalarını toplama ne olur.
Kırılan her parçada canımdan bir parça olacak.
Ne olur dokunma, kanamasın ellerin,
incinmesin yüreğin.
Bir umuttu gözlerin şimdi kan olup akıyorum
gözbebeklerinden toprağa..
Gidiyorum seni sensiz sevmenin de olduğu
kör uçurumlara.
Karanlığın içinde bir gözlerin ışıyla
yaşamaya gidiyorum.
Senin duygularında doyduğumu,
Başka tenlerin şehvet yüklü günahlarında
başka aşkları solduğumu düşün.
Oysa ben seni bir yudum sevginde
yaşamaya devam edeceğim.
Senden öte, yüreğinde öte hiçbir yere gitmiyorum aslında.
Lakin senli kelimeleri yazan yüreğimi kırıp
suskunluğumda
seni solumaya gidiyorum.
Şimdi dillerim lâl ve ömür boyu susuyorum……..
: ))