Aldım elime kalemi boş bir sayfa buldum sen’li yazılarımın arasında…
Yalnızlığı beklemeye koyuldum beyaz düşlerime esir olan karanlık odamda…
Geldi sensizliğin çarpıcı boşluğunda..
Nefesim daraldı yuttum içimde her ne varsa…
Dört duvar dillendi sessizliğimden !
Sustu yakarışlar…
Taştı sessizlik içimden…
Kelimeleri karanlığa bıraktım hissedilebildiğince !
Ben konuştum ‘o’ dinledi…
Ansızın sustum… Sessizliğini dinledim..
Dinledikçe
Sevdim sonu çığlık olan yalnızlığı..
Sarıldım kuytu gecelerde birtek o’na…!
Ne bir şikayet ne bir bıkkınlık..
Sevdim gecelerimde adı yalnızlık olan sessiz çağrını…
O’na rehin bıraktım ruhumun derinliklerini..
Yine yalnızlığa alabildiğine konuştuğum bir gecede
Hayallerim düştü gözlerimden birer birer..
Yüreğimi gördüm karanlığın en ücra köşesinde..
lime lime oldu gözlerimin önünde..
Tutamadım..
Yetişemedim yüreğime !
İşte o gece yalnızlığa yakardım sayfalarca..
Ben konuştum..
Yine ‘O’ dinledi..
Öyle sessizdi ki..
İsyana meyilli sorularıma cevap olamadı yalnızlığım..
O sustukça ben haykırdım çaresizce..
Olmadı..
Sensizliğe çare olamadı…
Duvarlarım yıkıldı benliğimin üzerine..
Nefesim daraldı bu kez acıyla…
Yutkundum her kelimeyi yüreğime batırırcasına !
Sebebim oldu her hecesi yüreğimi yakan kelime…
Yalnızlığı yalnızlığa anlattım gecelerimde...
Pabucu dama atılmış hayallerime ağladım karanlığın yaralayıcı boşluğunda …