Sen barış yolunda türküler söylerken yakışmaz benim yüreğimdeki kavga yüreğine. Sen küçücük kelebek kanatlarınla uçarken gökyüzüne ellerim kocaman gelir incecik çizgilerine. Benim yolumun üzerindeki dikenler batıverir çıplak topuklarına. Sen bilmezsin çıkarmayı kanatmadan o dikenleri. Yabancısın bu diyarlara.Hiç böylesi engebeli yollarda yürümedin ki…
Hadi sen git kendi yoluna dedim diye kırıldı bütün umutların yarınlara bilirim. Bilirim; uykuya hasret gözlerinin tavanlardaki gölgelerle raksını. Bilirim kördüğüm olmuş hayallerini benim sihirli ellerimle açmamı beklediğini…Yapamam gülüm; yetmez benim narin parmaklarım bu kadar karışık düğümleri çözmeye. Beceriksiz hamlelerle daha da beter yapar, bir daha pembeleri siyahlardan ayrılmaz hale getiririm saf hayallerini.
Aşkın dev boyutları karşısında çok küçüksün sen daha. Bilmezsin bir yaprak gibi nasıl savrulacağını sağa sola. Aşk dilde değil yürekte yerleşmeli gülüm. Sen bakma herkesin ağzında dansettiğine. Dudaklarınla değil yüreğinle haykırmalısın aşkı gülüm. Bir zehir gibi dolaşır aşk damarlarında ince ince. Bilmezsin nasıl yayılacağını her bir anına; gününe gecene. Korkarsın sevdanın gücünden gülüm bir kere yerleşti mi aşk hücrelerine…Korkutacak kadar sızmak istemiyorum kelimelerine…
Aşka aşık bir kadına vız gelir her gün dağlanan kanayan yaralar. Bilir ki hüzünle beslenir sevdalar. Ah ama bilmediğin bir şey var gülüm; aşka aşık kadınlar aşıklara kıyamazlar…Kıyamadığım için döndüm arkamı sana.Her savaş mübah olsa da aşkta; kıyılır belki aşklara ama aşıklara asla