Yüreğim ne dediyse onu dinledim ben.
Kimi işaret ettiyse ona yöneldim.
Şimdi sen diyor da başka bir şey demiyor.
Ansızın bastıran bir yağmura hazırlıksız yakalanır ya insan,
işte öyle ıslattı beni aşkın.
Seni bekledim ben.
Yüreğimdeki heyecanı, gözlerimdeki yeşili,
dudaklarımdaki ateşi, ellerimdeki titremeyi,
küçük dokunuşları sana sakladım.
Ne sen beni bilirdin ne ben seni
ama bir yerlerdeydin ve mutlaka gelecektin.
Ve bir gün çıktın karşıma.
İşte o gün sevdaya dair ne kadar tortu varsa içimde eridi gitti.
Çocuk oldum yeniden.
Hani bıraksan yemyeşil bir kırda
bağıra çağıra şarkı söyleyip koşarım.
Seni bulmanın coskusunu hiç bitmeyecek bir enerjiyle yaşarım.
Seninle yep yeni bir hayatın başladığını biliyorum.
O hayatın içinde vazgeçilmez kıldığım tek şey sensin.
Bilirim, bu şarkı korkutur bazen insanı.
Neler oluyor diye sormadan
bir duygu selinin içinde bulursun kendini.
Ama zaten aşk öyle bir şey değil midir?
Sorarsan planlarsan onun adına aşk denir mi?
Bırak kendini, bırak ki aşkın büyüsü sarsın seni.
Kendini o eşsiz duyguların ferahlığına bırak.
Tut elimi birlikte çıkalım bu yolculuğa.
Yarınsız zamanların iki yolcusu olalım.
Kaygısızca yaşayalım aşkı, eriyelim birbirimizde.
Yüreklerimiz birbirimiz için atsın,
soluklarımız birbirine karışsın
Tutkunun alevleri dalga dalga sararken bedenlerimizi.
Gidersen... Gözümdeki son parıltıyı da alır götürürsün.
Bir zemherenin ortasında titrerken bırakırsın beni.
Ama merak etme ayakta kalırım ben.
Tıpkı fırtınaların boynunu eğip yıkamadığı kavak ağaçları gibi.
Senden bana yadigâr kalan her anıyı
bir kez daha bir kez daha yaşarım.
Aşkım da benden yadigar kalır sana...