Sensizliğim acı veriyordu bana, karanlık sokakların sensizliğinde, ölümün beni daha çabuk bulmasından korkuyordum ve ben bu nedenle en kolay yolu seçtim: Sensizliğimden kaçtım. Dağlara sığındım soluk soluğa, koynumda bir aşkla, eşkıya aşkların yatakçısı, mor gecelerin yareni dağlara attım kendimi, ruhum sensizliğimde esir kaldı, sen esir kaldın; işgal edilmiş şehrimde ve ben ağız dolusu küfürler ettim sensizliğime, yüreğimdeki acımı hafifleteceğini düşünerek...
Ay yetişti imdadıma, eşkıya aşkların yatakçısı dağlardaki yalnızlığımın sislerini dağıttı ışıklarıyla, seni düşündüm, dertlendim, bir sigara yaktım sensizliğimin üstüne, kibritin alevinin ışığıyla seyre daldım hayaline, ay ışığında seni yazdım, ayaklarımın altında; koynunda seni yatıran işgalli bir şehir, şehrin sokaklarında sensizliğime esir bıraktığım ruhum ve hayalin yanımdayken ben, gece yarısı ışıkları yanan hangi odada, saklambaç oynadığını düşünerek seni yazıyordum.
Sensizliğin ayazı işledi bedenime, sensiz doğan güneşten önce uyandım hep ve seni bulmak ümidiyle yol aldım dağımın en tepesine doğru... Orada beni bekliyordun sanki ve ben tedirgindim, seni fazla bekletirim de, benden ümidini kesip gidersin, işgallerin koynunda ışıksız odalarda ruhunu hapsedersin, belki de unutmayı bile düşünürsün diyerek...
Sensiz ne kadar dayanırım, bu yollarda ızdırabını ne kadar çekerim bu güneşin, dizlerim dermansız kalırda ne zaman taşımaz olur ruhu sensizliğinde esir olan bu bedeni, bilemiyorum. Vazgeçemiyorum, ümidimi yitirmiyorum, sana doğru yol alıyorum, yüreğimde sensizliğimin acısıyla, seni sevdiğimi söylemekten güç alarak, sana geliyorum, sensizliğimden kaçıyorum.
Yol boyunca umut çiçekleri diktim senin için, geçtiğim yollardan geçersen, kokusu benim varlığımı sana duyurur düşüncesiyle ve yüreğimin yarasından akan kanları sildim dinlendiğim yerlerden, gözyaşlarımla temizledim ki, sen görüp üzülmeyesin diyerek... Yoruldum, mor gecelerin sensizliğinin ayazında üşüdüm, hayaline sarıldım sevgimin ateşiyle, hayalinin üşümesini istemedim hiçbir zaman, dizlerim dermansızlaştığında durup dinlendim, bir sigara yaktım sensizliğime ve sensizliğimin kaçağı oluşuma inat, sensizliğimin işgali altındaki şehrimi izledim, seni düşledim, sensizliğimin sokaklarında esir düşen ruhumu ve seni aradım gecenin yarısında, cılız ışıkları yanan evlerin odalarında...
Kaçağım şimdi, sensizliğimin kaçağı ve bulamadım seni eşkıya aşkların yatakçısı dağın zirvesinde, yitirmedim ümidimi, beni ararsan mor gecelerin karanlığında, ay yolunu aydınlatacağına söz verdi, patikalar boyunca diktiğim umut çiçekleri sana yol gösterecek, seni bana getirecek, sensizliğimin sokaklarında ruhumu esir bırakmış olsam da, sen sensizliğimin işgal ettiği şehrimden hayalini kaçırıp getirirken bana, sana kavuştuğumda, özgürlüğüne sevinemediğim ne varsa sende yaşayacağım ve seninle inip eşkıya aşkların dağlarından, önce şehrimizi kurtaracağız el ele sensizliğin işgalinden, ruhumu alacağız sensizliğin sokaklarından ve bir ömür mutlu olacağımıza inanarak bekliyorum seni, eşkıya aşkların yatakçısı dağlarda seni yaşıyorum sensizliğimin ayazında üşürken, ay ışığında seni yazıyorum ve sevdiğim seni bekliyorum. Tabi bu kaçağı, buralarda yalnızlığına mahkum etmeyeceğine inanarak... Eğer olurda kaybedersen yolunu bu eşkıya aşkların yatakçısı dağlarda, sesime doğru gel sevgili, sensiz doğan her güneşe inat, seni sevdiğimi haykırdığım bu dağların yüreğinde yankılanan sesime doğru gelirsen, beni seni beklerken bulacaksın.
__________________
Ay yetişti imdadıma, eşkıya aşkların yatakçısı dağlardaki yalnızlığımın sislerini dağıttı ışıklarıyla, seni düşündüm, dertlendim, bir sigara yaktım sensizliğimin üstüne, kibritin alevinin ışığıyla seyre daldım hayaline, ay ışığında seni yazdım, ayaklarımın altında; koynunda seni yatıran işgalli bir şehir, şehrin sokaklarında sensizliğime esir bıraktığım ruhum ve hayalin yanımdayken ben, gece yarısı ışıkları yanan hangi odada, saklambaç oynadığını düşünerek seni yazıyordum.
Sensizliğin ayazı işledi bedenime, sensiz doğan güneşten önce uyandım hep ve seni bulmak ümidiyle yol aldım dağımın en tepesine doğru... Orada beni bekliyordun sanki ve ben tedirgindim, seni fazla bekletirim de, benden ümidini kesip gidersin, işgallerin koynunda ışıksız odalarda ruhunu hapsedersin, belki de unutmayı bile düşünürsün diyerek...
Sensiz ne kadar dayanırım, bu yollarda ızdırabını ne kadar çekerim bu güneşin, dizlerim dermansız kalırda ne zaman taşımaz olur ruhu sensizliğinde esir olan bu bedeni, bilemiyorum. Vazgeçemiyorum, ümidimi yitirmiyorum, sana doğru yol alıyorum, yüreğimde sensizliğimin acısıyla, seni sevdiğimi söylemekten güç alarak, sana geliyorum, sensizliğimden kaçıyorum.
Yol boyunca umut çiçekleri diktim senin için, geçtiğim yollardan geçersen, kokusu benim varlığımı sana duyurur düşüncesiyle ve yüreğimin yarasından akan kanları sildim dinlendiğim yerlerden, gözyaşlarımla temizledim ki, sen görüp üzülmeyesin diyerek... Yoruldum, mor gecelerin sensizliğinin ayazında üşüdüm, hayaline sarıldım sevgimin ateşiyle, hayalinin üşümesini istemedim hiçbir zaman, dizlerim dermansızlaştığında durup dinlendim, bir sigara yaktım sensizliğime ve sensizliğimin kaçağı oluşuma inat, sensizliğimin işgali altındaki şehrimi izledim, seni düşledim, sensizliğimin sokaklarında esir düşen ruhumu ve seni aradım gecenin yarısında, cılız ışıkları yanan evlerin odalarında...
Kaçağım şimdi, sensizliğimin kaçağı ve bulamadım seni eşkıya aşkların yatakçısı dağın zirvesinde, yitirmedim ümidimi, beni ararsan mor gecelerin karanlığında, ay yolunu aydınlatacağına söz verdi, patikalar boyunca diktiğim umut çiçekleri sana yol gösterecek, seni bana getirecek, sensizliğimin sokaklarında ruhumu esir bırakmış olsam da, sen sensizliğimin işgal ettiği şehrimden hayalini kaçırıp getirirken bana, sana kavuştuğumda, özgürlüğüne sevinemediğim ne varsa sende yaşayacağım ve seninle inip eşkıya aşkların dağlarından, önce şehrimizi kurtaracağız el ele sensizliğin işgalinden, ruhumu alacağız sensizliğin sokaklarından ve bir ömür mutlu olacağımıza inanarak bekliyorum seni, eşkıya aşkların yatakçısı dağlarda seni yaşıyorum sensizliğimin ayazında üşürken, ay ışığında seni yazıyorum ve sevdiğim seni bekliyorum. Tabi bu kaçağı, buralarda yalnızlığına mahkum etmeyeceğine inanarak... Eğer olurda kaybedersen yolunu bu eşkıya aşkların yatakçısı dağlarda, sesime doğru gel sevgili, sensiz doğan her güneşe inat, seni sevdiğimi haykırdığım bu dağların yüreğinde yankılanan sesime doğru gelirsen, beni seni beklerken bulacaksın.
__________________