Dost var; uğrunda ölünür...
Dost var; uğrunda can vermek bile 'ucuz' kalır..
Dost var; sevdiği insana bir zarar gelecek endişesiyle,
Akrep, çıyan yuvalarını topuğuyla kapar...
Bunu yapmak yetmez dost için...
Sevdiği insan uğruna ömrünü verir.
Verilen bir ömürdür...
Bir yılını, iki yılını, on yılını, yirmi yılını değil, 'ömrünü' vermiştir...
Dost var; Sevdiği insanın uğruna ölmeye hazırdır.
Düşmanlar gelecek,
katletmek istedikleri Nebi'nin yatağında vefalı bir genç, delikanlıyı bulacaktır...
Bu delikanlı dosttur... Ve hep 'dost' kalmıştır.
Dost var; güle benzer...
O kadar güzel kokar ki, dikenlerinin verdiği acı hissedilmez...
Bir de dost var ki, dikenlerinin yol açtığı kan ve yara korkusundan,
gül rayihasını almak mümkün değildir.
Dost var; hazmedemez...
Sindirim sistemi bozuktur...
Dost var; fırına girmeyi sevmez... Ama, ekmeği herkesten önce böler...
Dost var; sözü itibarsız senettir... Güvenirseniz müflis olursunuz...
Dost var; yollarda bırakır...
Böylesiyle adım bile atılmaz.
Yola beraber çıkmak, neticeyi kabullenmektir.
Dost var; düşmandan tek farkı, biraz daha mütebessimdir.
Ama bir düşmeye gör; düşmanın 'kahkahaları',
O'nun 'tebessümünün' yanında 'sessiz' kalır.
Dost var; Iyiliğini istemez... Düşman için önüne bir taş da o kayar.
Sonra bu da yetmez 'dost' için! ..
'Belki benim koyduğum taşla düşmez' diye, senin düşmanına da,
'şuraya ip germeyi unutma' diye tembihte bulunur.
Dost var sadece yüzüne güler...
Arkandan vurmak, hançerlemek için 'malzeme' arar. Hiçbir fırsatı kaçırmaz.
Lakin bunlar da 'dosttur'! ..
'Düşmanım' diyemeyeceğimiz dostlar! ...
Böylelerini görünce oturur bir köşede ağlar; 'Dostların eline düşürme Allah'ım' dersiniz...
(Dilerim Rabbim kimseyi böyle dostların eline düşürmez)
Dost var; uğrunda can vermek bile 'ucuz' kalır..
Dost var; sevdiği insana bir zarar gelecek endişesiyle,
Akrep, çıyan yuvalarını topuğuyla kapar...
Bunu yapmak yetmez dost için...
Sevdiği insan uğruna ömrünü verir.
Verilen bir ömürdür...
Bir yılını, iki yılını, on yılını, yirmi yılını değil, 'ömrünü' vermiştir...
Dost var; Sevdiği insanın uğruna ölmeye hazırdır.
Düşmanlar gelecek,
katletmek istedikleri Nebi'nin yatağında vefalı bir genç, delikanlıyı bulacaktır...
Bu delikanlı dosttur... Ve hep 'dost' kalmıştır.
Dost var; güle benzer...
O kadar güzel kokar ki, dikenlerinin verdiği acı hissedilmez...
Bir de dost var ki, dikenlerinin yol açtığı kan ve yara korkusundan,
gül rayihasını almak mümkün değildir.
Dost var; hazmedemez...
Sindirim sistemi bozuktur...
Dost var; fırına girmeyi sevmez... Ama, ekmeği herkesten önce böler...
Dost var; sözü itibarsız senettir... Güvenirseniz müflis olursunuz...
Dost var; yollarda bırakır...
Böylesiyle adım bile atılmaz.
Yola beraber çıkmak, neticeyi kabullenmektir.
Dost var; düşmandan tek farkı, biraz daha mütebessimdir.
Ama bir düşmeye gör; düşmanın 'kahkahaları',
O'nun 'tebessümünün' yanında 'sessiz' kalır.
Dost var; Iyiliğini istemez... Düşman için önüne bir taş da o kayar.
Sonra bu da yetmez 'dost' için! ..
'Belki benim koyduğum taşla düşmez' diye, senin düşmanına da,
'şuraya ip germeyi unutma' diye tembihte bulunur.
Dost var sadece yüzüne güler...
Arkandan vurmak, hançerlemek için 'malzeme' arar. Hiçbir fırsatı kaçırmaz.
Lakin bunlar da 'dosttur'! ..
'Düşmanım' diyemeyeceğimiz dostlar! ...
Böylelerini görünce oturur bir köşede ağlar; 'Dostların eline düşürme Allah'ım' dersiniz...
(Dilerim Rabbim kimseyi böyle dostların eline düşürmez)