Kaç yıl önce olduğunu bile anımsayamadığım
Uzun bir zaman yolculuğunun en son köşesindeydi
Aşk denen duygu ateşinin yüreğime ilk düştüğü vakitti
Bir yaz haytalığında süregiderken mavi gözlerindeki yolculuğum.
Aşk denilen kelimenin sözlüğe
anlamı yeni yazılmak üzereydi.
Her aşk yüklenmiş kırmızı gülü sana getirmek isterken.
Karşına gelince
sadece al yanaklarının sıcaklığında gönlümü ısıtabilmekti galiba aşk.
Hiç utanmadan dokunabildiğim pamuk ellerini
Ve duyduğum tüm aşk şarkılarında
şiirlerinde bir seni bir beni canlandırırken
Ve tüm acıklı ayrılık şarkılarını
sanki en büyük korkularımla yüzleşmişçesine
Dinlemekten çekinmekti galiba aşk.
Sonbahar gelmesin diye geceleri boğan uykusuzluklarda
Hep seni ağlamaktı galiba aşk
hep seni sayıklamak
seni aramaktı.
Yaz bitmesin diye Allah Babaya haykırışlar
yağan her yağmurda
Yavaşça tükenen umutlardı galiba aşk.
Yanına gelmeden önce hasret yüklü bir ton sözü sırtlanıp
Ama seni görünce hepsini unutup
gözlerinde kaybolmaktı galiba aşk.
Tüm boş bulmaca karelerini isminle doldurup
O bulmacaların bir köşesine sıkışmayı istemekti galiba.
Akşamları saklambaç oynamak yerine
çıplak ayakla
Bir sahil kenarında seni düşünerek sana yürümekti belki de..
O herkesin tehlikeli dediği kuyuda boğulurken
Seni düşünüp mutlu olabilmekti galiba aşk.
Sonbaharın gelecek olması ihtimalini
Korkudan düşünememekti belki de
Süt mısırı tazeliğindeki sapsarı saçlarına
Bir daha hiç dokunamamak ihtimaline karşı
En kral isyanlarla cephe almaktı belki de aşk.
Rüzgardan senin sırtına doğru esmesini istemek.
Seni az da olsa bana yakınlaştırması için yalvarmaktı.
Hatta o güzel yüzünü aydınlattığı için güneşe
Akşamları sahilde yürürken yolumuza mehtap tutan ay dedeye
Teşekkür etmek
minettar olmaktı…
Çaresizce ayrılık sırasını beklerken bir mevsimin kanatlarında
Kimsesiz köşelerde korkudan hıçkıra hıçkıra ağlamaktı galiba
Sorugusuz sualsiz
sığınmak istemek bir baba şefkatine
Biraz korku
biraz gariplik
biraz isyan kundaklamaktı galiba aşk.
Cesur cesur aşağı bakmaktı gözlerinin uçurumunda
Ve düşmekten değil bakışlarından uzak kalmaktan korkmaktı aşk.
Uykularından kıskanmaktı
rüyalarına sızmak için bahaneler aramaktı.
Ve kutlamak istemekti ellerini ilk tuttuğum günü
Kırk gün
kırk gece…
Dudaklarının sarhoşluğunda yok olmak istemekti bir aşk sözlüğünde
Bir rüya nasıl bir ömre yayılır diye mucitçe düşünceler her eridiğinde
Yavrusunu yitirmiş bir kartal gibi
son sürat uçup
Bir dağa çakılmak istemekti galiba aşk.
Ve ayrılık günü gelip çattığında
Konuşmaya bile mecali olmadan
Bir şehit edasıyla
ismini taşlara yazdırmaktı aşk.
Kimsesiz bir sokak karanlığı da olsa ayrılık
Ağlamak ile gülmek arasında sıkışmış bir vapur gibi
Bir o yana bir bu yana
savrulmaktı galiba aşk.
O an bir şimşek çaksa
dünya ortadan ikiye yarılsa
Ya bu ayrılık olmasa
Ya da herkes ölse
dünya kararsa diye haykırmaktı galiba aşk.
Arasından çok yıllar geçsede
şöyle bir düşünebilmek
Unutamamak
yarı güler
yarı ağlar bir kalemle
Uğruna bir şiir yazmaya çalışmaktı galiba aşk…

Uzun bir zaman yolculuğunun en son köşesindeydi

Aşk denen duygu ateşinin yüreğime ilk düştüğü vakitti

Bir yaz haytalığında süregiderken mavi gözlerindeki yolculuğum.
Aşk denilen kelimenin sözlüğe

Her aşk yüklenmiş kırmızı gülü sana getirmek isterken.
Karşına gelince

Hiç utanmadan dokunabildiğim pamuk ellerini

Ve duyduğum tüm aşk şarkılarında


Ve tüm acıklı ayrılık şarkılarını


Dinlemekten çekinmekti galiba aşk.
Sonbahar gelmesin diye geceleri boğan uykusuzluklarda

Hep seni ağlamaktı galiba aşk


Yaz bitmesin diye Allah Babaya haykırışlar

yağan her yağmurda

Yavaşça tükenen umutlardı galiba aşk.
Yanına gelmeden önce hasret yüklü bir ton sözü sırtlanıp

Ama seni görünce hepsini unutup

Tüm boş bulmaca karelerini isminle doldurup

O bulmacaların bir köşesine sıkışmayı istemekti galiba.
Akşamları saklambaç oynamak yerine


Bir sahil kenarında seni düşünerek sana yürümekti belki de..
O herkesin tehlikeli dediği kuyuda boğulurken

Seni düşünüp mutlu olabilmekti galiba aşk.
Sonbaharın gelecek olması ihtimalini

Korkudan düşünememekti belki de

Süt mısırı tazeliğindeki sapsarı saçlarına

Bir daha hiç dokunamamak ihtimaline karşı

En kral isyanlarla cephe almaktı belki de aşk.
Rüzgardan senin sırtına doğru esmesini istemek.
Seni az da olsa bana yakınlaştırması için yalvarmaktı.
Hatta o güzel yüzünü aydınlattığı için güneşe

Akşamları sahilde yürürken yolumuza mehtap tutan ay dedeye

Teşekkür etmek

Çaresizce ayrılık sırasını beklerken bir mevsimin kanatlarında

Kimsesiz köşelerde korkudan hıçkıra hıçkıra ağlamaktı galiba

Sorugusuz sualsiz


Biraz korku


Cesur cesur aşağı bakmaktı gözlerinin uçurumunda

Ve düşmekten değil bakışlarından uzak kalmaktan korkmaktı aşk.
Uykularından kıskanmaktı

Ve kutlamak istemekti ellerini ilk tuttuğum günü

Kırk gün

Dudaklarının sarhoşluğunda yok olmak istemekti bir aşk sözlüğünde

Bir rüya nasıl bir ömre yayılır diye mucitçe düşünceler her eridiğinde

Yavrusunu yitirmiş bir kartal gibi


Bir dağa çakılmak istemekti galiba aşk.
Ve ayrılık günü gelip çattığında

Konuşmaya bile mecali olmadan

Bir şehit edasıyla

Kimsesiz bir sokak karanlığı da olsa ayrılık

Ağlamak ile gülmek arasında sıkışmış bir vapur gibi
Bir o yana bir bu yana

O an bir şimşek çaksa


Ya bu ayrılık olmasa

Ya da herkes ölse

Arasından çok yıllar geçsede


Unutamamak


Uğruna bir şiir yazmaya çalışmaktı galiba aşk…