Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Bir gül koydum vazoya
Hani aniden gelirsen
Hazırlıksız yakalanmayayım diye.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Gözlerim kapıda, kulağım zilde
Hani aniden gelirsen
Görmemezlik ve duymamazlık olmasın diye.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Kahve suyu ocakta, sigaran sehpada
Hani aniden gelirsen
Elim ayağım birbirine dolaşmasın diye.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Senin en sevdiğin elbisem üzerimde
Hani aniden gelirsen
İlk gün ki gibi güzel görüneyim diye.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Akşam olmakta..
Ve sen yine yoksun
Hasretin içimde, sıcaklığın avuçlarımda
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Yine geldim mezarına
Beni aniden bırakıp gidişinin hesabını sormaya
Taşına dokundum saçlarına dokunurcasına,
Toprağını kokladım tenini koklarcasına.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Tanrıya mezarının başında dua ettim
Beni de bira an önce yanına alsın diye..
........
seni gördüm bugün yine geldin yanıma...
esen rüzgara gizlendim, saçını okşadım
çiseleyen yağmurda da ben vardım tenine dokundum,
ve sen dua ederken bende isyan ettim
beni senden kopardı diye tanrıya
sensizlikte üşüyorum hep
yattığım yer soğuk
ısınmak için pencerene geliyorum
ağlıyorsun hep, fotoğrafım elinde
üzülüyorum, ruhum acıyor...
o dünyadan sensiz ayrıldığım için üzgünüm...
halbuki neler düşlemiştim...
o vazoya koyduğun taze gül kokuları arasında,
seninle oturup koyulduğumuz o koyu muhabbetlerin dumanında,
seni izlemeye doyamadığım güzelliğinin büyüsünde,
ve ellerinin yüreğimde bıraktığı sıcaklığında...
yanındayım, hiç korkma...
beni beklediğin her saniye ellerinden tutuyorum...
beni düşlediğin her an seninle oluyorum...
içinde hasretim depreştiğinde, avuçlarındaki sıcaklık ben oluyorum...
ağlama....
yanağından düşen her damlayla tekrar ölüyorum...
....
bitmeyen bir masaldır aşk...
tükenmeyen bir sevdanın sonsuzluğuna sığınır zaman.
Yettiği yaşanır, artanı ertelenir.
Yürekte kalır izi, yaşanmışlığının ağırlığınca acıtır canı.
Biten bir şey yoktur aslında aşka dair,
unutulmuş hatıralarda saklı kalır bazen yaşanmışlıklar.
güneş ne zaman doğduda şimdi batmaya gidiyor diye düşünürsün her akşam üstü.
büyü gibidir. içindeki dürtü gibidir.
geçen yıllara aldırmadan yüreğinde taşıdığın kör kurşun gibidir.
zamansız gidenlere ait olansa;
UNUTULMAYA ÇALIŞILAN VE HER YENİ GÜN TEKRAR BAŞTAN BAŞLAYAN
BİR SAVAŞIN İZLERİDİR YÜZÜMÜZDEKİ KIRIŞIKLIKLAR.
Bir gül koydum vazoya
Hani aniden gelirsen
Hazırlıksız yakalanmayayım diye.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Gözlerim kapıda, kulağım zilde
Hani aniden gelirsen
Görmemezlik ve duymamazlık olmasın diye.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Kahve suyu ocakta, sigaran sehpada
Hani aniden gelirsen
Elim ayağım birbirine dolaşmasın diye.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Senin en sevdiğin elbisem üzerimde
Hani aniden gelirsen
İlk gün ki gibi güzel görüneyim diye.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Akşam olmakta..
Ve sen yine yoksun
Hasretin içimde, sıcaklığın avuçlarımda
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Yine geldim mezarına
Beni aniden bırakıp gidişinin hesabını sormaya
Taşına dokundum saçlarına dokunurcasına,
Toprağını kokladım tenini koklarcasına.
Bugün yine dün ve diğer günler gibi
Tanrıya mezarının başında dua ettim
Beni de bira an önce yanına alsın diye..
........
seni gördüm bugün yine geldin yanıma...
esen rüzgara gizlendim, saçını okşadım
çiseleyen yağmurda da ben vardım tenine dokundum,
ve sen dua ederken bende isyan ettim
beni senden kopardı diye tanrıya
sensizlikte üşüyorum hep
yattığım yer soğuk
ısınmak için pencerene geliyorum
ağlıyorsun hep, fotoğrafım elinde
üzülüyorum, ruhum acıyor...
o dünyadan sensiz ayrıldığım için üzgünüm...
halbuki neler düşlemiştim...
o vazoya koyduğun taze gül kokuları arasında,
seninle oturup koyulduğumuz o koyu muhabbetlerin dumanında,
seni izlemeye doyamadığım güzelliğinin büyüsünde,
ve ellerinin yüreğimde bıraktığı sıcaklığında...
yanındayım, hiç korkma...
beni beklediğin her saniye ellerinden tutuyorum...
beni düşlediğin her an seninle oluyorum...
içinde hasretim depreştiğinde, avuçlarındaki sıcaklık ben oluyorum...
ağlama....
yanağından düşen her damlayla tekrar ölüyorum...
....
bitmeyen bir masaldır aşk...
tükenmeyen bir sevdanın sonsuzluğuna sığınır zaman.
Yettiği yaşanır, artanı ertelenir.
Yürekte kalır izi, yaşanmışlığının ağırlığınca acıtır canı.
Biten bir şey yoktur aslında aşka dair,
unutulmuş hatıralarda saklı kalır bazen yaşanmışlıklar.
güneş ne zaman doğduda şimdi batmaya gidiyor diye düşünürsün her akşam üstü.
büyü gibidir. içindeki dürtü gibidir.
geçen yıllara aldırmadan yüreğinde taşıdığın kör kurşun gibidir.
zamansız gidenlere ait olansa;
UNUTULMAYA ÇALIŞILAN VE HER YENİ GÜN TEKRAR BAŞTAN BAŞLAYAN
BİR SAVAŞIN İZLERİDİR YÜZÜMÜZDEKİ KIRIŞIKLIKLAR.