Çabuk olsun, çabuk başlasın isterim ne başlayacaksa. Sabırsız, fütursuzum… Çok önemsemem ne düşündüğünü ilk anda... Bu benim ve bu benim düşüncem… Sonrası zaten zevk-ü sefa derler ya…. Seç seç al, ne istersen gönül bahçemden… Kasmanın, kastırmanın, kasılmanın ne faydası var? Birden olmalı her şey... Aniden… Hızla, yıldırım hızıyla... İşi de gücü de, gülmesi de ağlaması da…. Beklemenin, bekletmenin ne faydası
ve yaşamın? Ertelemeden… Hemen, hemen, hemen… Yarın belki geç olabilir her şey için... Gidebilirim, sen gidebilirsin, yağmur yağabilir, kar yağabilir,
hava soğuyabilir, hazan olabilir. Hasta olabilirim, başkası olabilir... Şimdi, hemen şimdi… Ne olacaksa... Olmadı mı? Olmasın ne yapalım. Olmadı der geçer gideriz... Tarih uygun yeri buldurur her insana... Hüznüme, sevincime, çoşkuma ayak uydurabilecek misin? Deli misin sen? Biraz deli olman lazım beni anlaman için…. Ne akıllılar gördük deliden beter, ne deliler vardır, her şeye aklı yeter.
Yaparım ben hep bunu... Bazen deli gibi bakarım uzaklara. Dalgalara, .
seslere kulak veririm. Delicesine kaptırırım kendimi, kemanın sesine, telin tınısına, sanatçının söylemesine…. Aklım firar eder, dağlara kaçarım. Yalnızlığıma kaçarım belki. Var mı delilik sende de biraz, benim gibi delicesine dökülmek için yollara? Hep acıkırım, açlık, doyumsuzluk perişan eder … Hep özlemi vardır ama her şeyin ayırmam ki…. .
Şimdi konu sensin... Ekmek gibi acıksam, su gibi,susasam sana... Yesem doymasam seni, ya da verdiklerini, kıymetlerini... Sen de alsan biraz benden, istersen tabii... Açsan bana, işte olmazsa olmazı bu... Pencere de bu kapı da... Girebiliyorsan birlikte buyur, bakabiliyorsan bak…Birlikte.. Dolandırmanın
bir anlamı yok bu lafları, benimle ölme, benim için ölme, .
yaşa, yaşamak iste.. İste ki mutlu edeyim, mutlu olayım... Anla, dinle sev sev sev…Çok sev... Bulunmaz hint kumaşıymışız diye düşün, kırk yılda bir gelen, bir yıldız , bir misafir... Kaşık gibi uyumayı iste benden, terini silmeyi, önünde diz çökmeyi... Sevgin, sevgim için, ama gerçekten iste laf olsun diye değil... .
O kadar da basite indirme hiçbir şeyi, uzun soluklu bak... 50’sinde dünya seyahatini, 60’ında sahneye çıkmayı, 70’de
zeytin dikmeyi, 80’de keman çalmayı, 90’ ında çocuk yapmayı düşün... Yaparsın yapamazsın başka… Gerçekten iste bunları... Delice mi geldi? Yapma lütfen... Ya plansız yakalanırsam 60’ ında boşluk da hissedersem kendimi? Ya yetmişin de otur şu köşeye diyenler olursa bana? Ama ben bu değilim ki…. Bilmem lazım önceden yapacaklarımı…En incesinden... Sanma ki çok da planlıyım, o
kadar değil... Ama ana hatlarıyla bilmem lazım her şeyi... Yapacaklarımı, istediklerimi... Belki yapamam, yarım kalır, ulaşamam, en azından düşünüyorum ya... .
O da yeter… Kendimi mutlu hissederim böyle… Ha bir de plansız yaşarım... Çaya giderken çorba içmek gelir mi senin aklına?
Benim gelir çok da severim…Birden gelişeni, iyiye değişeni, deniz derken dağa çıkmayı, yakına derken uzağa gitmeyi, birden karar değiştirmeyi... ama en doğru kararı vereceğimi bilirim hep... Zordur ayak uydurmak bana hem de ne zor.. Alışabilir misin bunlara, pervasızca? Sorumluluktan kaçmadan sorun çıkarmadan ama… Sevmem de ağırdır, kızmamda benim. Ölürüm uğruna, gözüm hiçbir şey
görmez sevdim mi yandım mı tutuldum mu... Ölürüm ölürüm... Gecem, gündüzüm, sazım sesim meleğim, bebeğim olur benim sevdiğim... Eşim, yoldaşım .
olur, neyim varsa, neysem onundur... Yaparım her şeyi biz için... Ama biz için, biz olabilmek, biz diyebilmek için... Paylaşmak ,üretmek
birlikte zevkleri, keyifleri, üzüntüleri... Küstürmeden götürmek geleceğe, üzmeden, düşürmeden, örselemeden sevdayı... Sevdalı yanarak, yaşayarak, bakarak, severek, hissederek.. Kesintisiz aşk benimkisi; çabuk biten değil… Hüzünlerim de vardır benim; ağlayana, koşana, düşene, ayrılana, ağrıyana, acı çekene, hastaya, sağlama, sakata... Müziğe, resime, denize, dağlara, taşlara... Kaşlara, gözlere... Kaçmalara, koşmalara, durmalara... İçindeyimdir hayatın... Çalan müzik de kavalım, dertli türküyüm, oynak havayım... Kırk yılda bir gelenim ben... Her zaman gelmem... Gelemem... Gelmek istesem de bir dahası yok bunun...
Kırk yılda bir böyle olurum... Kolayı da istemem öyle, rast gele, el yordamıyla değil, göre göre, diye diye, tuta tuta... Göğüslerim, ararım, severim ne seversem, ne yaparsam, ne istersem, ben gibi...Benim gibi…Uzağı, yakını, bugünü, yarını, her şeyi... Müziği, resmi, yemeği
çayı … Ve seni... Evet evet evet seni... Hemen istiyorum... Geleceksen bana benim gibi koşarak çoşarak; Sevginle, duygunla fırtınanla, gözyaşınla, isteklerin umutların, aşkınla...Heyecanınla, şehvetinle…Korktun mu? Kork tabi!…Beni sevmek yürek ister... Bende olmak gönül ister... Beni bulmak emek ister... Yapabilecek
misin ,verebilecek misin bunları?
ve yaşamın? Ertelemeden… Hemen, hemen, hemen… Yarın belki geç olabilir her şey için... Gidebilirim, sen gidebilirsin, yağmur yağabilir, kar yağabilir,
hava soğuyabilir, hazan olabilir. Hasta olabilirim, başkası olabilir... Şimdi, hemen şimdi… Ne olacaksa... Olmadı mı? Olmasın ne yapalım. Olmadı der geçer gideriz... Tarih uygun yeri buldurur her insana... Hüznüme, sevincime, çoşkuma ayak uydurabilecek misin? Deli misin sen? Biraz deli olman lazım beni anlaman için…. Ne akıllılar gördük deliden beter, ne deliler vardır, her şeye aklı yeter.
Yaparım ben hep bunu... Bazen deli gibi bakarım uzaklara. Dalgalara, .
seslere kulak veririm. Delicesine kaptırırım kendimi, kemanın sesine, telin tınısına, sanatçının söylemesine…. Aklım firar eder, dağlara kaçarım. Yalnızlığıma kaçarım belki. Var mı delilik sende de biraz, benim gibi delicesine dökülmek için yollara? Hep acıkırım, açlık, doyumsuzluk perişan eder … Hep özlemi vardır ama her şeyin ayırmam ki…. .
Şimdi konu sensin... Ekmek gibi acıksam, su gibi,susasam sana... Yesem doymasam seni, ya da verdiklerini, kıymetlerini... Sen de alsan biraz benden, istersen tabii... Açsan bana, işte olmazsa olmazı bu... Pencere de bu kapı da... Girebiliyorsan birlikte buyur, bakabiliyorsan bak…Birlikte.. Dolandırmanın
bir anlamı yok bu lafları, benimle ölme, benim için ölme, .
yaşa, yaşamak iste.. İste ki mutlu edeyim, mutlu olayım... Anla, dinle sev sev sev…Çok sev... Bulunmaz hint kumaşıymışız diye düşün, kırk yılda bir gelen, bir yıldız , bir misafir... Kaşık gibi uyumayı iste benden, terini silmeyi, önünde diz çökmeyi... Sevgin, sevgim için, ama gerçekten iste laf olsun diye değil... .
O kadar da basite indirme hiçbir şeyi, uzun soluklu bak... 50’sinde dünya seyahatini, 60’ında sahneye çıkmayı, 70’de
zeytin dikmeyi, 80’de keman çalmayı, 90’ ında çocuk yapmayı düşün... Yaparsın yapamazsın başka… Gerçekten iste bunları... Delice mi geldi? Yapma lütfen... Ya plansız yakalanırsam 60’ ında boşluk da hissedersem kendimi? Ya yetmişin de otur şu köşeye diyenler olursa bana? Ama ben bu değilim ki…. Bilmem lazım önceden yapacaklarımı…En incesinden... Sanma ki çok da planlıyım, o
kadar değil... Ama ana hatlarıyla bilmem lazım her şeyi... Yapacaklarımı, istediklerimi... Belki yapamam, yarım kalır, ulaşamam, en azından düşünüyorum ya... .
O da yeter… Kendimi mutlu hissederim böyle… Ha bir de plansız yaşarım... Çaya giderken çorba içmek gelir mi senin aklına?
Benim gelir çok da severim…Birden gelişeni, iyiye değişeni, deniz derken dağa çıkmayı, yakına derken uzağa gitmeyi, birden karar değiştirmeyi... ama en doğru kararı vereceğimi bilirim hep... Zordur ayak uydurmak bana hem de ne zor.. Alışabilir misin bunlara, pervasızca? Sorumluluktan kaçmadan sorun çıkarmadan ama… Sevmem de ağırdır, kızmamda benim. Ölürüm uğruna, gözüm hiçbir şey
görmez sevdim mi yandım mı tutuldum mu... Ölürüm ölürüm... Gecem, gündüzüm, sazım sesim meleğim, bebeğim olur benim sevdiğim... Eşim, yoldaşım .
olur, neyim varsa, neysem onundur... Yaparım her şeyi biz için... Ama biz için, biz olabilmek, biz diyebilmek için... Paylaşmak ,üretmek
birlikte zevkleri, keyifleri, üzüntüleri... Küstürmeden götürmek geleceğe, üzmeden, düşürmeden, örselemeden sevdayı... Sevdalı yanarak, yaşayarak, bakarak, severek, hissederek.. Kesintisiz aşk benimkisi; çabuk biten değil… Hüzünlerim de vardır benim; ağlayana, koşana, düşene, ayrılana, ağrıyana, acı çekene, hastaya, sağlama, sakata... Müziğe, resime, denize, dağlara, taşlara... Kaşlara, gözlere... Kaçmalara, koşmalara, durmalara... İçindeyimdir hayatın... Çalan müzik de kavalım, dertli türküyüm, oynak havayım... Kırk yılda bir gelenim ben... Her zaman gelmem... Gelemem... Gelmek istesem de bir dahası yok bunun...
Kırk yılda bir böyle olurum... Kolayı da istemem öyle, rast gele, el yordamıyla değil, göre göre, diye diye, tuta tuta... Göğüslerim, ararım, severim ne seversem, ne yaparsam, ne istersem, ben gibi...Benim gibi…Uzağı, yakını, bugünü, yarını, her şeyi... Müziği, resmi, yemeği
çayı … Ve seni... Evet evet evet seni... Hemen istiyorum... Geleceksen bana benim gibi koşarak çoşarak; Sevginle, duygunla fırtınanla, gözyaşınla, isteklerin umutların, aşkınla...Heyecanınla, şehvetinle…Korktun mu? Kork tabi!…Beni sevmek yürek ister... Bende olmak gönül ister... Beni bulmak emek ister... Yapabilecek
misin ,verebilecek misin bunları?