Hayatsın sen; iyiliklerle dolu mutlu keşke'lere hep uzak en uzak. Yaşamaya değer en değer.
Öylesine şanslıyım ki... Teşekkür ederim; çok...
Ben seni ne zaman sevdim
tutuldu cümlelerim
kalemimde inceden bir sızı.
İsminin yerine koyduğum zamirlerle başa çıkamadan
tüm işaret sıfatlarım küstü kağıtlara...
Hangi yükleme denk getirsem diye düşünürken
hislerime tercüman olan
tek bir fiilden öteye geçmiyor yazdıklarım.
Ruhumda inceden bir esinti;
nefes aldığımı hissediyorum.
Gerçi seni gördüm kör oldum
ama umrumda mı sanıyorsun...
Zehir desen elimden gık dersem namerdim.
Sevdamın nöbetini tutuyorum
yüreğim ellerinde.
Karda kışta yağmurda baharda
ayazda denizde karada ve daima...
Adınla başlayan tüm vuslatlara uğur getirdin
uğurlar olsun tüm hazin sonlara...
Usumun en uslu yerlerinde
ve yüreğimin en sabırlı haliyle direniyorum
tüm ellerinsiz vakitlere...
Ellerim gözlerim kelepçelerde...
Yüreğinden dökülenlerle her açışımda gözlerimi
sabahlarımın şiirisin.
Her "günaydın" bu kadar anlamlı değildi senden önce
ve bir çok "hoşçakal" kayıtlıydı
dilimin sorumsuz bir haznesinde.
Ayrılığın selası çoktan verildi sevgilim
ve kaldırıp attım ümitsizlikleri...
Onlarsız yaşamak ne güzel değil mi?
İçime geçtiğin gibi
çarçabuk geçti zaman.
Olmadığın her zerreme küsmüş ilkbahar
sensizken kendimden geçiyor miyadım...
Küçücük bir çukurdan baktığım
koskoca gökyüzü gibi sevgin
kaybolmaya mecalim varken üstelik
kırk yılda bir gibi...
Söylemeden biliyorum artık seni
soru işaretsiz seyrediyorum.
Bütün az'larımı seninle çoğaltıyorum gururla.
Aynı hikayenin aynı cümlelerinde
aynı sevdayı taşıyoruz anlam diye...
Gizli öznesi belli bir cümle kuruyorum şimdi
"Seni seviyorum" diyorum
ve öznesinin yüreğinde olduğunu biliyorum.
Ama "seni seviyorum"la bitmemeli
esasen şimdi başlamalı her şey...
Öylesine şanslıyım ki... Teşekkür ederim; çok...
Ben seni ne zaman sevdim
tutuldu cümlelerim
kalemimde inceden bir sızı.
İsminin yerine koyduğum zamirlerle başa çıkamadan
tüm işaret sıfatlarım küstü kağıtlara...
Hangi yükleme denk getirsem diye düşünürken
hislerime tercüman olan
tek bir fiilden öteye geçmiyor yazdıklarım.
Ruhumda inceden bir esinti;
nefes aldığımı hissediyorum.
Gerçi seni gördüm kör oldum
ama umrumda mı sanıyorsun...
Zehir desen elimden gık dersem namerdim.
Sevdamın nöbetini tutuyorum
yüreğim ellerinde.
Karda kışta yağmurda baharda
ayazda denizde karada ve daima...
Adınla başlayan tüm vuslatlara uğur getirdin
uğurlar olsun tüm hazin sonlara...
Usumun en uslu yerlerinde
ve yüreğimin en sabırlı haliyle direniyorum
tüm ellerinsiz vakitlere...
Ellerim gözlerim kelepçelerde...
Yüreğinden dökülenlerle her açışımda gözlerimi
sabahlarımın şiirisin.
Her "günaydın" bu kadar anlamlı değildi senden önce
ve bir çok "hoşçakal" kayıtlıydı
dilimin sorumsuz bir haznesinde.
Ayrılığın selası çoktan verildi sevgilim
ve kaldırıp attım ümitsizlikleri...
Onlarsız yaşamak ne güzel değil mi?
İçime geçtiğin gibi
çarçabuk geçti zaman.
Olmadığın her zerreme küsmüş ilkbahar
sensizken kendimden geçiyor miyadım...
Küçücük bir çukurdan baktığım
koskoca gökyüzü gibi sevgin
kaybolmaya mecalim varken üstelik
kırk yılda bir gibi...
Söylemeden biliyorum artık seni
soru işaretsiz seyrediyorum.
Bütün az'larımı seninle çoğaltıyorum gururla.
Aynı hikayenin aynı cümlelerinde
aynı sevdayı taşıyoruz anlam diye...
Gizli öznesi belli bir cümle kuruyorum şimdi
"Seni seviyorum" diyorum
ve öznesinin yüreğinde olduğunu biliyorum.
Ama "seni seviyorum"la bitmemeli
esasen şimdi başlamalı her şey...