sen uykusuzluk nedir bilir misin
tırnaklarınla yastığı parçaladın mı
gözlerini tavana dikip
düşündüğün oludu mu bütün gece
ve bütün bir gün
belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç
gelmeyince
seni aramayınca
ölesiye ağladın mı
sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların
ona ait ne varsa
bir bir hatırladın mı
sen günden güne erimeyi bilir misin
dev bir ağacın varken içinde ölmeyi
bir teselli aramayı
issız parklarda, tenha sokaklarda
ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda
deli divane yollara düşüp
yaşlanmış bir köpek gibi
atılmışlığını hissettiğin oldu mu
sevmekten
günler geceler boyu yürümekten
elin, ayağın,kalbin yoruldun mu
dev bir ağacın varken içinde ölmeyi
bir teselli aramayı
issız parklarda, tenha sokaklarda
ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda
deli divane yollara düşüp
yaşlanmış bir köpek gibi
atılmışlığını hissettiğin oldu mu
sevmekten
günler geceler boyu yürümekten
elin, ayağın,kalbin yoruldun mu
sen yalızlığın acısını bilir misin
unutmak bir hancer gibi saplandı mı sırtına
içinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı
bütün gururunu çiğneyip
sevgilinin geçtiği yollarda
bastığı toprakları eğilip öptün mü
sen çaresizlik nedir bilir misin
sen yokluk nedir gördün mü
unutmak bir hancer gibi saplandı mı sırtına
içinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı
bütün gururunu çiğneyip
sevgilinin geçtiği yollarda
bastığı toprakları eğilip öptün mü
sen çaresizlik nedir bilir misin
sen yokluk nedir gördün mü
böyleyim diye ayıplama beni
bir gün kendimi
sonsuzluğa bırakırsam
yaralı ve yenik bir asker gibi
darılma
unutma ki
her seven adsız bir kahramandır
unutma ki
bir gün kendimi
sonsuzluğa bırakırsam
yaralı ve yenik bir asker gibi
darılma
unutma ki
her seven adsız bir kahramandır
unutma ki
insan sevebildiği kadar insandır