...HATIRLA SEVGİLİ, BANA YENİDEN GELİŞİNİ...
Ruhum sisli bir havadan farksız adeta...Bir bakmışsın ruhumun derinliklerine varana kadar herşey belirgin, bir bakmışsın bir zerresi bile görülmeyecek kadar belirsiz...
Ayrılığın melodisi çınlıyor kulaklarımda ahuzara doğru, ne zaman duysam bu melodiyi soluksuz kalıyorum da feryat ediyorum çığlık çığlığa... Hüzün kaplıyor da benliğimi ben yine de asmıyorum suretimi... Çünkü sevgilim, sonsuza dek sürse de ayrılığımız, bilirim ölümsüzdür aşkımız... Yokluğun gidişinle kapladı tüm benliğimi be sevgili, daha ayrı bir üşür oldum senden sonra... Ellerim yeminlendi sanki bir başkasının elini tutmamaya, dudaklarım ise haram bildi senden başka dudakları kendine... Özlemin hani buluşucaz umuduyla yansa çekilecek belki ama kavuşamayacağımızı bile bile özlem duyuyorum ya sana, o daha ayrı koyuyor bana...Çekilmiyor işte, çekilmiyor o dakika... Bazen pencereden dışarıya bakıyorum, senin için hala ha geldi, ha gelecek diyorum... Rüzgar saçlarımı uçuruyor, bir de gözyaşlarımı siliyor gelmeyeceğini anladığım anda... Küçük bir kız çocuğu görüyorum daha 8 yaşlarında, kaldırım taşının kenarına oturmuş ağlıyor savunmasızca... O kız neye ağlıyor ki demeye kalmıyor, elinde topla bir erkek çocuğu yanaşıyor yanına... Kızın yanına oturup, gözyaşlarını silerek minicik elleriyle "seni seviyorum, kırdıysam özür dilerim" diyiyor... Ardından da kocaman bir sevgiyle sarılıyorlar birbirlerine... İçim burkuluyor, sesim kısılıyor, nefes alamıyorum... Dışarı atıyorum kendimi acımasız kış soğukluğuna aldırmadan, paltosuz ve savunmasızca... İlk bir ürperti sarıyor bedenimi titreme veriyor, ama içimin yangını öyle büyük ki sevgili, anında ısıtıyor tüm benliğimi... Kim geçse yanımdan seni görüyorum, bazen yüzlerine bakıp anlamsızca gülüyorum... Herkes bana bakmaklı, ama ben aldırmıyorum bile... Ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum hükümsüzce... Ağlamam o kadar şiddetleniyor ki eğilip dizlerime vuruyorum defalarca... Yoldan geçen yaşlı amca ise bana acıyıp, beni tutmakta... Bir banka otutturuyor beni ve suyla yüzümü yıkayarak bu halimin sebebini soruyor binbir merakla... Utanıyorum ve başımı öne eğiyorum, çenemde tutarak başımı havaya kaldırıyor... Gözyaşlarımı tutamıyorum o dakika, ben ağladıkça yaşlı amca da ağlıyor ve "aşk değil mi güzel kızım, aşk... zaten insanı bir tek aşk bu hale getirebilir. Bak sana başımdan geçen bir olay anlatacağım..." diyor... Gözyaşlarımı siliyorum ve zor da olsa yutkunmaya çalışıyorum... Başlıyor anlatmaya, gözleri ağlamaya meyilli de olsa... " Bundan seneler önce bir kızı sevdim ölürcesine... O da beni sevdi... Ama siz bilmezsiniz o zamanlar da ülke böyle değildi, herkes ayrıydı... Ailelerimiz bu yüzden çok zıttı, ne kadar baki de olsa sevgimiz ilertemedik ve bitti... Sonra duydum ki en iyi arkadaşımla evlendi, hatta hamileydi... Duyduğum da yıkılmıştım ve her gece onun için ağlamaklıydım... Onun gözyaşlarından benim, benimkilerden ise onun haberi olmazdı... Hala da olmuyor ya, bak hala onun ismi seslenilsin bir yerlerde, içim burkulur da gözlerim dolar. Demem o ki güzel kızım, aşk kolay bulunmuyor ve de kolay kaybediliyor. Eğer biliyorsan yerini onun dönmesini bekleme, o gelmeden sen git ona... İleride daha çok geç kalabilirsin unutma, geç kalmadan git ona " dediğinde çok etkilendim ve koşmaya başladım sana... En iyi arkadaşını görüp seni sorduğumda, nikahın olduğunu söylediğinde daha da çok koştum..Koştum, koştum, koştum... Tam evet diyeceğin an da hatırlıyor musun "İsa" dedim sana... Bana baktın ve deftere yöneldin... İçim burkuldu, herşey o anda bitti sandım ama sen bitirmemiştin... Defteri iterek bana koştun çocuklar gibi.... Sarıldın kimseyi düşünmeden, tuttun elimden ve oradan ayrıldın... El ele verip,koşuyorduk her zaman gittiğimiz o ağacın altına... Çocuklar gibi gülüşüp, öpüşüyorduk adeta...
Canım sevgilim, eğer seslendiğim de koşmasaydın bana içimde oluşan yaranın kanayan yanı olurdun unutma... Ama döndün ya bana, pencerenin kenarındayken gördüğüm o kız ve erkek çocuğu gibi sarıldık ya birbirimize sevgi doluyla.... Bir de kavuştuk ya hani bir daha ayrılmamacasına, daha ne mutlu edebilirdi ki bunlardan başka beni... Hatırla sevgili, o bana yeniden gelişini....
Ayrılığın melodisi çınlıyor kulaklarımda ahuzara doğru, ne zaman duysam bu melodiyi soluksuz kalıyorum da feryat ediyorum çığlık çığlığa... Hüzün kaplıyor da benliğimi ben yine de asmıyorum suretimi... Çünkü sevgilim, sonsuza dek sürse de ayrılığımız, bilirim ölümsüzdür aşkımız... Yokluğun gidişinle kapladı tüm benliğimi be sevgili, daha ayrı bir üşür oldum senden sonra... Ellerim yeminlendi sanki bir başkasının elini tutmamaya, dudaklarım ise haram bildi senden başka dudakları kendine... Özlemin hani buluşucaz umuduyla yansa çekilecek belki ama kavuşamayacağımızı bile bile özlem duyuyorum ya sana, o daha ayrı koyuyor bana...Çekilmiyor işte, çekilmiyor o dakika... Bazen pencereden dışarıya bakıyorum, senin için hala ha geldi, ha gelecek diyorum... Rüzgar saçlarımı uçuruyor, bir de gözyaşlarımı siliyor gelmeyeceğini anladığım anda... Küçük bir kız çocuğu görüyorum daha 8 yaşlarında, kaldırım taşının kenarına oturmuş ağlıyor savunmasızca... O kız neye ağlıyor ki demeye kalmıyor, elinde topla bir erkek çocuğu yanaşıyor yanına... Kızın yanına oturup, gözyaşlarını silerek minicik elleriyle "seni seviyorum, kırdıysam özür dilerim" diyiyor... Ardından da kocaman bir sevgiyle sarılıyorlar birbirlerine... İçim burkuluyor, sesim kısılıyor, nefes alamıyorum... Dışarı atıyorum kendimi acımasız kış soğukluğuna aldırmadan, paltosuz ve savunmasızca... İlk bir ürperti sarıyor bedenimi titreme veriyor, ama içimin yangını öyle büyük ki sevgili, anında ısıtıyor tüm benliğimi... Kim geçse yanımdan seni görüyorum, bazen yüzlerine bakıp anlamsızca gülüyorum... Herkes bana bakmaklı, ama ben aldırmıyorum bile... Ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum hükümsüzce... Ağlamam o kadar şiddetleniyor ki eğilip dizlerime vuruyorum defalarca... Yoldan geçen yaşlı amca ise bana acıyıp, beni tutmakta... Bir banka otutturuyor beni ve suyla yüzümü yıkayarak bu halimin sebebini soruyor binbir merakla... Utanıyorum ve başımı öne eğiyorum, çenemde tutarak başımı havaya kaldırıyor... Gözyaşlarımı tutamıyorum o dakika, ben ağladıkça yaşlı amca da ağlıyor ve "aşk değil mi güzel kızım, aşk... zaten insanı bir tek aşk bu hale getirebilir. Bak sana başımdan geçen bir olay anlatacağım..." diyor... Gözyaşlarımı siliyorum ve zor da olsa yutkunmaya çalışıyorum... Başlıyor anlatmaya, gözleri ağlamaya meyilli de olsa... " Bundan seneler önce bir kızı sevdim ölürcesine... O da beni sevdi... Ama siz bilmezsiniz o zamanlar da ülke böyle değildi, herkes ayrıydı... Ailelerimiz bu yüzden çok zıttı, ne kadar baki de olsa sevgimiz ilertemedik ve bitti... Sonra duydum ki en iyi arkadaşımla evlendi, hatta hamileydi... Duyduğum da yıkılmıştım ve her gece onun için ağlamaklıydım... Onun gözyaşlarından benim, benimkilerden ise onun haberi olmazdı... Hala da olmuyor ya, bak hala onun ismi seslenilsin bir yerlerde, içim burkulur da gözlerim dolar. Demem o ki güzel kızım, aşk kolay bulunmuyor ve de kolay kaybediliyor. Eğer biliyorsan yerini onun dönmesini bekleme, o gelmeden sen git ona... İleride daha çok geç kalabilirsin unutma, geç kalmadan git ona " dediğinde çok etkilendim ve koşmaya başladım sana... En iyi arkadaşını görüp seni sorduğumda, nikahın olduğunu söylediğinde daha da çok koştum..Koştum, koştum, koştum... Tam evet diyeceğin an da hatırlıyor musun "İsa" dedim sana... Bana baktın ve deftere yöneldin... İçim burkuldu, herşey o anda bitti sandım ama sen bitirmemiştin... Defteri iterek bana koştun çocuklar gibi.... Sarıldın kimseyi düşünmeden, tuttun elimden ve oradan ayrıldın... El ele verip,koşuyorduk her zaman gittiğimiz o ağacın altına... Çocuklar gibi gülüşüp, öpüşüyorduk adeta...
Canım sevgilim, eğer seslendiğim de koşmasaydın bana içimde oluşan yaranın kanayan yanı olurdun unutma... Ama döndün ya bana, pencerenin kenarındayken gördüğüm o kız ve erkek çocuğu gibi sarıldık ya birbirimize sevgi doluyla.... Bir de kavuştuk ya hani bir daha ayrılmamacasına, daha ne mutlu edebilirdi ki bunlardan başka beni... Hatırla sevgili, o bana yeniden gelişini....