bu sııır cıcıkız ıcın ???????????????????
Gün batımlarından sonra güvertemde ki ışıklarımla yakamoz olup ışıldadım..
Hafif bir meltem çıktı sonra, dans ettik gecenin sessizliğinde...
Yıldızlar düşsün üzerine ama sen beni sar, yüreğinin derinliklerinden gelen o sicak sevginle...
Bir damla sevgiymişim en başından beri, fark etmek uzun zaman aldı.
Oysa her zaman güzel ve özelmişim, sadece farkinda değilmişim.
Şu madde boyutuna sıkışmıs insancıklar var ya; onlardan olamadım hicbir zaman ve olamam da.
Şimdi benim de yaşadıklarımdan oğrendiğim bir şeyler var:
Ben herşeymişim...
Beyaz bir gül, bir kır çiçeği, güneş, ay, uçsuz bucaksız mavi bir okyanus...
Derin bir gök yüzüymüşüm...
Siyahmışım, beyazmışım...
Tüm sevdiklerimmişim, senmişim, benmişim...
Her seherde yeniden doğanmişim...
Ölüm ve yaşammişim...
Ben herşeymişim.
Madem herşey bendim; o halde anlam olmalıydım yaşama... Mana vermeliydim bakışlarıma ve ritim eklemeliydim adımlarıma...Yürüdüğüm yollar benden iz taşımalıydı.
Beni ben olarak yazmalıydı mazi, silemediğimiz sayfalarına...
Her kara kışın içinde baharlar bulmalıydık yaşamak için...Beyaz beyaz çiçeklenip, lapa lapa yağmalıydık çıplak ağaçlara...
Gelin olmalıydı, ince,narin, bir sabah, penceremin önünden boy gösteren ağacım...
O dışarıda titrerken, ben sandalyemde oturup sıcak çayımı yudumlamalıydım. Çayımın buğusu üşüyen yanaklarımı ısıtmalıydı ve ben ürpermeliydim bu bahtiyarlıktan...
Güller ekmeliydik gönlümüzde ki bahçelere...
Gönlümüze sığdırmalıydık kainatı ve tüm yaratılmışları.
Ve o kainatın mimarı olmalıydık, yüce mimarin bize verdiği o hislerle yeniden eskizlemeliydik duyarsız kalan yanlarımızı...
İçimizde ki tüm manalar kainatta madde olmalıydı.
Örneğin; kuşun kanatları, yaşama doğru yürümeyi öğrenen bir bebeğin ayakları, yaşı hayli ilerlemiş bir ninenin yüzündeki tüm kıvrımlar, yahut bir ırgatın nasır tutmuş elleri...
Sevgi maddede şekillenmeliydi böylece...
Seni seviyorum diye haykırmalıydık hayata ve eko vermeliydi, aynı içtenlikle, sonsuza değin, yaşamın yalçın kayalıkları...
Umutlarımız tüm korkuların önüne bent olmalıydı...
Evet şimdi yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şeyler var:
Yürüdüğünü fark edebildiğinde, baktığını görebildiğinde gülüşünle insanları yüreğinde ki kainata hapsedebildiğinde yaşadığını anlarsın.
Ve sevgiyse hayat felsefen, sevdiğin müddetçe yaşarsın...
Üçüncü boyuttan kurtulduğun an ebedileşirsin.
Bir damlayken derin bir derya olup çıkarsın.
Şimdi bana uzaklardan uzattığın ellerinle ellerimi kenetliyorum.
Yaşadığımız vurdumduymaz dünyada dostluğun benim için çok önemli.
VE SEN BENİM İÇİN ÇOK DEÄžERLİSİN.