08-15-2010, Saat: 05:44 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,323
-
Konuları:
4,304
-
Kayıt Tarihi:
Jan 2010
-
Rep Puanı:
Mevlana demiş ki:
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
...Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar... olduğunu
öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
08-15-2010, Saat: 05:52 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
24,960
-
Konuları:
3,597
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2006
-
Rep Puanı:
Alıntı:[b]İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
[/b]
Ne güzel demiş . .
Cok tesşkkürler Masal
08-15-2010, Saat: 05:54 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,323
-
Konuları:
4,304
-
Kayıt Tarihi:
Jan 2010
-
Rep Puanı:
Karsımdasın..Elimi uzatıp dokunabiliyorum sana...Ne büyük mutluluk bu...Gördüğüm en güzel şeysin.Senden öte tanımladığım hiç bir şey yok.Herşey senin adınla anılıyor benim dünyamda.Bütün çiçekler sen bütün yıldızlar sen... Bir sanat eserisin, bakmaya doyamadığım. Tanrının bana armağanısın ve artıyor her geçen gün sana olan hayranlığım. Yüzünde kuşlar, gözlerinde hayatın ta kendisi var. Öyle gerçeksin ki...
Gözümü açıyorum sen, kapıyorum sen hiç bitmeyen serüven... Günümün en keyifli anı, uykumun en tatlı rüyası... Seni soluyorum, havadasın. Seni kokluyorum, doğadasın. Hele şimdi sonbaharsın. Ya da sonsuz bahar. Seni yaşıyorum canımdasın... Canımsın... Sarılsam sana, bin yıl geçse, bir an bile ayrılmasak... Ten tene, yürek yüreğe sonsuz baharın en aşk dolu iki yaprağı olsak sesin sarhoş etse beni.. Öyle İçimdesin ki...
Bir saniye iste benden sensiz geçirdiğim, veremem. Sensiz gececekse geçmasin zaman istemem. Seninle yaniden doğdum, yeniden doğusun kanıtıyım ben. Senden önce geçen zamanı, Sana ulaşmak için yürüyerek geçirmişim, kimmişim bilememişim. Şimdi başımı cevirim geriye bakmıyorum bile.
O yol yüründü ve bitti, artık seninle yürünecek bam başka bir yol var önümde yorgunluk nedir bilmeyeceğim... Öyle aklımdasın ki....
Ah, sensiz kalmıyormuyum bazen yıkasım geliyor gördüğüm bütün duvarları..
Ardında seni bulurum sanıyorum... Ne ayrı koyduysa bizi zaman yada yollar, bir kalemde silesim geliyor. Sana dokunmamı engelleyen ne varsa, bir kadehi yere çarpıp tuzla buz eder gibi parcalamak istiyorum... Öyle özlüyorum ki...
Sen ol, hep ol, benimle ol, bende ol... Sendeyim ben, yüreğimi koydum yüreğinin üstüne. AŞK bu başka isim arama. Hemde en koyu en deli en tutkulu... Öğreneceğim cok şey var sana dair. Bilmediğim çok şey var. Ama bir şeyi öyle biliyorum ki...
SENİ ÖYLE COK SEVİYORUM Kİ.....
08-15-2010, Saat: 05:58 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,323
-
Konuları:
4,304
-
Kayıt Tarihi:
Jan 2010
-
Rep Puanı:
Bir şarkı olmalı seni anlatan, yüreğin olmalı yüreğimde bulduğum...
Ne çok denedim seni bulmayı, ne çok aradım seni bir bilsen... Sanma ki çabuk pes ettim, seni bulabilmek için ben bir ömrü tükettim...
Sesim mi çıkmıyordu, çok mu sessiz harf vardı gözlerimin içinde.
Yazılmamış bir şarkı mı beklediğin, adı konmamış bir şiir mi seni bana getirecek olan...
Ah sevdiğim... Kendimce yazabildiğim tüm cümleleri, dizebileceğim en özenli şekliyle dizdim de kaç kere, yine bulamadım seni...
Eksik bir şeyler var diye düşünüyorum bazen. Kendi bildiğimce bulamıyorum ki seni ...
Çizdiğim noktalar azaldıkça, sana daha çok yakınlaşacağımı düşünürken, tüm noktaları mı sildim yoksa diye korkuyorum...
Bir özlem ki içimden bir parça olmuş, öyle bir sen ki orada duran, hüzün olmuş, dalga olmuş, akın olmuş, sel olmuş, yüreğimi tutuşturan ateş olmuş, kor olmuş...
Sen ki, belki çok uzak diyarlarda olan Ey Sevgili! İnancım olmuş, ışığım olmuş, yolum olmuş, yıldızım, güneşim, ay ışığında hayalim olmuş...
Bir yazı yok ki seni düşünmeden yazdığım, sen ki can sevdiğim, sırdaşım olmuş, omzum olmuş, kahkaham olmuş, gözümden akan damla damla yaş olmuş...
Bir hayal yok ki sensiz kurduğum, denizim olmuş, kumsalım olmuş, en güzel dansım, başıma taç yaptığım yıldızım olmuş...
Sen sanıp sanıp yanıldığımı anladığım anlarda, yüzümdeki çizgim olmuş, çatık kaşlarım olmuş, öfkem, korkaklığım, içime akan gözyaşım olmuş...
Öyle çok yorulmuşum ki seni bir başkası sanmaktan, dünyamı kapattığım kabuğum olmuş, sesim sessizliğim olmuş, şiirim, yazım olmuş...
Hani öyle zordur ki içindeki tohumlar yeşerdikçe, ümitlere, hayallere dönüştükçe hiç olmadığını anlamak, bir hüzünse o an içimi saran, belki en yakınımda, belki de senden çok uzaklarda seni yaşamaktır hüznümle adını aynı satıra yazdıran.
Oysa bir yerlerde olmadığını anlayalı çok oldu. Şu deli yüreğim ne uslandı, ne vazgeçti coşkusundan, kanat takıp seni aradı da, aşkın oldu semalara adını yazdıran...
SEN GÖKYÜZÜSÜN BEN KELEBEK
Şimdi masmavisin, pırıl pırıl
Tam benim mevsimim şimdi
Uçarak gelirim her gün sana
Küçük kanatlarım çok yorulur oysa
Farkına bile varmadan ulaşırım yanına
Sonsuzluğunun içinde kaybolurum
Tutunmak isterim gözlerine
Sonra karanlık oluverirsin
Korkarım ben karanlıktan
Uçarım yine gerisin geriye
Dönerken daha fazla ağırlaşır kanatlarım
Hep geriye gitmekten
Ömrümün kısalığı bile böyle üzmez beni
Ben kelebeğim özgür uçmak isterim
Bırakmıyorlar ki uçup sana geleyim
Neden sonra dank eder kafama
Yalnızlığımdaki hiçliğim
Sen Gökyüzüm!
Maviliğince de karanlığınca da
Benim için hep birsin
Sen Gökyüzüm!
Adını kanadımda taşıdığım
En büyük özlemimsin!
Yazarım adını sabah, yazarım hüznünü akşam, bir yakamoz dansı mıdır buluşmamız, denizin kokusu mudur kokun, kalın mıdır sesin, kaşların gür mü, yeşil midir gözlerin, simsiyah bir zeytin mi? Alfabenin başında mıdır adının ilk harfi, "Gökyüzü" müdür adın bir sabah usulca yazdığım. Bir hayal midir sıcaklığın, gece kadar soğuk mudur yokluğun?
Nedir seni bana getirecek diye sormayı bırakıp, seni sensiz yaşamaya başlayalı çok oldu ama, kimin elidir bensiz diyarlarda tuttuğun...
Bir hüzünse seni bana getirecek olan, işte bu yüzdendir hüznüm. Kanadıma yazılmışsan, bir rüzgardır kokunu getirecek olan...Çıkmayan rüzgar, esmeyen eller ki döndürmüştür beni hüzünlerime, kokun hiç olmadı ki üzerimde...
Hani öyle alışmışım ki yokluğuna;
Bir sabah, öyle bir sabah gel ki
Rüyalarım devamı ol bir tanem
Alışmam zor olmasın varlığına
Tam yokluğuna alışmış, hayalinle avunurken
Bir sabah, öyle bir sabah gel ki
Rüyalarımın devamı ol bir tanem...
08-15-2010, Saat: 06:00 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
6,323
-
Konuları:
4,304
-
Kayıt Tarihi:
Jan 2010
-
Rep Puanı:
[INDENT][b]Boğazımda bir yumrudur, yutkunamadığım,[/b][/INDENT][INDENT][b]Özgürlüğün sona ermesidir taş bir hücrede...[/b][/INDENT]
[INDENT][b]İki damla gözyaşıdır, boş kalmış avuçlarıma akan;[/b][/INDENT][INDENT][b]Düşlemektir seni; mekânsız, sınırsızca...[/b][/INDENT][INDENT][b]Nefes diye seni çekmektir, içime...[/b][/INDENT]
[INDENT][b]Zamansız ölüm gibidir seni özlemek;[/b][/INDENT][INDENT][b]Azrail'in sunduğu beyaz elbisede...[/b][/INDENT][INDENT][b]Toprağın ağır kokusudur, gidilen sonsuzlukta...[/b][/INDENT]
[INDENT][b]Bir yudum sudur sana kavuşmak;[/b][/INDENT][INDENT][b]İçim yanarken yudumladığım çağlayan...[/b][/INDENT][INDENT][b]Çölde serabımdır sana kavuşmak, hayallerde kalan...[/b][/INDENT]
[INDENT][b]Üşüyen yüreğimi ısıtmaktır, kollarında,[/b][/INDENT][INDENT][b]Göğsüne başını koyup koklamaktır doyasıya,[/b][/INDENT][INDENT][b]Sıcak teninde erimektir, yok olmaktır ölesiye...[/b][/INDENT]
[INDENT][b]Solmuş rüyalarımın renklenmesidir,[/b][/INDENT][INDENT][b]Gökkuşağının ötesine geçmektir, uçarak...[/b][/INDENT][INDENT][b]Gözlerinin gülümseyen rengine boyanmaktır[/b][/INDENT][INDENT][b]Sana kavuşmak.[/b][/INDENT][INDENT][b]Sonsuza denk. Rengarenk[/b][/INDENT]
08-15-2010, Saat: 06:35 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
581
-
Konuları:
140
-
Kayıt Tarihi:
Aug 2010
-
Rep Puanı:
Hz. Pir'in sözünün üzerine söz söyLeyemem..!!
Rabbim Hz. Pir'i rehber kıLsın bizLere, O'nun gibi Hakka hakkını vermeyi nasip etsin..
O'nun gibi aşk'ın köLesi kıLsın bizi..
Teşekkür ederim MaSaL..
|